Çıkarın şu ‘Kulüpler Yasası’nı artık...

Mehmet Atalay
Kulüpler Birliği Vakfı toplantısından sonra Başkan Mehmet Sepil’in açıklamaları, hepimizi düşündürmeli.

Hele de “Dayanacak gücümüz kalmadı” ifadesi, kulüplerimizin geldiği noktayı açıklaması açısından çok manidar.

Mali durum başlıbaşına bir ansiklopedi doldurur.

Bizim bugünkü konumuz, çok elzem olduğuna inandığımız, biz görevdeyken, 2007’de, yani 13 yıl önce vadedip hazırlığını yaptığımız halde, bizden sonra bir türlü çıkarılamayan ve adeta yılan hikayesine dönen  “kulüpler yasası” talepleriyle ilgili.

Kulüpler Birliği’ni oluşturan bütün başkanlarımızı, bu olmazsa olmaz ihtiyacı gidermek için yaptığı samimi çağrıdan dolayı tebrik ediyor ve destekliyoruz.

***

En fazla ihtiyacımız olan bir yasa; kulüpler yasası... Yıllardır söyleyip durduğumuz, yazıp çizdiğimiz bir yasa... Ama bir türlü çıkarmayı başaramadığımız bir yasa... ‘Ne yasaymış bu’ demeyin, çıkaramayışımızın arkasında derin güçler var. Çıkaramayan da yürütmemiz.

 O nasıl bir derin güçmüş ki koca devletin bu yasayı çıkarmasına engel oluyor?demeyin, demek ki oluyormuş...

***

Oysa o devlet 2002’den bu yana güçlü yürütme ve makine gibi çalışan yasamasıyla neleri değiştirmedi ki?..

Anayasa’nın pek çok maddesini tarihe karıştırdı. Reformlara engel olan pek çok kanunu yerle bir etti... Statükoyu yıkmak için pek çok gücü ortadan kaldırdı.

Lakin gelin görün ki bir kulüpler yasasını çıkarmaya muvaffak olamadı. “Kulüpleri,başkan ve yönetimlerini denetleyip yolsuzlukları ortaya çıkaracaklarından kulüplerin  hoşuna gitmez”, diye düşünülürdü. Şimdi çağrıyı yapan bizatihi kulüplerin kendisi olduğuna göre sorun kalmadı.

Aslında yasayı çıkaramayanlar, Türk futboluna  iyilik değil, kötülük etti...

Başarılı başkanları, üretim yapan gelir getirici adımlar atanları, vergisini ödeyenleri, örnek yönetim modellerini ezdi, yanlışları, yanlışlıkları, kulüpleri adım adım iflasın eşiğine sürükleyenleri, dahası suç işleyenleri korudu...

***

Muhtemeldir ki bakanlarımız, her teşebbüsünden sonra “Kulüpleri karşımıza almayalım. Milyonlarca taraftarları var, seçimleri riske atmayalım” endişesini taşıyarak akan kanı bir türlü durduramadı.

Koca spor camiasının beklentisine, şartlar olgunlaşmasına rağmen üzerine üzerine gideceği bir olayda geri adım atan hep hükümet oldu.

Oysa kulüplerin aleyhinde değil; lehinde bir olaydır kulüpler yasası.

Yükün başkanlara ve yöneticilerin üzerine binmesini engelleyecek... Şirketleşmenin ve özerkleşmenin alabildiğine önünü açacak...

Şeffaflığı getirecek. Üç beş kişinin sırtında giden bir ağırlığı taraftarların, sponsorların, iştiraklerin, ürün satışının ve daha pek çok yapının üzerinde paylaştıracak.

Avrupai anlamda kulüplerin profesyonelleşme adımı atmalarını sağlayacak.

Eli kolu bağlayan, aslında sınırları zorlayan, en doğal bir icraatı bile sorgulatacak Dernekler Kanunu’nun kölesi olmaktan çıkaracak.

Yani bir denetimde yapılan en makul harcamayı bile suç kabul edecek mekanizmanın içinde her kulüp başkanı veya yöneticisi yolsuzlukla yaftalanabilir ve içeri atılabilir, mevcüt durumda.

***

Tabii ki bir de kulüplerin ya da yönetimlerin istismar ettikleri alanlar var...

Sorumsuz transferler, lüzumsuz borçlandırmalar, ölçüsüz harcamalar, şaibeli bonservis bedelleri, aracılara ödenen veya paylaşılan rantlar ve diğer yanlışlıklar...

 Hepsi federasyonun ve kulüplerin başına ileride dert açacak sorunlar...

Bugün, “Kulüpler devlet büyüklerinin koruması altında, nasılsa bir şey olmaz. Ne maliyeciler, ne de dernekler masası, hatta bakanlık nezdinde dokunulmazlığımız var. Kim bize ne yapabilir ki?” düşüncesine kimse kapılmasın...

Defalarca uyardık, yine de uyarıyoruz: Gün gelir devran döner mutlaka hesaba çekilirsiniz. Aradan beş yıl, on yıl, yirmi yıl geçer, sizi gelir bulurlar.

Rahmetlik olduysanız yakınlarınızı, hasta yatağınızdaysanız sizi bulurlar. Hala etkin bir görevdeyseniz yakanıza yapışırlar.

***

Bugün pek çok ülkedeki federasyon ve kulüpler üzerindeki operasyonlar bunun ispatı.

 Bunları FİFA Başkanı Blatter da,UEFA Başkanı, Fransızlar’ın eski efsane futbolcusu

Michel Platini de, Bayern Münih Kulübü Başkanı Uli Hounnes de yaşadı. Daha pek çok sporadamı, futbolcu ve yönetici de aynı sorgulamalara maruz kaldı. Bunlar, en büyük ibret, tabii ki alabilene...

Şimdi beklentimiz,  Kulüpler Birliği , Futbol Federasyonu, diğer bütün federasyonlar, Gençlik ve Spor Bakanlığı elele vererek yüzde yüz şeffaf, denetlenebilir ve yönetimleri attığı imzanın ve borçlandırmanın yükümlüsü yapacak bir düzenleme yapıp Sayın  Cumhurbaşkanı’mıza sunmalı ve yasa bir an önce yürürlüğe girmeli.

***

Tabii, “Madem böyle bir baskı var. Biz suya sabuna dokunmayan, mevcut yönetimlerin durumunu daha da güçlendiren, dernekler statüsünü bile mumla aratacak, derebeylik sistemini devam ettirecek yeni bir düzenleme yapalım” demeyecektir, doğrusunu savunacaktır.

Bundan 3 yıl önce Kapalı kapılar ardında ve gözden uzakta federasyonu adeta oyuncak yapacak, kuvvetler ayrılığını ortadan kaldıracak ve gücü tamamen tekelleşmeye götürecek bir çalışma yapılmıştı. Bu gerçekleşirse sporumuz için felaket olur.

Öyle bir düzenleme yolsuzlukları derinleştirir, şeffaflığı yok eder, kulüplerin geleceğini karartır, hele de Anadolu kulüplerinin. Hatta Birinci, ikinci, üçüncü lig kulüpleriyle amatörlerin de, sonu olur.

 Koca Türk sporu ve bütün imkanları birkaç güçlünün elinde heba olur. En büyük vebal de yeni bir tekelleşmeye fırsat veren yürütmede olur.

Bir an önce makul, mantıklı, kulüplerin görüşlerinin alındığı UEFA ve FIFA kriterlerinin uygulandığı, her kesimin desteklediği ve son kararı yasama ve yürütmenin verdiği gerçekçi bir kulüpler yasası lütfen...

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (6)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.