Ctius, Altius, Fortius, – Daha Hızlı, Daha Yükseğe, Daha Güçlü
Olimpiyatlarda yarışmak kendini spora vermiş her gencin rüyasıdır.
Bu yüzden olimpiyatlar her yarıştan daha farklıdır. Dünyanın bir çok yöresinden sporcular olimpiyatlara katılmak için yıllar öncesinden kendilerini hazırlarlar.
Bu sebeple olimpiyatlarda o dönemin en formda ve en hazır sporcuları yarışırlar.
***
Yaşımız icabı 1972 Münih Olimpiyatları’nı hayal meyal hatırlarız. Ancak 1976 Montreal Olimpiyatları’yla beraber, bizim de serüvenimiz başladı...
Çok hazin olmuştu Montreal Türkiye için. Sıfır çekmiş, 8 Olimpiyat sonra madalyasız ülkemize dönmüştük...
Spordan pek hazzetmese de zamanın Başbakanı Süleyman Demirel, sitemkar bir konuşma yapmış ve üzüntülerini dile getirmişti...
“Binaenaleyh biz sporcularımızı yolcu ederken bize madalya getirin demiştik ama...” diye başlamıştı Başbakan’ımız...
***
Ağır aksak da olsa, biz demokratik bir ülkeyiz, tepkimiz bu kadarla kalmıştı da komşu İran’da böyle olmadı...
İran Şahı Rıza Pehlevi, kafilesi hüsranla dönen İran Olimpiyat Komitesi’ni kapattığını duyurmuştu...
Montreal’den sonra tam 11 Olimpiyat’ı iliklerimize kadar hissetmiş ve yaşamışız..
1980 Moskova Olimpiyatları’na katılmadı Türkiye. SSCB’nin Afganistan’ı işgali sebebiyle Batılı Blok’la birlikte boykot etmiştik Moskova’yı...
Ancak,”Sporcularımız çok iyi hazırlanamadığı için Olimpiyatlar’a katılamıyoruz” diye sportif bir kılıf bulup gerekçelendirmiştik..
***
Ekranda başlamışız, bizzat yerinde izlemişiz... O müsabaka, bu branş derken, baştan sona sporcularımızı kovalamışız, performanslarını alkışlamış, üzüntülerine ortak olmuşuz....
Önce bir izleyici-taraftar, sonra gazeteci ve nihayet sporadamı... Hep peşinden sürüklenmişiz Olimpiyatlar ve Paralimpik Oyunları’nın...
Çok özel bir alandır Olimpiyatlar...
Bütün dünyanın en önemli sporcuları, hocaları, yöneticileri, spor elemanları, 15 bin kişilik bir Olimpiyat köyüne sıkıştırırlar ve onların çeşitli dallarda, farklı ortamlarda yarışmalarına kilitlenir insanoğlu...
Her renk, dil, din ve ırktan insanlar, mini bir dünya kurarlar Olimpiyat köyünde...
Camii, kilisesi, havrası ve insani ihtiyaçlara göre ibadet yerleri bile düşünülür... Müthiş bir sportmenlik ve uyum sergilenir, dünyaya barışın mesajları verilir...
Her ülkenin silahları, sporcular
Dünya sporunun zirvesi Olimpiyatlar ve Paralimpik Oyunları, Tokyo’da pandeminin gölgesinde başlıyor... Her ülkenin en büyük silahları, savaş meydanlarında değil de, spor alanlarında piyasaya çıkıyor...
Burada nükleer başlıklar, uzun menzilli füzeler yok... Atom bombası da, sarin gazı da... Gözyaşı bolca olacak ama kan olmayacak...
Gözyaşları ise sevinç veya üzüntüde olacak... Rekorlar, madalyalar, sevinçler, üzüntüler, zaferler, hezimetler, hayal kırıklıkları...
***
Olimpiyatlar anlatılmaz, yaşanır... Her çeşit renk, dil, dine mensup bütün milletler bayraklarıyla, Olimpiyat Köyü’nde sevgi, dostluk, barış ortamında buluşacaklar...
200 küsur ülkeden 10.500 sporcunun yarışacağı Olimpiyatlar’da, 950 küsür madalya dağıtılacak...
Bunun yaklaşık üçte birini ABD, Çin ve Rusya toplarken, üçte ikisi de diğer ülkelere kalacak...
Toplam 80 ülke madalya tablosunda yerini alırken, 130 ülke de, sadece katılma onurunu yaşayacak ve yarışmakla yetinecek...
Doğrusu madalya, bütün ülkelerin iştahını süsleyen en büyük hedeftir, hele de rengi sarı olursa...
Rekorlar da işin prestiji veya cilası... Hatta bir daha kırılıncaya kadar ölümsüzlüğün ve tarihe geçmişliğin ifadesi...
***
Jamaikalı sprinter Usain Bolt ve ABD’li yüzücü Michael Phelps dünya sporunun son büyük yıldızları... Phelps, 15 altın, 2 gümüş ve 1 bronzla Olimpiyat tarihine damgasını vuran isimdi...
İnsanlar onları izlerken ekrana kilitleniyor ve tıknefes yarışlarını seyrediyordu... Ünlü atlet Bolt ise 100 m.’de bile adeta dans ederek koşuyor, rakiplerine fark atıyordu... İnsanlık, yeni şöhretlerin çıkmasını bekliyor ve bu büyük rekabetten zevk almak istiyor...
Şimdi ise Tokyo’da bakalım ülkeler, hangi yeni starları piyasaya sürecek... Hangi sporcular yeni idol olacak ve bütün dünyayı kasıp kavuracak...
Kimler unvanını koruyacak, kimler hayal kırıklığı yaşayıp yaşatacak... Kimler havlu atacak... Hepsi merakla beklenenler...
Türkiye’nin yeni hâyâlleri
1936 Berlin Olimpiyatları’nda güreşçi Yaşar Erkan’la başlayan kürsü serüvenimizde önce ata sporumuzun efsaneleriyle gurur duyduk...
Yaşar Doğu, Gazanfer Bilge, Mithat Bayrak, Mahmut Atalay Ahmet Ayık, M. Akif Pirim,, Hamza Yerlikaya, Ramazan Şahin, Taha Akgül gibi altın adamlarımızı piyasaya sürdük...
Bir Naim Süleymanoğlu ve ardından Halil Mutlu geldi ve geçti dünya sporundan. 3’er kez Olimpiyat şampiyonu oldular, rekorları parçaladılar...
Yine ilk altın bayan Nurcan Taylan ile Taner Sağır’ın rekorlu birincilikleri...
Ve dünya tekvandosunun starı Servet Tazegül’ün sahne alışını izledik...
6 branşta, 39 altın, 25 gümüş, 27 bronz olmak üzere toplam 91 madalya almışız... Bunun 29’u altın, 18’i gümüş, 16’sı bronz, toplam 63’ünü güreşte elde etmişiz...
Güreşi 8 altın, 2 gümüş, 2 bronzla da halter takip etti... Tekvandoda 7, atletizmde 6, boksta 5, judoda 2 madalya kazanmışız...
***
Madalya depomuz ve vazgeçilmezimiz güreş, Tokyo’da da en büyük ümidimiz... En büyük starlarımıza altın yakışır... Pek çok madalya ümidimiz var, bunların hepsi kürsüye aday isimler..
Bir diğeri karate, ilk kez sahne alacak. Cimnastik Türkiye için ilk defa sevimli oluyor bu Olimpiyat’ta.
Atletizmde, Olimpiyat çıkışımızın artarak devamını diliyoruz.
Boks ve judo hep madalya ümidimiz olan branşlar.. Yeni bir branşın araya girip madalya kazanması ihtimal dahilinde...
Ve Kadın Voleybol Takımımız, ilk defa takım sporlarında bir madalya, neden olmasın....
Neden olmasın diyoruz, hepsine başarılar diliyoruz... Çok favori isimlere, yeni yıldızlar da her zaman kürsüye dahil olmuştur...
İyi başlayalım, iyi bitirelim... Olimpiyat’ta olmanın gururunu yaşayalım, strese girmeyelim, yarışmanın keyfini çıkaralım... Göreceksiniz arkası da gelecek...
İki yaz olimpiyatına kafile başkanlığı yapmış bir spor adamı olarak her zamanki dileğimizi tekrarlıyoruz...
Bahtınız açık olsun, madalyanız bol olsun, rengi de altın olsun...