Okul Sporları Federasyonu’nu biz kurduk… İlk yönetimini atamayla oluşturduk ama kısa zamanda özerkliğine kavuşturarak kendi geleceğini tayin hakkı tanıdık…
Amacımız daha hızlı kararlar alınmasını sağlamak, aksaklıkları gidermek, hantal yapıya son vermek ve gençlerimize hizmeti ideal hale getirmekti….
***
Hedef 20 milyon gencimiz ve çocuğumuzdu. Avrupa’da pek çok ülkenin nüfusundan çok daha fazla bir sporcu ordusunu sağlıklı bir şekilde yarınlara hazırlamaktı..
Yaşlanmış Avrupa’nın arayıp da bulamadığı büyük bir sermayeyi harekete geçirmekti…
Bu sebeple de yönetimde de eğitimde de antrene etmede de liyakati esas aldık… Torpili ortadan kaldırdık…
***
Seçimlere asla müdahale ettirmedik. Siyaseti hep dışarda tuttuk… Biz, devlet olarak, Genel Müdürlük olarak hep “düzenleyici, destekleyici, denetleyici” bir fonksiyonu benimsedik…
Federasyonların çok büyük kısmı da bu rolü çok iyi oynadı ve özerkliğin hakkını vererek büyük icraatlar yaptı…
Sporcu yetiştirme, sponsor bulma, uluslararası organizasyonlar alma konusunda ciddi adımlar atıldı…
***
Birkaç federasyon beceremiyor veya hıza ayak uyduramıyor veya istismar ediyor diye biz asla geri adım atıp özerkliği tartıştırmadık..
Islah yoluna gittik…
Ancak, bir dönem sonra bu uygulamalar rafa kaldırıldı… Yürürlükteki kanunlara rağmen seçimlere net müdahale edildi…
Liyakat unutuldu, laf dinleyecek isimler lehine ağırlık kondu…
***
Liyakat sahibi federasyon başkan ve yöneticilerimizi tenzih ediyoruz.
Ancak Türkiye iyi temsil edilmiyor, organizasyonlar alınmıyor, hatta başarısız olunuyor…. Hiç önemli değil…
Spora katkı sağlayacak, kendi branşının uzmanı eğitimini de almış, Olimpiyat, Dünya ve Avrupa şampiyonu pek çok şampiyonun seçimlere girmesi engellendi…
Seçilmiş başarılı başkanlardan bazıları da tasfiye edildi…
OKUL SPORLARINDA SKANDAL!..
2 Kasım 2021’de yapılan Okul Sporları Federasyonu seçimleri, bugün hala mahkemelik.
Seçimler öncesi 2018 yılında Ülkemizi ISF Masa Tenisi Dünya Şampiyonası’nda bir özel okulumuz temsil ediyor ve dünya üçüncüsü oluyor.
Bu başarı ve katılım doğal olarak okula delege hakkı veriyor.
Bu okul, seçim öncesi mevcut başkana destek imzası vermiyor.
İşte operasyon bundan sonra başlıyor.
***
Federasyon kendi banka hesabından isim benzerliği olan başka bir okula 500 TL para gönderiyor.
Aynı gün kendi parasını irat kaydederek bu okula dikta ettirdiği itiraz dilekçesini kabul ediyor.
Daha sonra federasyonun “arşiv kayıtlarını tutmuyoruz” dediği yeri ve zamanı belli olmayan yönetim kurulu kararı ile asıl olan delegelerin delegelikleri düşürülüyor.
***
Sahte delegeler hem SHGM-Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve hem de TOSF-Türkiye Okul Sporları Federasyonu web sayfasında ilan ediliyor.
Bu durumu fark eden okul müdürü hem SHGM, hem TOSF hem de Tahkim Kurulu nezdinde delegeliği kabul etmediklerini bildiren resmi yazı ile başvuruda bulunuyor.
Bunun üzerine bakanlık nedense herhangi bir işlem yapmıyor.
BU FEDERASYON SAVUNULABİLİR Mİ?
Federasyon yönetimi de, kendisine verilen destek imzalarını kullanıyor, sonra da sahte delegelerin, genel kurul üyeliğini düşürüyor.
Maksat hasıl olmuş oluyor.
Şeytanın aklına bile gelmeyecek bir oyun oynanıyor.
Adil ve demokratik bir seçim yapmakla yükümlü federasyon, seçimi kazanma yolunda her şeyi mubah görüyor…
***
İş bununla da bitmiyor.
Gençlik ve Spor Bakanlığı adına seçimlere her türlü müdahale edildiği, delegeler arandığı ve mevcut federasyona oy vermesi konusunda baskı yapıldığı iddiaları ayyuka çıkıyor…
Bağlı bürokratlara ve kamu görevlilerine, federasyon başkanı için açık imza verilmesi için baskı yapılıyor, seçime girmesi sağlanıyor.
***
Federasyonlar Dairesi Başkanlığı’nın 25 Ekim.2022 tarihli TOSF seçimleri değerlendirme tutanağına göre, SHGM delegeleri destek imzası vermeselerdi ve sahte delegeler sayılmasaydı mevcut başkan mevzuata göre seçime katılmak için gerekli delege sayısına ulaşamayacaktı.
BU AYIBI DÜZELTMELİ!..
Seçimlerin adil yapılmasını engelleyen bu girişim baskıyla hayata geçiriliyor.
Tabii bu bizim her zaman dile getirdiğimiz federasyonların özerkliğini de kökten dinamitliyor…
Mağdur durumdaki önceki Okul Sporları Federasyon Başkanı ve adayı Ayhan Pala bunu mahkemeye taşıyor.
***
Pala, döneminde 2013’te ISF Raymond Defever Trophy onu ödülünü ülkemize kazandırmıştı.
ISF, sportif başarı dolayısıyla aynı yılı, “Türkiye yılı” ilan etmişti,…
Bu dönem çok büyük uluslararası organizasyonlar ülkemize alınmış ve büyük bir başarıyla gerçekleştirilmişti…
***
Başarılı bir eğitimci ve eski bir sporcu olan Ayhan Pala, bütün bunlara rağmen ödüllendirilmesi gerekirken bazı diğer başkanlar gibi sudan bahanelerle görevinden alınıyor…
Sportif hiç bir olumsuzluğu olmayan tamamen siyaseten görevden alınan ama hukuk mahkemelerince alınma gerekçesi ortadan kaldırılan Ayhan Pala, bütün iddialardan mahkeme kararıyla aklanıyor…
Bütün bunlara rağmen herhangi bir işlem yapılmıyor.
GENÇLİK, BAKANLIK’TAN BÜYÜK PROJELER BEKLİYOR
Ayrıca Rehberlik ve Denetim Başkanlığı ve CİMER üzerinden gönderilen şikâyet başvuruları hala tozlu raflarda bekletiliyor…
Bu da adalete olan güveni sarsıyor…
Gençlik ve Spor Bakanılığı’nın “sporda adaleti sağlama ve hukuku tesis etme” görevi var. Bunu yerine getirmesi gerekirken, ülke sporu mahkeme kapılarında süründürülüyor….
***
Gençlik ve Spor Bakanlığı, modern ülkelerde olduğu gibi asli görevine dönmeli, “düzenleyici-destekleyici-denetleyici” fonksiyonlarını icra etmeli…
Bakan Bey ve ekibi, spor camiasının bütün unsurlarına devlet şefkatini göstermeli. Tam bir adil ortam oluşturmalı ve hizmette yarıştırmalı…
Küçük işlerle uğraşmak, sekreterya vazifesi yapmak yerine gençliğimizin geleceğini kurtaracak büyük projeler üretmeli, uygulamalı ve sporu çağın şartlarına göre yapılandırmalı…
***
Hakedenlere değer verilmeli, beceremeyenler, istismar edenler, veya yolsuzluğa bulaşanlarla ilgili, hukuk çerçevesinde işlem yapılmalı…
Türk sporu, liyakat sahibi insanların elinde dünyada zirveye çıkarılmalı, gençliğimiz en donanımlı bir şekilde yarınlara hazırlanması sağlanmalı…
Hukukun gereği yapılmalı, adalet sağlanmalı…