Televizyonda Devlet Bahçeli’yi dinliyorum, grup toplantısında konuşuyor. Devlet Bey çok fasih bir Türkçe ile olmasa da tane tane anlatıyor. Başkanlık sistemi tartışmalarından CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasi üslubuna, Genel Kurmay Başkanı Hulusi Akar’ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kızının nikah şahidi olmasından MHP’li muhaliflere kadar her konuda çok açık ve sert ifadeler kullanıyor.
Televizyon karşısında bir ara görüntüler silikleşiyor ve kafamın içinde sadece tınısı yüksek o cümleler daireler çizmeye başlıyor. Bir ara dalıp gidiyorum, sanki kimin konuştuğu hafızamdan bir anda siliniveriyor.
Tereddütler içindeyim bir ara konuşanın adını hatırlamakta bile zorluk yaşıyorum. Acaba hafızam bana bir oyun mu oynuyor? Ama hayır, cümleler son derece tanıdık, bir kere konuşan Kılıçdaroğlu olamaz, eğer o olsaydı mutlaka siyasi bir pot kırardı.
Peki Bahçeli olabilir mi?
Doğrusu biraz şüpheliyim, zira cümleler muhalefet üslubundan çok, doğrudan iktidarın içinden söylenen cümlelere benziyor. Mantıksal olarak bakıldığında bu cümlelerin Bahçeli’ye ait olması düşünülemez. Zira Bahçeli’yi artık çok iyi tanıyoruz, eğer o olsaydı tıpkı 17-25 Aralık darbe girişimi ve de 7 Haziran seçimleri sonrasında olduğu gibi kükrer ve yeri göğü inletirdi. Hafızalarımızı bir kez daha tazeleyelim, o günlerde Erdoğan’a hakarette zirve yapan üslubuyla ne diyordu Bahçeli, “Ver Bilal’i al iktidarı.”
***
Oysa şu anda televizyondan yansıyan cümleler hiç öyle değil, AK Parti penceresinden bakıldığında son derece sevecen ve munis ifadeler bunlar. Belki de gerçekten hafızam bana bir oyun oynuyordur, bu konuşmalar sandığım gibi MHP grubunda değil, AK Parti grubunda yapılıyor olabilir. Ama hayır, Başbakan Ahmet Davutoğlu gönderildiği için bu hafta AK Parti’de grup toplantısı yok. Orada şimdi sıcak bir kongre telaşı yaşanıyor. Koltuğunu korumak isteyenlerin, MKYK’da ve MYK’da rol kapmaya çalışanların bir tek hedefi var; 22 Mayıs kongresi...
Neyse ki sade ve sert bir kahve ile kendime geliyorum. Evet, televizyonda konuşan Bahçeli’nin ta kendisi... Hayretler içindeyim, neredeyse iki yıldır yakası açılmadık ağır sözlerle Erdoğan’a hakaretler yağdıran Bahçeli gitmiş, yerine adeta AK Parti sözcüsü gibi konuşan yepyeni bir Bahçeli gelmiş.
Mesela Kılıçdaroğlu’nu eleştirirken tıpkı AK Partili bir milletvekili gibi, hatta daha da ötesi: “CHP Genel Başkanı pot kırmıştır. Ortada fol yok, yumurta yokken sokağın ve çatışmanın adres gösterilmesi gaflettir, sorumsuzluktur.”
***
Aynı şekilde Genelkurmay Başkanı’nın nikaha katılmasını eleştirenlere karşı da adeta göğsünü siper ederek AK Parti sözcülerini bile kıskandıracak bir görüntü sergiliyor: “Cumhurbaşkanının davetine icabet eden Genelkurmay Başkanı şiddetle eleştirilmektedir. Bu eleştirilerin anlamı yoktur. Şehitlerin geldiği ortamda Genelkurmay Başkanı’nın malum düğüne katılmasını diline dolayanlar terörle mücadeleyi sabote etmek isteyen çevrelerdir.”
Aslında bu değerlendirmelerde hiç de öyle yadırganacak bir durum yok. Bir parti lideri, bir başka partinin genel başkanını istediği gibi eleştirebilir, genelkurmay başkanını da gönlünce savunabilir. Siyasi partiler biraz da bunun için vardırlar zaten.
Esas itibarıyla bu fotoğrafta yerine oturmayan ya da arıza oluşturan görüntü, Bahçeli’nin son günlerde sergilediği izahı biraz güç garip değişim grafiğidir.
Açıkçası bu Bahçeli bildiğimiz Bahçeli değil. Birileri bu siyasetçimizin ayarını bozmuş ama neyse... Muhtemelen çok uzak olmayan bir zamanda Bahçeli’nin neden böylesine garip haller içinde olduğunu hep birlikte öğreniriz.