AK Parti’nin bugüne kadar yürüttüğü tüm genel, yerel ve referandum kampanyaları pozitif bir dille başarıya ulaşmıştır. Çünkü partinin kuruluş felsefesi, temel ilkeleri başkalarının başarısızlığından çok demokratik ve büyük Türkiye hedefleri üzerine bina edilmiştir.
Dolayısıyla AK Parti’nin bütün seçim ve referandumlardaki kampanya politikalarına baktığımızda, muhalifleri üzerinden negatif bir söylemi değil, kendi projelerine endeksli bir söylemi öne çıkardığını görürüz.
Mesela Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, başbakanlığı dönemindeki seçim kampanyalarında her mitingte icraatlarını kalem kalem bıkmadan usanmadan tekrar tekrar anlatarak seçmenin zihninde gelişen, büyüyen bir Türkiye imajı yaratmıştır. Oysa Erdoğan da bilmektedir ki her miting televizyonlardan canlı olarak verilmektedir. Dolayısıyla Erdoğan hiçbir zaman ‘millet bu icraatları zaten biliyor tekrara gerek yok’ demedi ve ısrarla anlatmaya devam etti.
Biliyoruz ki, toplumsal hafızada pozitif bir gelecek tasavvuru oluşturabilmenin en etkili yolu icraatlar üzerinden milletle iletişim kurmaktır.
Hemen söyleyelim, AK Parti’yi her seçimde zafere taşıyan da, 15 yıl iktidarda kalmasını sağlayan da gerçek anlamda milletle buluşan icraatlarıdır. Ve bir hakikatin altını çizmek gerekiyor ki, AK Parti hiçbir seçim ve referandumda zihinlerde karamsarlık oluşturacak bir kampanya yürütmemiştir.
***
AK Parti ilk kez bu referandumda, önceki seçim ve referandumlardan farklı bir dil kullanıyor. Açıkçası, kampanyada ’evet’ ya da ‘hayır’ı ideolojik bir tarifle topluma sunmanın çok isabetli olmadığı kanaatindeyim.
Bir kere şunu bilmek gerekiyor, 18 maddelik anayasa değişikliği için onay istediğimiz bu toplum 15 Temmuz ihanetine karşı çok takdire şayan bir demokrasi başarısı sağlamıştır. Dolayısıyla 15 Temmuz’da eşsiz bir demokrasi kabiliyeti sergileyen bu toplum asla ideolojik tariflerin içine sığmayacak kadar değerlidir.
Hiç tereddütsüz söylemek gerekirse, 15 Temmuz direnişiyle demokratik rüştünü ispat etmiş bu millet ‘evet’ ve ‘hayır’ üzerinden kategorize edilmeyi ve vatanseverlik testine tabi tutulmayı hak etmiyor.
Evet diyen de, hayır diyen de millet iradesinin bir parçasıdır ve aynı vatan sevdasının çocuklarıdırlar.
***
Doğrusu ben AK Parti’nin bu kadar sert ve agresif bir kampanya yürütmesini anlamakta güçlük çekiyorum. Bir kere AK Parti’nin en son 1 Kasım seçimlerindeki oyu yüzde 49.5’tur. MHP’nin üçte biri bile ‘evet’ oyu verse iki partinin toplamı asgari yüzde yüzde 53 civarında olacaktır.
Özellikle AK Parti tabanından yansıyan yorumlara bakarak söylemek gerekirse, kampanyada bir strateji hatası olduğu anlaşılacaktır. Açıkçası taban, böylesine sert bir kampanya söyleminin toplumda AK Parti’nin kendi yüzde 49.5 oy veren seçmeniyle ilgili bir güvensizlik algısı oluşmasından endişe ediyor.
Oysa AK Parti’nin negatif bir dile ihtiyacı yok. Aslında hiç öyle bir gerilim diline başvurmadan, son derece pozitif bir üslupla güle oynaya referandumdan başarıyla çıkabilir. Ama ne hikmetse parti kampanyada strateji hatası olabileceği ihtimalini pek dikkate almıyor. Bunun üzerine AK Parti’nin etrafında adeta bir trol çemberi oluşturan çevrelerin topluma korku salan tehditleri de eklenince tatsız bir fotoğraf ortaya çıkıyor.