AK Parti’nin Seçim Vizyon Belgesi özgürlük ve helalleşme üzerine inşa edilecekmiş. Abdülkadir Selvi Hürriyet’teki köşesinde, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın özgürlükler, kucaklaşma, gelecek vizyonu ve helalleşme odaklı bir belge açıklayacağını yazdı. Erdoğan’ın Kürt sorunu ve Alevi meselesinde kullanacağı dil de bu çerçevede olacakmış…
Bu habere sevinmeli mi, yoksa üzülmeli miyiz doğrusu bilemedim. Normal zamanlarda, daha doğrusu AK Parti’nin demokratik değerlere önem verdiği yıllarda olsaydık bu haberin gerçekten bir değeri ve inandırıcılığı vardı. Ama talihsizlik o ki bugün hayatımızı yasaklar manzumesine çeviren yeni bir AK Parti var ve her gün nefes almamızı zorlaştıran yeni yasaklar icat ediyor.
Evet AK Parti yola çıkarken ortaya koyduğu ‘hukukun üstünlüğü’ ve özgürlük eksenli temel ilkelerinden artık çok uzakta. Biliyoruz ki bugünlere gelene kadar kendi gerçekliğini inkar anlamında çok önemli bir mesafe katetti. Önce ilkelerini inkar etti, sonra partiye ve iktidara vizyon kazandıran liyakatli insanları partiden temizledi, partinin kıyısında-köşesinde varlığını sürdürmeye çalışan en küçük makuliyet kırıntılarını bile yok etti.
Unutmayalım bütün bunları yeni ortakları olan Bahçeli ve Doğu Perinçek’i mutlu etmek için yaptı. Bu açıdan bakıldığında aslında AK Parti’nin bugün geldiği yer hiç de şaşırtıcı değil, zira bizzat Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bilerek ve isteyerek böyle bir yolu tercin etti.
Asıl şaşırtıcı olan, yeni seçim vizyonunu ‘özgürlük ve helalleşme’ mottosu üzerine bina etmek… Elbette buna kimsenin itirazı olamaz, ancak bir taraftan seçim için “özgürlük, helalleşme, kucaklaşma” deyip sokağın köşesini dönünce özgürlükleri unutup “sansür yasası” çıkarmayı nasıl izah edecekler, doğrusu orası biraz karışık…
Hemen hatırlatalım, iktidar antidemokratik ülkeler dışında bir örneği bulunmayan Taliban ve Uganda benzeri istibdat yasalarını bir başarı örneği gibi sunmada son derece maharetli. Bilindiği gibi Uganda parlamentosu da Eylül ayında internette muhalif sesleri yasaklayan bir yasa çıkarmıştı, Devlet Başkanı Yoweri Museveni Cuma günü bu yasayı onayladı. Biz de Uganda’nın yolunu takip ederek ‘aziz millete’ harika bir sansür yasası armağan etmiş bulunuyoruz, ne mutlu bize…
Demokratik değerlerden hoşlanmayan ülkeler birbirine ne kadar çok benziyorlar değil mi?
Kısacası, hemen bütün Müslüman ülkeler olarak “aynı bağın gülleriyiz biz”, dünya değişse de itaatte, yasaklarda hep beraber aynı şarkıyı söyleriz, halaylar-horonlar çeker aynı hatıra fotoğraflarında buluşuruz, çünkü aynı sazın telleriyiz biz…
İşte AK Parti milletvekilleri de ‘yeni Taliban yasası’nı Müslüman dünyaya yakışan(!) mutluluk şarkılarıyla kutladılar.
Cumartesi günkü KARAR’ın birinci sayfasında bu durumu anlatan çok manidar bir fotoğraf vardı. AK Partili millet vekilleri “Sansür yasası”nı parlamentoda başarıyla yasalaştırmanın gururuyla Genel Kurul salonunda topluca bir hatıra fotoğrafı çektirmişler. Hepsinin yüzünde sevinç ve mutluluk rüzgarları esiyordu, lisanı hal ile “Biz milletle helalleşmeyi böyle kutlarız” der gibiydiler. Doğrusu diyecek pek fazla bir şey yok, gazaları mübarek olsun!
Bu son çıkan yasadan da anlıyoruz ki AK parti seçim meydanlarında, halkın ve basının sesini kısmak için parlamentoda müthiş bir mücadele vererek güzel bir yasa çıkardıklarını ve bunu da milletle helalleşme adına yaptıklarını anlatacaktır herhalde…
Ancak kanaatim odur ki helalleşme meselesinde sadece “sansür yasası” yeterli olmayacaktır. Bu yüzden de Türkiye’nin gerek ekonomide, gerekse dış politikada ‘lider ülke’ olma yolunda gerçekleştirdiği başarıların anlatılmasına özellikle ihtiyaç bulunmaktadır.
Mesela, Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarının nasıl heba edildiği ayrıntılı bir şekilde anlatılarak milletle helalleşme mutlaka sağlanmalıdır…
Sınavlarda başarılı sonuçlar almasına rağmen, siyasi kanaatlerle mülakatlarda elenerek emekleri zayi edilen Anadolu çocuklarıyla da AK Parti seçim meydanlarında helalleşmelidir.
Malum AK Parti son dönemde, Ukrayna’yı işgal ederek sivilleri ve çocukları katleden, İdlip’de 33 askerimizi şehit eden Putin’in sözcülüğünü yapma konusunda çok önemli bir performans sergiliyor.
Seçim meydanlarında, milletten bu konuda da helallik almasında yarar var.
Sonuç olarak ifade etmek gerekiyor ki evet ‘helalleşme’ güzel bir şey ama gerçek anlamda helalleşme o kadar da kolay değil…