AK Parti yine yanlış hikaye peşinde

Mehmet Ocaktan

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin zorunlu kıldığı ‘ittifak’ modeli, siyasetin genetiğini de bozmuş bulunuyor.

AK Parti yeni sistemin önemini anlatırken en önemli özelliğinin koalisyonlardan kurtulmak olduğunu anlatmıştı. Ama teşbihte hata olmaz, yağmurdan kaçarken doluya tutuldu. “Ülkeyi koalisyonlardan kurtarıyoruz” diye başlayan hikaye, açık uzlaşma modeli olan koalisyondan her şeyin kapı arkasında konuşulduğu, partilerin neyin üzerinde uzlaştıkları bilinmeyen garip bir ittifak modeliyle sonuçlandı.

Mesela AK Parti ile MHP’yi adeta tek parti haline dönüştüren ve en önemlisi de AK Parti’yi “9 Işık” ilkeleriyle aydınlatan Cumhur İttifakı’nın nasıl bir anlaşma zemininde inşa edildiğini bilmiyoruz, vatandaş da bilmiyor. Ayrıca geçmişte PKK bayrağı altında Öcalan’la aynı karede gördüğümüz, Çin’le derin bağlantıları olan Doğu Perinçek’in Cumhur İttifakı ile olan akrabalık bağlarının ne anlam ifade ettiğini ise hiç bilmiyoruz.

İşte bu ittifak modeli son günlerde, özellikle millet nezdinde itibar kaybına uğrayan Cumhur İttifakı cephesinde telaşlı görüntülere sahne oluyor. Önce MHP lideri Devlet Bahçeli İYİ Parti lideri Meral Akşener’e “Evine dön” çağrısı yapıyor, Bahçeli’yi takip eden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da yerel seçimler öncesinde “terör destekçisi” olarak ilan ettiği Akşener’in “yerli ve milli” olduğunu söyleyerek güzellemeler yapıyor. İlk bakışta Millet İttifakı’nda gedik açmayı hedeflediği anlaşılan bu gösterinin bir başka anlamı da Cumhur İttifakı’nın korkularına işaret ediyor olmasıdır.

Öyle anlaşılıyor ki 50+1 korkusu yüzünden AK Parti-MHP koalisyonunun çok daha yeni hikayelere ihtiyacı olacak. Muhtemelen önümüzdeki günlerde daha farklı hikayeler yazacaklardır. Ama şimdilik Muharrem İnce’nin yazmaya başladığı hikayeyi süslemeleri gerekiyor. Malum Muharrem İnce 4 Eylül’de Sivas’ta yakacağı meşale ile “Millet Hareketi”ni başlatıyor... Tabii ki bu konuda da öncülük görevi MHP liderinin, Bahçeli diyor ki: “4 Eylül’de, Sivas Kongresi’nin ruhuyla atacağı adımla CHP içinde Atatürk’e dönüş hareketini başlatacaktır.”

Ve doğal olarak hikayeyi tamama erdirme işi; AK Parti ve iktidara iliştirilmiş bulunan gazetecilere ait... İktidar medyasının eli kalem tutan bütün cengaverleri sabah-akşam, Atatürk’e ve geçmişin “CeHaPe zihniyeti”ne övgüler diziyorlar. Hani CeHaPe zihniyeti kötüydü? Muharrem İnce geçmişin yasakçı CHP’sini ihya etmeye kalkınca çok mu takdire şayan bir iş yapmış oluyor...

Oysa biliyoruz ki AK Parti yıllarca CHP’nin halkın değerleriyle barışması ve özellikle de başörtüsü karşıtlığından vazgeçmesi gerektiğini söyleyegeldi. İşte şimdi CHP, Kemal Kılıçdaroğlu’nun özel çabasıyla bir değişim yaşıyor ve bizzat Kılıçdaroğlu’nun “Başörtüsü konusunda yanlış yaptık” ifadeleriyle açık bir irade beyanı ortaya koymuş bulunuyor.

Peki AK Parti’nin “Bizim gerçekleştirdiğimiz değişim sayesinde CHP de değişiyor” diyerek bu değişimle övünmesi gerekmez mi? Ama hayır... Muharrem’e duydukları sevdadan da anlıyoruz ki, aslında onlar eski CeHaPe zihniyetini seviyorlarmış...

İşte “AK Parti yine yanlış hikaye peşinde” derken kastettiğim tam da bu... Maalesef AK Parti reformist ve değişimci kimliğini kaybettiği için her seferinde yanlış hikayeler yazmaya devam ediyor. Bu çerçevede bir yıl önceki yerel seçimleri bir dipnot olarak düşmekte yarar var. Bilindiği gibi AK Parti, 23 Haziran’da tekrarlanan İstanbul seçimi öncesinde millet iradesiyle arasına mesafe koyduğu için, yine aynı şekilde yanlış hikaye peşine düşmüştü. Hatırlayalım, siyasi akla ve mantığa aykırı bir şekilde Öcalan’ın kırmızı bültenle aranan kardeşi TRT’ye çıkarılmış, bu da yetmezmiş gibi Öcalan’dan getirilen mektup televizyonlarda okutularak Kürt seçmenlere şirinlik yapılmaya çalışılmıştı. O hikayenin sonunu hepimiz biliyoruz, hezimet...

Şimdi de aynı şekilde başka yanlış hikayeler yazılıyor. Mesela, bütün muhalefet partilerinden vazgeçtik CHP’ye bile yer verilmeyen TRT ve iktidar televizyonlarının tamamında Muharrem İnce’nin basın toplantısının gümbür gümbür verilmesi nasıl bir siyasi aklın ürünü olabilir ki... Bunun anlamı; muhalefetteki demokrasi ittifakına karşı Muharrem İnce’nin himmetine muhtaç olmaktır...

Doğrusu çok merak ediyorum, bu tür yöntemlerin toplumda hiçbir siyasi karşılığının olmadığını AK Parti içinde görebilecek bir ‘iradi akıl’ yok mudur?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.