Türkiye AB’ye tam üyelik müzakereleri yürüten bir ülke olmasına rağmen, son yıllarda hukuk devleti anlayışından, özgürlüklerden, şeffaf ve öngörülebilir ülke olma iddiasından vazgeçtiği için her geçen gün bir alt lige doğru ilerlemeye devam ediyor.
Bu çerçevede özellikle son beş yılda demokratik dünya ile değil, Rusya, Çin ve Venazuella gibi demokrasi liginde yer almayan ülkelerle iş tutuyoruz. Mesela Rusya bizi pek umursamasa da biz onu ‘stratejik ortak’ olarak görüyoruz, Batı’ya her kızdığımızda ‘Şangay hayalleri’ kuruyoruz...
Demokrasi dışı bu hayallerimiz yüzünden Rusya’dan S-400 aldık ama kullanamıyoruz... Bu hayaller yüzünden milyarlarca dolarlık sermaye koyup ortak olduğumuz ve de şiddetle ihtiyacımız olan f-35 savaş uçakları projesinden çıkartıldık.
Her aklımıza geldiğinde Avrupa’ya dönüp “Siz Nazi’siniz, Haçlısınız” nidalarıyla meydan okuduğumuz için “hukuk reformu” vaatlerimize kimseyi inandıramıyoruz. Daha da önemlisi kendi insanımızı ikna edemiyoruz. Bu konuda Reuters’in analizi son derece dikkat çekici. “Temkinli Türkler henüz Erdoğan’ın ekonomik sözünü satın almıyor” başlıklı bir analize yer veren ajans, Erdoğan’ın ekonomide yeni dönem ve demokratik açılım vaadiyle yerlilerin henüz ikna olmadığını ve TL’deki değer kazancının yerlilerin döviz alımlarını sürdürmeleri nedeniyle durduğunu vurguladı.
Maalesef demokratik dünyadan uzaklaşarak kurduğumuz hayaller yüzünden, Covid-19 aşısının temininde de bir alt lige yönelmiş bulunuyoruz. Şimdilik Çin aşısıyla yetinmek zorundayız, zira Batı’da üretilen kaliteli aşının alımında ilk listede yer alamadık.
Şunu da açıklıkla belirtmek gerekiyor ki Çin’den almaya karar verdiğimiz SinoVac şirketinin aşısı hakkında çok daha az şey biliyoruz ve Çin konusunda bütün dünyada olduğu gibi bizde de bir güvensizlik var. bunu da bir kenara not etmek gerekiyor.
Şu an itibariyle gelişmiş dünyadaki aşı temini ile ilgili rakamları dikkatle incelediğimizde, eminim nasıl bir tablo içinde yer aldığımızı daha iye anlarız. Manzara aynen şöyle:
ALMANYA hükümeti, AB’nin aşı programı ve kendi yaptığı anlaşmalar üzerinden 300 milyon doz aşı satın aldı. Aşılamanın bu ay başlatılması, ülke çapında derin dondurucuları muhafaza edebilecek büyük aşı merkezlerinin kurulması planlanıyor. Aralık ortasında başkent Berlin’de altı merkez kurulmuş olması hedefleniyor.
FRANSA, AB’nin aşı programı üzerinden 295 milyon doz aşı satın aldı. Aşılamanın yıl sonundan önce başlaması planlanıyor.
İTALYA hükümeti, AB’nin aşı programı üzerinden en az 108 milyon doz aşı alacak. Aynı zamanda, Pfizer/Biontech’ten ocak ortasına kadar 3.4 milyon doz, AstraZeneca’dan da ocak ayında 4 milyon, şubat-nisan arasında 12 milyon doz aşı alınacak.
İNGİLTERE hükümeti toplamda 355 milyon doz aşı almayı planlıyor. AstraZeneca’dan yıl sonuna kadar 4 milyon, toplamda 100 milyon doz aşı alınacak. Londra hükümeti, Pfizer’den de yıl sonuna kadar 10 milyon, toplamda 40 milyon doz aşı alınacağını duyurdu.
İSPANYA şu ana dek 140 milyon aşı için anlaşma yaptığı, bu dozların bir kısmının da daha yoksul ülkelerle paylaşılabileceği belirtiliyor. İspanya hükümeti, 2021 yılının ilk yarısında nüfusun büyük kısmını aşılamayı planlıyor.
PORTEKİZ hükümeti, üç farklı aşıdan toplamda 16 milyon doz satın almayı planladığını açıkladı. Aşılamanın ocak ayında başlaması planlanıyor.
DANİMARKA hükümeti, ilk etapta 19.3 milyon doz aşı alacak.
Pandeminin başladığı ilk günden bu yana bütün dünyaya “Avrupa felaketi yaşıyor, biz büyük devletiz, dünya bize hayran” diye hava attık, ama ne hikmetse salgın rakamlarını bile şeffaf bir şekilde insanlarımıza açıklayamadık. Ve şu anda pandemi sürecini en kötü yöneten ülkeler sıralamasında Hindistan ve Rusya’nın ardından üçüncü sıradayız.
Maalesef yazabildiğimiz başarı hikayesi bundan ibaret...