Daha ligin başı,8.haftayı geride bıraktık. Daha oynanacak 30 hafta var… Ancak, hakemlerimizin o kadar çok hataları var ki, anlatmakla bitmez… Bunu gidermek için kurulan var sistemi ise çifte standarda göre ayarlanmış… Hataları derinleştiriyor…
Aynı hareketlere farklı kararlar, farklı takımların farklı futbolcularına renkleri değişik farklı kartlar, penaltılarda çifte standartlar, adamına göre cezalar, adalet duygusunu zedeliyor ve TFF-MHK’ya olan güveni sarsıyor…
***
Başta Trabzonspor camiası olmak üzere, Anadolu kulüpleri hakemlere ve var sistemine isyan ediyor… Ancak Üç Büyükler de, memnun kalmıyor….
Önce G. Saray Başkanı, sert tepki göstermişti, sonra Beşiktaş Başkanı yanlış düdüklerden yakınmıştı, nihayet F. Bahçe Başkanı da şikayet edenlere katıldı…
Anlayacağınız memnun olan yok… TFF yönetiminin değişimleri, MHK’nın statüsündeki yenilenmeler, Zekeriya Alp, Yusuf Namoğlu’nun gidişi, Serdar Tatlı’nın gelişi, var sistemi, hiç bir şeyi değiştirmiyor…
***
Bir süre devam eden bahar havası, ilerleyen haftalarda yerini hemen tartışmalara, eleştirilere terkediyor…
Pandemi sürecinde uzun süre seyircisiz maçlar, hakemler için dikensiz gül bahçesiydi, az da olsa taraftarlı maçlar, protestoları yeniden geri getirdi…
Bundan 3 yıl önce, “var sistemi gelecek, dertler bitecek” deniyordu, şikayetler artık olmayacak, hatalar tarihe karışacak, çifte standart ve kulüp ayrımı yaşanmayacak” deniyordu…
Üstelik de hakemlik müessesesi ve “var” sisteminin başarısı açısından Rusya- 2018’de muhteşem bir Dünya Kupası oynanmış, hata oranı neredeyse sıfırlanmıştı...
***
Büyük ümitlerle başlayan, zaman zaman çok iyi örnekler yaşanmasına rağmen ligde ilerleyen haftalar, üç yıldır tekrar eden sezonlar, var sisteminin yine güçlüyü koruma, zayıfı ezme şeklinde tezahür ettiği, özellikle Anadolu kulüplerinin yükselen feryadına rağmen hiç bir tedbir alınmadığı, sadece sesi daha yüksek çıkan kulüplerin gözetildiği kanaatin pekiştirdi...
Adalete olan güven en aza inmiş, Türk futbolunun hiç bir zaman adil yönetilmeyeceği düşüncesi geri gelmişti...
***
Şampiyonluğu kazananın da, kaybedenlerin de, hedefinden kopan takımların da, düşen ekiplerin de şu veya bu şekilde etkilendiği hakem hatalarını, gündemden hiç düşürmediği, düşürmeyeceği, “var”a rağmen, adalette yokluk çektiklerini dillendirdi durdu…
Ne yazık ki adaletin olmadığı yerde böyle oluyor, ne huzur, ne de idareye güven kalıyor...
Hep adalet arayışının dillendirildiği ama aradan geçen 3 sezondan sonra bu gün, 4.sezonda da hala aynı şikayetlerin yükseldiği bir ülke olmaya devam ediyor Türkiye…
Sorun aslında var değil, tartışılan hep hakemlik müessesesi… Aslında hakemlerimiz de değil, sisteme isyan meselesi.…
***
Daha sezonun balındayız. Önüne gelen kulüp temsilcisi, yöneticisi, hocası, futbolcusu, kameraların önüne çıkan herkes, hakemlere veryansın ediyor, var sistemini eleştiriyor...
Yetmiyor, camiasının gücünü arkasına alarak, taraftarını ve medyasını kullanarak da güç gösterisi yapıyor...
İşin enteresan tarafı da, bunu artık Üç Büyükler de yapıyor...
Alışkındık, özellikle Anadolu kulüplerinin canının yanmasına, feryat ü figan etmesine ama artık roller değişti...
***
Onların canı yansa da kimsenin umurunda değil, medyası yok taraftarı az, sesi soluğu çok uzaklardan İstanbul’a, futbolun merkezine, “var”ın karargahına, Riva’ya, TFF’nin binasına ulaşmıyor...
Oysa büyükler nefes alsa İstanbul sallanıyor, ligler sarsıntı geçiriyor... Puan çalmak nedir, maçların galibi nasıl el değişir, onu daha net çokça da sertçe anlıyoruz....
Zaman zaman işbirliği yapsalar da birbirlerine sataşmaya devam ediyorlar…
Hepsi, hakemlerden şikâyet eden başkan ve yöneticiler, sadece, birbirlerini yıpratmak Türkiye’yi yormakla kalmıyorlar.
Her ceza alan fırtına koparıyor “çifte standart”dan bahsediyor...
***
Rakiplerinin canı yandığında, haram puanlarla şampiyon olduğunda, sesi soluğu çıkmıyor, garibanın hakkını savunmak aklına bile gelmiyorsa... ‘
Biz de kayrılmak istemiyoruz, haram puana gönlümüz razı değil’ diyemiyorsa, sonra da haksızlığa uğradığında kıyameti koparıyorsa, başka canı yananları yok sayıyorsa, burda bir çelişki var denektir...
Neden böyleyiz?.. Çünkü paramız var, adaletimiz yok... Hep projelerle uğraşacağımıza, sorunu çözmeye kafa yoracağımıza, “kavga”yla ömrümüzü heba ediyoruz...
***
Aslında Futbol Federasyonu ve Kulüpler Birliği elele verse, bir kaç konuda gösterdikleri uzlaşma kültürünü, futbolun her alanına yaygınlaştırsa, gerekli düzenlemeleri yapıp eşit şartlarda uygulamaya koysa…
Haklarına razı olup, herkesi eşit kabul etse, haksızlıklara hep beraber dirense, kendisi için istediğini başkaları için de istese, kendilerine reva görmediğini, başkalarına da görmese, bunu kalıcı bir deklarasyona dönüştürse…
Ve bunu da her biri ayrı ayrı taraftarına, medyasına benimsetse, hakemlere de hissettirse, her şey bambaşka olacak…
Çifte standart yok, gürültü yok, patırtı yok... Gelin bu haksız düzene nokta koyun ve tertemiz bir dünya kurun... Ama önce gerçekten samimi olun….