Türkiye, günlerdir gri pasaport istismarı skandalıyla çalkalanıyor.
Özellikle belediyelerin dernekler üzerinde yaptığı adam kaçırma uygulamaları, görev pasaportunun nasıl da istismar edilebildiğini gösteriyor.
Bu vahim durumun sorumluları, herhalde İçişleri Bakanlığı’mız başta olmak üzere devletimiz tarafından ortaya çıkarılacak ve sorumlular, en ağır şekilde cezalandırılacaktır, bunda şüphemiz yok...
Oysa gri pasaportla ilgili istekler çok masum, ihtiyaçlar fazlasıyla makuldü...
***
2002 sürecinde, Düşünün ki, Türkiye’nin uluslararası alanda spor elçilerisiniz. Mesela Uluslararası Olimpiyat veya Paralimpik Komitesi yönetimindesiniz. Dünya Spor Yazarları Birliği AİPS’in başkanısınız. FİFA İcra Kurulu üyesi ve UEFA Asbaşkanı’sınız... FİLA, FİBA, İAAF, AİBA’da üst seviyede görev yapıyorsunuz.
Dünyanın her ülkesinde yapılan organizasyonlara katılacaksınız veya toplantılara iştirak edecek, hazırlıkları denetlemeye gideceksiniz.
Ya da gazetecisiniz. 5 ülkeyi kapsayan bir ziyaret programına çıkan Cumhurbaşkanı veya Başbakan’ı takip edeceksiniz..
Lacıvert pasaport taşıyorsunuz... Yeryüzünde, neredeyse gideceğiniz her ülkeye vize almak zorundasınız...
***
Halbuki beraberinizdeki heyetin büyük kısmı Avrupa’dan, Shengen vizesi taşıyor, her ülkeye vizesiz gidiyor. Ancak siz, her ülke için ayrı ayrı vize almak zorundasınız.
Türkiye’den hareket etmeden önce aylarca önce gideceğiniz 5 ayrı ülkenin büyükelçilik veya başkonsolosluklarına vize başvurusunda bulunuyorsunuz.
5 tane pasaportunuz olmadığına göre tek tek ülkelerde işlem yaptırmak zorundasınız...
***
Hepsini hallettiniz de, herhangi birinden vize alamıyorsanız, o geziye katılamıyor, devredışı kalıyorsunuz. Katılsanız da, vizesiz devlete sıra gelince siz geri dönüyorsunuz...
Bu arada kafiledeki üyeler, burnu bir karış havadaki Avrupalı yönetici arkadaşlarınız size alaycı bakışlarla kıs kıs gülüyor...
Mesela Avrupa’da bir takımın teknik direktörüsünüz, bir başka ülkeye deplasmana gidiyorsunuz.
***
Futbolcularınız Shengen ülkeleri kontenjanından pasaport kontrolden takılmadan geçiyor, siz 3. Dünya Ülkeleri’nin olduğu deskte kuyruğa giriyorsunuz...
Bütün kafile sizi beklerken, siz hala işlem kuyruğunda bekliyorsunuz. Son anda otobüse veya aktarma uçağına yetişebiliyorsunuz...
Futbolcularınız veya basketbolcularınız size, siz onlara bakıyorsunuz, yöneticilerinizle göz göze geliyorsunuz...
Eziliyorsunuz, büzülüyorsunuz, üzülüyorsunuz, kariyerinizin yarısını feda ediyor, kalan yarısıyla itibarınızı kurtarmaya, kendinizi isbatlamaya, sahada iyi sonuçlar almaya çalışıyorsunuz... Elbette kolay bir şey değil.
***
Geliyorsunuz ülkenize, Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a yalvarıyorsunuz, ilgililerden yardım istiyorsunuz, “Ne olur, bize de diplomat pasaportu verin” diyorsunuz ama çözüm yok.
“Kanun değişikliği gerek” cevabı alıyorsunuz...
“Eee bu kadar kanunlar çıkarıyorsunuz, bir tane de bizim için çıkarın veya bir kanuna madde ekleyin” diyorsunuz...
Aradan 3 tane Cumhurbaşkanı, 10 tane Başbakan değişiyor, mesele yine hallolmuyor...
Siz yine o klasik çözümsüzlüğe mahküm oluyor, akıbetinizi yaşamaya devam ediyorsunuz...
2002’den onlarca yıl önce başlayan bu ihtiyaç ve talepler,Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’müzün hemen başında bize de ulaşmıştı.
Esasen gerek spor yöneticiliğimiz ve gerekse gazetecilik dönemimizde aynı sorunları biz de iliklerimize kadar yaşamıştık.
Biz hemen gündeme getirip ilgili üç ayrı bakanımızla buluştuk. Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in talebiyle, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun buluşmasını sağladık. Tabii ki son sözü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan söyledi.
Konunun çözümünde mutabık kalındı ve biz bürokratlara görev verildi.
Diplomatik pasaporta gerek olmadan, gri pasaport da denen görev pasaportuyla sorunun çözüldüğünü gördük ve hemen uygulamaya başladık.
***
Uluslararası görevi olan sporadamlarımızı da yurtdışındaki hocalarımızı da içerdeki mesela Milli Takım Teknik Direktörü’müzü de bu sorunlardan kurtardık.
Sonra da bunu bütün spor kafilelerimize yayarak, başkan, yönetici, hoca, sporcu, spor elemanını vize kuyruklarından kurtardık...
Görev pasaportuyla, bir kaç ülke hariç dünyanın her kıtasına ve ülkesine vizesiz seyahat etmesini, müsabakalara katılmasını, ülkeye dönerken de seyahati, sorunsuz tamamlamasını sağladık.
***
Gri pasaport uygulamasını daha sonra da basın mensupları için uygulamaya koyduk, yaygınlaştırdık.
2010’da Bülent Arınç’ın Basından Sorumlu Başbakan Yardımcısı, bizim de Basın İlan Kurumu’nda olduğumuz dönemdi, gazetecilerin rahat bir nefes almasını sağladık.
***
Liderleri ve bakanları takip eden gazetecilerle beraber, hangi gazete olursa olsun başta dış haber müdürleri, yurt dışı muhabirleri-yazarları, milli takım ve spor kafilelerini izleyen gazetecileri ve de Avrupa kupalarında ülkemizi temsil eden bütün branşlardaki kulüplerimizi takip eden muhabir, yorumcu yazar herkesi bu hizmetten yararlandırdık...
Ancak çok istisnai olan ve ancak temsil görevi bulunan insanlara bu pasaportu verdik... Çok sıkı bir kontrol mekanizması kurduk.
Özellikle federasyonların ve kulüplerin istismarına asla müsaade etmedik... Dönemimizde de hiç bir sorun çıkmadı...
***
Şimdi ise çorap söküğü gibi gelen bir skandallar dizisi izlemeye başladık. İddialar çok ciddi.
Belediyeler bir dernekle anlaşıyor, uyduruk bir davet yazısı alıyor ve onunla bir takım yöneticileri yurtdışına götürüyor. Güya araştırma inceleme.
Asıl amaç belli miktarlarda para karşılığında 40-50 kişilik bir grubu Avrupa’nın herhangi bir şehrine götürüyor.
Gidiş o gidiş. 3-4 kişi Türkiye’ye dönüyorsa, kalan 40 kişi sığınmacı rolüyle orda kalıyor. Ancak pasaportlar geri getiriliyor...
Bunlar çok ciddi iddialar. Meslektaşlarımızın ortaya çıkardığı ve günlerdir kamuoyunu meşgul eden bu haberler, Türkiye’mizin de başını ağrıtacak cinsten.
Çünkü gri pasaport, çok özel görevler için verilir. Dünya ülkeleri de bunun için müsaade eder. İstismar edildiğini görürse gri pasaportu iptal eder. Bir daha da kabul etmez.
Olan da, yıllar sonra sorunsuz bir şekilde göreve gidip gelen, bunu toplantılar, organizasyonlar ve müsabakalar için kullanan ve sayıları her geçen gün artan uluslararası yöneticilerimiz ile sporcularımıza olur...
Sonra başa döneriz 20 yıla yakındır sorunu çözülmüş spor elçilerimiz gene yaya kalır. Üstelik de Türkiye’nin itibarı da yerlebir olur..