Bay Beştepe ‘sivil anayasa’yı fesada uğratır mı?

Mehmet Ocaktan

Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkan Vekili Mehmet Uçum, “milli yargı, monist hukuk bakışı, uluslararası insan hakları, küresel düzen, ulusalüstülük, milli yargı fonksiyonu” gibi kavramlar etrafında hukukun güncel sorunlarını AA Analiz için kaleme almış.

Yazının başında hemen belirtelim, hukuk konusunda Beştepe’de cumhurbaşkanının tek vekili olan Mehmet Uçum’un yazısı ile ilgili bu değerlendirmede “Bay Beştepe” hitabını kullanacağım.

Öncelikle, evrensel hukuk kavramına karşı çıkan, milli hukuk ve milli yargıyı savunan Bay Beştepe’nın yazısından kısa bir özet:

-Artık evrensel hukuk kavramı yüklenen mana itibarıyla tartışma açıyor. Çünkü yerelden bağımsız bir evrensel olamaz. Buna göre sadece Batı’nın tecrübesinden ve birikiminden ibaret bir evrensel hukuk tanımını kabul etmek mümkün değil.

-Bir ulusal yargının, evrensel hukukun kabullerini dikkate almasının sınırı kendi ulusal pozitif hukuk düzenidir. Evrensel hukuk müktesebatı ne doğrudan referans alınabilir ne de doğrudan uygulanabilir.

-Gelişmiş ülkeler sadece kontrol altına almak istedikleri ülkelere monist hukuk bakışını dayatıyorlar. AB’nin Doğu Avrupa ülkelerine yaptığı gibi ve Türkiye’ye dayatmaya çalıştıkları gibi.

-Batı’ya ait ve Batıcılığı teşvik eden hukuk anlayışını evrensel hukuk olarak sunan yaklaşımlarla milli yargının bakışının uyumu, Batıcılığa teslim olmadıktan sonra nesnel olarak mümkün değildir.

İnsanoğlunun kendi güvenliğini temine ihtiyaç duyduğu ilk günden bu yana hukuk ve adalet kavramları evrensel bir anlam ifade etmektedir. Bay Beştepe’nin zihin dünyasına uzak olabilir belki ama Kur’an’ın ‘adalet’ konusundaki hitabı da evrenseldir: “Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.” (Nisa/58) Kısacası dinin Arapların, Türklerin, Çinlilerin, Avrupalıların, Amerikalıların ve de başka milletlerin her biri için ayrı bir ‘adalet’ hitabı yoktur, mesaj evrenseldir. Dolayısıyla ‘milli hukuk’, ‘milli adalet’, ‘milli yargı’ gibi uydurulmuş kavramların gerek dini, gerekse pozitif hukuk literatüründe bir karşılığı yoktur.

Kuşkusuz her ulus kendi hukuk sistemini tanımlarken, mesela Alman hukuk sistemi, Amerikan hukuk sistemi, Türk hukuk sistemi gibi tanımlamalar yapabilir. Ama hukukun temel kriterleri değişlez, evrenseldir. Yani Amerikalıların, Almanların, Fransızların ya da Türklerin milli değerlerini esas alan hukuk kriterleri olamaz. Tıpkı milli bir din, milli felsefe olamayacağı gibi ‘milli hukuk’, ‘milli yargı’ da olamaz.

Eğer evrensel hukuk normlarını bir tarafa bırakarak ‘milli hukuk’ ve ‘milli yargı’da ısrar ederseniz, anayasamızda 2004 yılında yaptığımız değişiklikle iç hukukumuzun bir parçası haline getirdiğimiz AİHM’nin kararlarına rahatlıkla meydan okuyabilirsiniz. Zaten şu anda Türkiye de aynen bunu yapıyor.

Aslında Bay Beştepe’nin bu yaklaşımı, Nazi Almanyası’nın Führerci ‘milli’ yaklaşımıyla büyük bir benzerlik arz ediyor. Hatırlayalım Yargıtay’ın, Anayasa Mahkemesi’ne karşı Anayasayı yok sayan ‘kalkışması’ sonrasında Bay Beştepe yine Führerci bir yaklaşım sergilemişti.

Bilindiği gibi Nazi Almanyası’nın Adalet Müşaviri ve Hukuk Lideri Hans Frank diyordu ki yargıçlara, “Vereceğiniz her kararda şunu söyleyin: Bu karar Alman halkının Nasyonal Sosyalist vicdanıyla uyuşuyor mu?..” Bay Beştepe de diyor ki, “Yargıtay’ın kararı turnusol, kim Milli Yargıdan yana kim değil belli olur…” Frank diyordu ki, “Nasyonal Sosyalizm karşısında hukuk bağımsızlığı yoktur…” Baş Beştepe de diyor ki, “Suç duyurusu meselesi Millî Yargıya karşı saldırıların çok büyük bir birikim oluşturması sebebiyle reaksiyoner bir tavırdır…” Görüldüğü gibi arada sadece kelimeler değişiyor o kadar…

Diyebilirsiniz ki “Baş Beşpepe’nin bu absürtlüklerini fazla ciddiye alıyorsunuz, oysa onu kimse ciddiye almıyor zaten…” Evet haklısınız, bence de bu tür saçmalıkların ciddi hukuk otoriteleri nezdinde hiçbir kıymeti-harbiyesi yok. Ama unutmayalım, şu anda Türkiye’deki yönetim kabusu yaratan Alakurka sistemin mucidi bu Bay Beştepe’dir. Dolayısıyla işin öyle şakaya gelir tarafı yok.

Şu anda AK Parti yeni bir ‘sivil anayasa’ gündemini canlı tutmaya çalışıyor. Özellikle Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, mevcut sistemi ‘kuvvetler ayrılığı’ ve ‘denge denetleme’ prensipleri çerçevesinde rehabilite etme konusunda ciddi bir gayret sarf ediyor. Kurtulmuş bütün partilere giderek bir uzlaşı noktası oluşturmaya çalışıyor, bu önemli bir adım. Pozitif bir sonuç açısından büyük beklenti içine girmek doğru değil belki ama yine de tartışılmasında yarar var.

Bu konudaki esas endişem, Bay Beştepe’nin afaki bir ‘milli kuvvetler’ gücüyle hiç beklenmedik bir anda sürece dahil olarak, ‘sivil anayasa’ işini fesada uğratmasıdır. Umarız AK Parti bu tehlikenin farkındadır.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (23)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.