Kolay değildir Türkiye’de kulüp başkanı-yöneticisi olmak. Bir takımın teknik direktörü, hocası veya taraftarı bulunmak…
Federasyonu yönetmek, MHK’ya başkanlık yapmak, “ateşten gömlek”ten farksız olan hakemlik elbisesini giyip taraftarın karşısına çıkmak,..
Bütün bu riskli görevlerde herkesi kurtaracak sihirli formül adalettir… Herkese eşit davranmak bütün kurallara standart kazandırıp her takıma adilce uygulamak.
Asla çiftestandarda tevessül etmemek…
***
Tabii yönetenlerin de, yönetilenlerin de, tarafların da, uygulayıcıların da bu sihirli formül adalete inanması, güvenmesi ve kayıtsız şartsız teslim olması gerekir…
Bir başarısızlık ihtimaline karşı da taraftar baskısını göğüsleyebilmek lazım…
Kendi yetersizliğini, hoca veya takımdaki gidişat bozukluğunu hakemlere, federasyona yüklemeden sorumluluğu üzerine alabilmek erdemdir ama asli bir görevdir…
İşte genelde ip burada kopuyor. Kulüpler tarafı genelde uyanıklık ediyor, suçu hep başkasına atmayı başarıyor..
Tabii bunu taraftara yutturabildiği kadar gerçekleştirebiliyor…
***
O taraftar bir iki ses çıkarmıyor ama sonunda sizin hatalarınızın ağır bastığını görünce de tepkisini koyuyor…
“Başkan istifa” diye bağırıyor. “Hocanı da al git” şeklinde kampanya başlatıyor…
Sizin bitmek tükenmek bilmeyen mazeretlerinizi reddediyor, size isyan bayrağını açıyor…
Tabii federasyon ve hakemlere tepkisini de ihmal etmiyor, o zaten olmazsa olmazı taraftarın, ağzındaki sakızı çiğnemeye devam ediyor…
***
Ancak arada da “kral çıplak” deyince işler karışıyor…
Bu sefer hoca değişikliği kaçınılmaz oluyor… Başkan ve yönetimin elindeki en büyük avantaj bu.
Bir çıkar yolu var, sıkışınca teknik kadroyu kurban veriyor. Belki kurtulamıyor ama zaman kazanıyor.
Yeni hoca tutuyorsa bu sefer haklı çıkıyor ama sonuçlar yine başarısız olursa yönetim hedef tahtası olmaya devam ediyor…
***
Bir de VAR sistemi var… Eğer uygulayıcıları adilse çok bilinmeyeni ortaya çıkaran sihirli sistem oluyor…
Eyyamcılar işbaşındaysa bu sefer geçmişi aratmayan sahadaki yanlış düdükleri meşrulaştıran bir zülum sistemine dönüşüyor…
Gerçekten adalet sağlansa “var” sistemiyle haksızlıklar, büyük ölçüde gideriliyor ve hatalar en aza inebiliyor...
Bu da takımların FIFA, UEFA veya yerel federasyonlara kaybolan güveni geri getiriyor.
***
Biz, futbolseverler olarak adil uygulandığında bu sistemi çok sevdik. Adaletin tesisi, kaybolan güvenin geri gelişi için çok elzem olarak gördük. Böyle devam etmeli...
Futbolcular, hocalar, yöneticiler, yorumcu eski hakemler, gazeteciler, yazarlar, her maçtan sonra saatlerce bu konuyu tartışıp duruyor… Kendi aralarında bir standart tutturamıyor belki ama takımlar arasındaki çiftestandardı buluyor ve vurguluyor.
Bu görüntüler de milyonlarca taraftarı etkiliyor, örgütlüyor, sosyal medya üzerinden çok sert bir muhalefeti vizyona koyuyor…
Derken de tartışmalar hiç bitmiyor…
***
Türkiye’de var sistemini, devam ettirmeye ve adil bir şekilde uygulamaya evet diyoruz.
Adil diyoruz, zira bu konuda da tereddütlerimi vardı, hala devam ediyor...
Var bir sistem ama uygulayıcıları yine insanlar... Yani kenarda hakem hocaları, içeride de hakemin ta kendisi...
Eyyam yapmak isterseniz, birilerine yaranmak hedefindeyseniz, haksızlıkları var ile var etmeye devam edebilirsiniz...
Üstelik verdiğiniz gayrimeşru kararları da, meşrulaştırabilirsiniz...
***
Bu sebeple de biz, insan unsurunun zafiyetlerinin en acımasızca sergilendiği zaten sabıkalı ülkemiz futbolunda “var”a bu açıdan kuşku ile bakmıştık...
Dünya Kupası, Avrupa Şampiyonası, Şampiyonlar Ligi örneklerinden hareketle, yeteneklerinden hiç kuşku duymadığımız, ancak çarpık sistemin yanlışlarına alet veya kurban olduklarına inandığımız Türk hakemliğinin, bu vesileyle çok iyi bir sınav verme fırsatını zaman zaman tepse de, yakalayabileceğini düşünüyoruz.
Güvenmek, inanmak istiyor ve artık adaletin tam sağlanmasını arzuluyoruz…
KADIN VOLEYBOLUNDA GURUR ÜSTÜNDE GURUR
Teşekkürler Vakıfbank
VakıfBank Kadın Voleybol Takımı, Ankara’daki finallerde İtalya’n İmoglo Conegliano’yu 3-2 yenerek 4 kez Dünya Şampiyonu oldu.
4 defa da Avrupa Şampiyonu olan Vakıfbank başarılarına devam ediyor…
Kadın voleybolunda şahlanan Türkiye, gerek Milli Takım, gerekse takımlar kategorisinde salonlarda dünyanın tozunu atıyor…
Ankara’da, iki takımla katıldığımız finallerde, F.Bahçe de, 3.olarak bronz madalyanın sahibi oldu…
***
Bayan voleybolu, bizim en başarılı olduğumuz branş... Takımlarımız, her yıl kupalara ambargo koyuyor... Vakıfbank, önce Avrupa, sonra da Dünya Şampiyonu oldu...
Eze eze, gövde gösterisi yapa yapa, Türkiye’ye gurur yaşata yaşata... Yönetimi, teknik kadrosu ve sporcusunu alkışlıyoruz...
VAKIFBANK’IN GURUR TABLOSU
4 FIVB Dünya Kulüpler Şampiyonası Şampiyonluğu (2013, 2017, 2018, 2021)
4 CEV Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu (2011, 2013, 2017, 2018)
12 Türkiye Şampiyonluğu
7 Türkiye Kupası Şampiyonluğu
4 Türkiye Şampiyonlar Kupası Şampiyonluğu
1 Avrupa Challenge Kupası Şampiyonluğu (2008)
1 Avrupa Top Teams Kupası Şampiyonluğu (2004)
1 Dünya Kulüpler Şampiyonası İkinciliği (2011)
3 Dünya Kulüpler Şampiyonası Üçüncülüğü (2006, 2016, 2019)
3 Avrupa Şampiyonlar Ligi İkinciliği (2014, 2016, 2021)
2 Avrupa Şampiyonlar Ligi Üçüncülüğü (2015, 2019)
2 Şampiyon Kulüpler Kupası İkinciliği (1998, 1999)
1 CEV Cup Üçüncülüğü (2000)
İçeride Vakıfbank, F.Bahçe ve Eczacıbaşı’yla yaşanan rekabet, Avrupa ve dünya filelerine Türk damgası vurmaya kadar vardı ve bugün artık kürsüler bize emanet...
Türkiye’de bir kadın sporu yükselişi var... Ferdi branşlar olsun, takım sporları olsun, tam bir şahlanış süreci yaşıyor... Filenin Sultanları ile efsaneleşen voleyboldaki Milli Takım hala hafızalarda...
Takım başarıları, şampiyonlar şampiyonu çıkarmamız asla tesadüf değil. Büyük bir emeğin, yılların birikiminin ürünü…
Teşekkürler Vakıfbank, tebrikler F.Bahçe, iyi ki varsın Eczacıbaşı, yolun açık olsun Türkiye…