2019 seçimlerinin işaretleri ufukta gözükmeye başladıkça siyasette kıpırdanmalar ve yeni şekillenme işaretleri de yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Malum 2019 seçimleri, bugüne kadar yapılan seçimlerden çok daha farklı bir anlam taşıyor. Artık parlamenter sistem yok, dolayısıyla yeni seçimler aynı zamanda Türk tipi başkanlık sisteminin genel çerçevesinin dizaynı açısından da son derece önemli.
***
Yeni durumun ne kadar büyük önem taşıdığını gören partiler şimdiden adeta bir seferberlik kampanyası başlatmış durumdalar. Cumhurbaşkanı ve AK Parti genel başkanı Tayyip Erdoğan hemen her konuşmasında 2019 vurgusu yapıyor, ‘metal yorgunluğu’ söylemi üzerinden teşkilatlarda ve belediyelerdeki değişikliklerle bugünden hedefini 2019’a kilitlemiş bulunuyor. Aslında AK Parti için seçimler sadece bugün değil, her zaman önemli olmuştur. Dolayısıyla bu partinin, şimdiden seçim havasına girmesi çok anormal bir durum değil.
Bu çerçevede MHP’nin nasıl bir tavır izleyeceğini dikkatle izlemekte yarar var. Zira epey bir süredir toplumda, MHP’nin AK Parti’nin bir yan unsuru gibi hareket ettiği algısı var. Siyaseten erken bir analiz olmakla birlikte, belli çevreler bir süredir MHP’nin 2019 sonrasında siyaseten ömrünü tamamlayacağı gibi iddiaları bile dillendiriyorlar.
Kuşkusuz siyasetin doğası gereği bu tür değerlendirmelere daha çok bir temenni olarak bakmak gerekiyor. Zira siyasetin duayenlerinin de söylediği gibi, siyasette yirmi dört saat bile çok önemlidir.
Nitekim MHP lideri Devlet Bahçeli salı günkü grup konuşmasında, “Yüzde 10 Türkiye’de çok ağır bir baraj” diyerek öyle bir çıkış yaptı ki, herkes ‘bir dakika galiba burada bir şeyler oluyor’ demek zorunda kaldı. Anlaşılan Bahçeli yaklaşan tehlikeyi gördü ve barajın kapaklarını açarak seçimlerle ilgili yeni bir oyun planı hazırlamaya başladı.
Zira yılların siyasi tecrübesine sahip olan MHP lideri çok iyi biliyor ki, eğer bu baraj sistemiyle 2019 seçimlerine girerse tıpkı 2002 seçimlerinde olduğu gibi ağır bir bedel ödemek zorunda kalabilir. Muhtemelen Bahçeli şimdiden elindeki kartları yavaş yavaş açarak, bugüne kadar iktidara verdiği desteğin AK Parti açısından nasıl bir anlam ifade ettiğini görmek istiyor. Mesaj son derece açık, Bahçeli uyum yasalarıyla birlikte baraj sorununun çözülmesini istiyor.
AK Parti barajın düşürülmesi konusunda çok istekli olmasa da, Bahçeli’nin bu mesajını mutlaka dikkate alacaktır. Zira AK Parti’nin, parlamenter sistemde olduğu gibi ‘ben kendi işimi kendim hallederim, kimseye ihtiyacım yok’ deme lüksü bulunmuyor. Cumhurbaşkanı seçilebilmek için gerekli olan asgari yüzde 50+1’i sağlayabilmenin yolu kesinlikle bir koalisyonu zorunlu kılmaktadır. Yani AK Parti’nin 2019 seçimlerinde MHP’ye şiddetle ihtiyacı var. Dolayısıyla başarının yolu MHP’yi memnun etmekten geçiyor. Şu son derece açık ki, AK Parti’nin MHP’siz bir 2019 hesabı yapma şansı yok.
Eminim ki bazıları Bahçeli’nin bu çıkışının arkasında başka anlamlar da arayacaklardır. Çünkü insanlar, özellikle 17-25 Aralık’tan sonra AK Parti’ye ve Tayyip Erdoğan’a karşı en hakaretamiz söylemleri dillendiren MHP’nin bir anda AK Parti sevdalısı haline dönüşmesini bir türlü anlamlandıramamışlardı. Ve bu yüzden de gerek medyada, gerekse siyasi çevrelerde sıkça dillendirilen “Acaba Bahçeli’nin bilmediğimiz bir hesabı mı var?” gibi sorular sürekli zihinleri meşgul etmeye devam etti.
***
Muhtemelen şimdi de benzer şekilde, “Bahçeli başka bir hazırlık mı yapıyor?” soruları sorulmaya devam edecektir. Bütün bu soruların spekülasyondan öte bir anlamı olmadığını düşünebilirsiniz ama her şeye rağmen Bahçeli’nin barajı eleştiri bahsinde söylediği şu cümleleri bir yere not etmekte yarar var: “Zorlamalar ve dayatmalarla birilerini öldürerek kendini yaşatma yerine hep beraber nasıl yaşarız. Demokrasi içinde bunu nasıl başarırız. Türkiye’yi nasıl bir istikrar, normalleşme sürecine getirebiliriz konusunda bir uzlaşmaya varacak çalışma yapmak lazım.” Her ne kadar bu ifadeler, Bahçeli’nin şu ana kadar demokratik değerleri çok da önemsemeyen siyasi tavrıyla örtüşmese de...