Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı MASAK, yasadışı bahisle ilgili yeni bir mücadele planı açıkladı…
Ve bir ayda 10 milyarlık bir kaçaktan söz etti…
Yani, yılda 120 milyarlık, eski parayla katrilyonluk bir meblağın kaçak yollardan ülkeyi göz göre göre terkettiğini kabul etmiş oldu…
Biz de devamlı gündeme getirdiğimiz bu kaçağın yılda enaz 100 milyar olduğunu söylüyorduk… Yanılmamışız, haklı çıkmışız…
Biz MASAK’ın çalışmalarını asla küçümsemiyoruz…
İyi ki MASAK var, iyi ki orada çalışan namuslu, vatansever yöneticiler-memurlar var da bu mücadeleyi yürüten biri var…
Ya onlar da olmasaydı, ne yapacaktık…
Tabii ki Gençlik ve Spor Bakanlığı gibi, İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığıı, hatta valilikler gibi seyredecektik…
Ülke de bir sente muhtaçken, kapı kapı dolaşıp başka ülkelerden para dilenirken 6 milyar dolar bir kaçağa göz yummak ne demektir, bilir misiniz?
GARİBANLARA DEĞİL, BARONLARA DOKUNUN
Tüyü bitmemiş yetimin hakkının baronların insafına terkedilmesi demektir…
Borç batağındaki kulüplerin gelirlerinin en büyük kaleminin başkalarına peşkeş çekilmesi, anlamına gelir…
2024 Paris Olimpiyatları’na hazırlanırken parasızlık sebebiyle kampları iptal edilen federasyonların ve özellikle madalya beklediğimiz sporcuların ciddi bir bütçeden mahrum kalması demek…
Evet MASAK raporunda deşifre olan yaklaşık 2 bin kişiye banka, elektronik para ve kripto borsa hesapları bloke edilirken hesapta kalan varlıklara el konulmasına yönelik işlemler yapılıyor.
Ancak endişemiz yine bu işin arkasındaki güçler, baronlar, devlet içindeki uzantıları ve onları koruyan güçler yine operasyon dışında kalıyor…
Yani bataklığa dokunulmuyor, sinek avcılığı yapılıyor…
Muhtemelen biz bu yazıyı yazdıktan sonra yine göstermelik bir operasyon yapılacak, alt seviyede birileri gözaltına alınacak, sonra da arka kapıdan bırakılacak…
Gerçek baronlar, elini kolunu sallayarak, muhtemelen sırça köşklerinden el sallayarak bunlara gülüp geçecek, onları koruyup kollayanlarla birlikte lüks içinde yaşamlarını sürdürecek…
İllegal bahis sadece Türkiye’de değil, dünyanın pek çok ülkesinde var.
Ancak bazıları savaşıp çözmüş, bazıları da esiri olmuş.
Türkiye, önce 2004 ve 2007’de çıkardığı yasalar ve uyguladığı kararlı politikalarla önce çözmeyi başarıp kazananlar sınıfına girmiş, sonra da özellikle 2015’ten itibaren esir olup kaybedenler kategorisinde yerini almış durumda...
TFF VE KULÜPLER NEDEN SESİNİZ ÇIKMIYOR?
Şaşırdığımız nokta sürekli göreve çağırdığımız başkanlarımızın yönettiği ve büyük gelir kaybı yaşayan TFF-kulüpler, federasyonlar neden susuyor?
Onların içinde de bundan nasiplenen mi var.
Bu illegal çetelerini kim koruyor?
Halbuki çok fazla değil, daha 16-20 yıl önce illegali yasaklamış, hukuki altyapısını oluşturarak bunu çözmüş ve de “İddaa” oyununu başlatarak bunu da kazanç hanesine yazdırmış bir ülkeyiz.
15-20 YIL ÖNCE ÇÖZÜLMÜŞTÜ
Belli bölgeler ağırlıklı olmak üzere ülkemizin her yanından, bazı ülkeler üzerinden oynanan oyunlardan, Türkiye bir kuruş vergi almıyor, devlet soyularak ve insanlarımız özellikle de gençlerimizin, hatta çocuklarımızın paraları başka ülkelere, yıkıcı-bölücü örgütlere akıyordu.
Hasılatın yüzde 50’si direkt iştirakçilere, 18’i KDV, 4’ü de şans oyunları vergisi olarak toplam yüzde 22’si devletin kasasına, yüzde 28’i de kulüplere isim hakkı ve spora kaynak olarak dağıtılmaya başlandı.
Daha sonra sporun payı, yüzde 38’lere çıkarıldı…
Hem devlet kazanıyor hem kulüpler hem federasyonlar hem de tesis ve spor organizasyonları alabildiğine yapılıyordu.
O dönem bizim de bağlı olduğumuz Spordan Sorumlu Bakan Başbakan Yardımcıısı Mehmet Ali Şahin, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Başbakanlık Müsteşarımız Prof. Dr. Ömer Dinçer, DPT, polis, istihbarat ve tüm ekiplerin çabası, federasyon ve kulüplerin tam destek vermesi önemli sonuçlar verdi. Yurtdışına para akışı durdu, bu para ülkemizde kaldı ve hasılat yükseldikçe yükseldi, bugünkü rakamlara ulaştı.
UYGULANSA BÜYÜK CEZALAR VAR
O güne kadar hukuki eksikliklerden yararlanmak isteyen kötü niyetlilerin önüne geçmek ve hiçbir açık kapı bırakmamak için Spor Toto Teşkilat Başkanlığı Kanunu’nda değişiklik yaptık ve çok geniş yaptırımlar getirdik. 22 Şubat 2007’de çıkardığımız 5583 sayılı kanunla, sporda müşterek bahsin sadece Gençlik Spor Genel Müdürlüğü’ne bağlı Spor Toto Teşkilat Başkanlığı eliyle yürütüleceği, bunun dışında kimsenin bahis oynatamayacağı çok net bir şekilde ifade edilmişti:
Kanuna aykırı davrananların, bahis oynayan, oynatan, para transferi yapan, yardım eden, destek olan herkes, bu kanuna göre yargılanır.
2 yıldan 5 yıla kadar hapis, 10 bin güne kadar adli para cezası.
Adli para cezası, kazandığı miktarın 3 katından az olmamalıdır...
Son derece caydırıcı cezalar bunlar. İllegal bahisçi 5 yıl hapis yatmakla kalmayacak,
1 milyonluk kazanç elde etmişse, en az 3 milyon para cezası ödemek zorunda kalacak.
BAHİS ÇETELERİ KOL GEZİYOR
Devletin çok sert kanunları varken, bakanlıkların ve kamunun gözleri önünde, her türlü suç işleniyor.
18 yaşından küçükler, yasak olduğu halde bahis oynuyor. Çünkü simsarların tek amacı, haksız kazanç elde etmek.
Devlete vergi vermeden, kulüp isim hakkı ödemeden, kimseye pay dağıtmadan, direkt paralarla oynayıp kısa yoldan köşeyi dönüyorlar. Pek çok sporcu, antrenör ve eşini kullanarak, birilerini menfaatlendirerek, birilerine muhtemelen sus payı olarak rüşvet vererek ve göz yummalarını sağlayarak elini kolunu sallayıp halkı soymaya devam ediyor. Tabii ki hasılattan hiç kimseye pay ödemedikleri için iştirakçilere gerekirse bol keseden dağıtabiliyorlar.
YILLIK KAYIP YAKLAŞIK 120 MİLYAR
İllegal kayıtdışı olduğu için kesin rakamları bilmek zor.
Ancak tahminde bulunulabilir. MASAK’a göre aylık 10, yıllık 120 milyar, belki de 200 milyar, çok büyük bir para…
Kısa yoldan zengin olmak, bir anda köşeyi dönmek için ailelere ve özellikle de gençlere musallat olan insanlar, para kazanıyor, lüks içinde yaşıyor. Paralarını kaptıran aileler ise kâbus yaşıyor, çocuklar kumara alıştırılıyor, gençler bunalıma giriyor, aile huzuru bozuluyor, toplum dejenere oluyor.