Bu oyunu kazanmalı

Mehmet Atalay

Spor bir oyun, eğlenmek, eğlendirmek, yarışmak yarıştırmak, buluşmak buluşturmak, birleşmek birleştirmek, bütünleşmek, takımın bir parçası olmak, takım oyunu oynamak, bireysel düşünmek çözmek, takım olarak üretmek, takımla çözmek, bireysel başarmak, birlikte ipi göğüslemek, herkesle paylaşmak.

Başarıyı da, başarısızlığı da hazmedebilmek, meziyetlerini başarıya taşırken, “sevgiye, dostluğa barışa” katkı sunacak bir finalle taçlandırmak ve başarıyı kalıcı kılmak.

Irkçılıktan, şikeden, şiddetten, dopingden, haksız rekabetten ve her türlü eylemden uzak durmak. Kaybederken yıkılmamak, düşerken ayağa kalkmak, zafere ulaşırken asla şımarmamak, sevinirken taşkınlığa fırsat vermemek, mağlupken yaşadığın duyguları, galipken de taşıyabilmek.

***

Hülasa, ahlaklı oyuna teslim olup, katkı sunmak, fair play ruhunu, saha içinde ve dışında, tribünde veya sokakta, özellikle de okulda, hayatının her aşamasında muhafaza etmek...

Her oyunu kuralına göre oynamak, kuralları oyuna uyarlamak değil, oyunu kurallara uydurmak. Hakemlikte de, hakimlik görevinde de “üstünlerin hukuku”nu değil, “hukukun üstünlüğü”nü sağlamak.

Neticede alt tarafı bir oyun oynanıyor ve biz de, hep birlikte bu oyunun birer parçasıyız. IOC, EOC. FİFA, FİLA, UEFA, TMOK, TFF, TBF, Olimpik, Paralimpik.

Engelli engelsiz, ya yarışçı, ya izleyici, ya taraftar, ya hakem, ya gazeteci, yönetici hoca, hakem, organizatörler, kurullar, kuruluşlar, sponsorlar, sağlık hizmetleri, maliyeciler, hakimler savcılar, polis emniyet, her türlü bahis şirketleri, TV yayıncılığı, medya ve iletişim, daha saymakla bitmez bütün unsurlar, tümüyle Türkiye, dolayısıyla dünya, bu büyük ailenin bir parçası.

Bir oyun oynanıyor ve herkes ve her şey, bu oyunu oynatıyor, seyrediyor, yönetiyor, değiştiriyor, bazan esir alıyor, zaman zaman esiri oluyor, tesirinden herkes etkileniyor, sonuçlarından nasibini alıyor...

Bu işin olmazsa olmazı, gençlik. Bazan baştacı ediliyor, bazan zafere koşuyor, seviliyor sayılıyor, tu kaka ediliyor, eziliyor, horlanıyor, doğranıyor, gülüyor, ağlıyor...

Oysa, hayatın normallerini en verimli bir şekilde yaşamamak için hiç bir sebep yok.

***

Spor ekonomisi olarak bütün ülkeleri kıskandıracak tesis, imkan ve kaynaklara kavuşan Türkiyemiz’de artık sporda şiddeti, şikeyi, dopingi çözebilmemiz gerekir... Spor tesisi dönüşümünü en iyi yapan devlet olarak en fazla yeni ve modern stadyuma, salona, yüzme havuzuna ve her çeşit tesise kavuşan bir ülkeyiz.

Sefaleten elde edilen başarılardan sonra bugün konforun altında ezilmemek için daha başka bir şeylerin yapılması, konuşulması ve uygulamaya konulması gerektiğini düşünüyoruz.

2002 sürecinden sonra, dünyada en çok organizasyon yapan ve sporla tanıtımını en iyi gerçekleştiren ülke olarak 83 milyondan 25 milyonunu “lisanslı sporcu” yapabilmeyi başarmamız gerekir...

***

Avrupalı’nın gıpta ettiği bir gençlikle biz; olimpiyatlarda ilk beşe, paralimpik oyunlarında kürsüye, dünya ve Avrupa şampiyonalarında zirveye her an çıkabiliriz...

Çok yetenekli gençlerimiz, engel tanımaz engelli sporcularımız, hocalarımız, yöneticilerimiz, eğiticilerimiz, sponsorlarımız ve insan kaynaklarımız var. Spora asla ‘Hayır’ demeyen siyasi irademiz, her alanda destek olan bir muhalefetimiz var.

Sporumuzun basamaklarını üçer beşer çıkma mecburiyetimiz var.

***

Biz bugün KARAR ailesiyle buluşurken milletimizin en çok ihtiyacı olan “sevgi, dostluk, barış” ortamının oluşması için toplumun her kesiminde ve sporda olduğu gibi gazetecilikte de fair play’i ön planda tutan bir yolculuğun savunucusu olmalıyız.

Olanı değil çoğu defa olması gerekeni dile getirmeli ve gerçekleşinceye kadar da takipçisi olmalıyız.

Hep dengeli olmaya çalışacağımız bu sütunlarda ilk “DENGE” yi sunarken, ülkemizin, dinamik gençliğimizin, birlik beraberlik şuuruyla en büyük başarılara en kısa zamanda kavuşması en büyük dileğimiz...

***

Aslında her şey bir oyun, biz Türkiye olarak, önce içimizde, sonra da dünya genelinde, bu oyunun sürüklediği değil, oyunu sürükleyen, oyunu kuran, oynayan değil oynatan, kural koyan, yönetilen değil, bizzat veya birlikte yöneten, üvertür sanatçı değil, assolist olan bir güce tezelden kavuşmalıyız.

Dünyayı takip edebilmeli, geleceği okuyabilmeli ve anında hedefe uygun adımlar atabilmeliyiz...

Daha güzel, günler, en büyük başarılar ülkemizin olsun..

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.