Gerek siyasi hareketler, gerekse toplumun kanaat önderleri her zaman “Geleceğimiz gençlere emanet” ifadesini sıkça kullanırlar. Doğrudur, bir ülkenin gelecek tasarımının sağlıklı yapılabilmesi için özellikle genç kuşaklar bağlamında toplumun sosyolojik haritasının iyi okunması gerektiği muhakkak.
Biliyoruz ki, 1960’lı yılların sonundan itibaren ulusaldan küresele, modernden postmoderne, sanayi toplumundan bilgi toplumuna evrilen küresel etkiler ve bu etkilerin içerde tetiklediği farklı toplumsal olaylar aynı zamanda genç kuşakların gelecek tasavvurlarının şekillenmesinde önemli rol oynamaktadır.
***
Yani, tarihsel deneyimlerin etkisiyle toplumdaki gençlik söyleminin anlamı, kapsamı, işlevi, yönü ve biçimi de dönüşüme uğramıştır.
Daha da önemlisi bilişim teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte hayatımıza giren internet ve sosyal medya imkanlarının çeşitlenmesi, genç kuşaklar açısından bireysel değerlerin güçlenmesi yönünde geniş bir perspektif sunmuş bulunuyor. Bu deneyimler, aynı zamanda sıradışı fikirler ile yenilikçi değerlere açık olmayı da beraberinde getirmiştir. Daha açık bir ifadeyle yeni dünyanın bilgi ve iletişim imkanları, mevcut geçerli normların, geleneklerin, alışkanlıkların ve de geleneksel değerlerin sorgulanmadan kabulüne meydan okumaktadır.
Dolayısıyla yeni nesilleri kültür, dil, alışkanlıklar, hayat tarzları, dini inançlar, dünya görüşü, zihniyet ilişkileri gibi geniş bir yelpazeden değerlendirirken, aynı zamanda modern dünyanın sunduğu bilgi ve iletişim kanallarını da hesaba katmak durumundayız.
Böyle bir zaviyeden bakıldığında yeni kuşakların ülkedeki siyasi ve toplumsal hareketlerin istikametini tayin açısından da hayati bir öneme sahip sahip olması kaçınılmazdır. Yani bugünün gençleri hem siyasi partilerin geleceğinin şekillenmesinde hem de sandık başarısında önemli bir güce sahiptir.
AK Parti seçilme yaşını 18’e indirerek siyasete dinamizm kazandıracak olan çok önemli bir gençlik adımı atmış oldu. Ancak son dönemde, bu gençlik adımı ile AK Parti’nin kuruluş felsefesinden gelen yenilikçi parametreler arasında bir frekans uyumsuzluğu var sanki...
Zira 2010 yılına gelene kadar AK Parti değişimci ve özgürlükçü özellikleriyle genç kuşaklar için bir cazibe merkeziydi. AK Parti, Avrupa Birliği hedefleri bağlamında gerçekleştirdiği demokratikleşme hamleleriyle genç kuşaklardan kadınlara kadar 70 milyonun yüreğine dokunan bir özelliğe sahipti. Hayatlarında hiçbir zaman AK Parti’ye oy vermeyecek kesimler bile bu cazibe merkezine gıpta ile bakıyorlardı.
Ancak son dönemde bir şeyler oldu, çok yerinde bir vizyonla gençlere oy hakkı veren, 18 yaşa seçilme hakkı tanıyan AK Parti ne hikmetse seçimlerde gençlerin ilk tercihi olma özelliğini kaybetti. Mesela 2015 genel seçimlerinde gençlerin oy tercihi MHP’de 18-25 yaş aralığında yüzde 33 iken, HDP’de yüzde 32. Bu oran CHP’de yüzde 24, AK Parti’de ise yüzde 21. Bu rakamlar gösteriyor ki, AK Parti’nin genç kuşaklar nezdinde yeniden cazibe merkezi haline gelebilmesi için bir şeyler yapması gerekiyor. Mesela bu çerçevede şu wikipedia yasağının kaldırılması bir başlangıç olabilir.
Unutmayalım, liseden üniversiteye kadar pek çok genç ödevleri, araştırmaları için wikipedia kaynağını kullanmaktadırlar. Dolayısıyla, gençlere ilişkin böylesine geniş bir siyaset vizyonuna sahip partinin bu alanı ihmal etmesi çok anlaşılabilir bir durum değildir.
***
Aslında AK Parti iktidarının gerçekleştirdiği demokratikleşme adımları ve de gençlere sunduğu imkanlar dikkate alındığında genç kuşakların ilk tercihi olması gerekir.
Ancak unutmayalım ki Türkiye 2011’den bu yana çok zor dönemler yaşadı, özellikle FETÖ ihanet şebekesi bu ülkenin bütün demokratik ve toplumsal ayarlarını bozdu. Düşünün ki, 15 Temmuz ihanetiyle Türkiye çok ciddi bir beka sorunuyla karşı karşıya kaldı. Kabul etmek gerekiyor ki böyle bir ortamda siyaset üretmek de, hele hele değişim hamleleri gerçekleştirmek de hiç kolay bir iş değil. Ama her şeye rağmen, büyük Türkiye hayaline yatırım yapan bir parti için genç kuşakları kuşatıcı değişimin çizgisinin muhafaza edilmesi gerekiyor. Kısacası AK Parti, gençlerin yüreğine dokunacak dili keşfetmek zorunda.