Hikayelerimiz çok meşhurdur. Tarihe olan özlemlerimizi dile getirir, eski insanlara ve o dönemdeki uygulamalara övgüler yağdırırız.
Nezaketin, centilmenliğin ne kadar ulvi olduğunu, hakem- yönetici-hoca- futbolcu-taraftar-medya ilişkilerindeki nezaketin nasıl da seviyeli olduğunu hep anlatırdı büyüklerimiz...
Bırakın rakip yönetici ve oyunculara olumsuz tezahüratı, hakemlere karşı bile en kırıcı olmayan bir dil kullanıldığı söylenir durur...
***
1950’li yıllarda oynanan bir maçtan derslik bir yorum:
“Bu arada dünkü maçta “müessif” bir hadise olmuştur ve açık tribünlerden bazı seyirciler hakeme “yuh” çekmiştir”...
Bugün pandemi süreci dolayısıyla maçlara seyirci alınmıyor ama eğer alınsaydı, en hafif tezahüratın “yuh” olduğunu görecektiniz... O gün ise en ağır tezahürat olarak kabül ediliyor ve müessif bir hadise olarak nitelendirilyor...
***
Günümüzde gerçekten ölçüler kaçtı, ayarlar şaştı, vicdanlar tatile çıktı, sportif ilişkiler, “Başarı yolunda her şey mübahtır”a dönüştü. Bu sebeple de, amacı “sevgi dostluk barış” olan spor, “savaş, zafer, hezimet” anlayışına dönüştü...
Kazananlar kendinden, kaybedenler hakemlerden biliyor, yüklendikçe yükleniyor. Federasyon ve hakemler, sürekli hedefte.
Sanki kulüpler çok masum. Bizatihi adaleti mi, yoksa kendilerine göre adaleti mi arzuluyorlar, belli değil...
Kulüpler Birliği’nde biraraya gelip sorunu temelden çözeceklerine, sanki dışarı çıkınca, güçlerinin yettiği kadar sistemi kendi lehinde işletmeye çalışıyorlar.
***
Tabii en çok sorgulanan da var sistemi. Halbuki Dünya Kupası dahil, uluslararası müsabakalarda başarıyla uygulanıyor ve pek çok haksızlığın önüne geçiliyor. Türkiye’de de çok sayıda hatanın var sayesinde düzeltilebileceğini de görüyoruz...
Ancak uygulayıcılar, Türkiye’deki bitmeyen baskıyı sırtlarında bir kambur olarak taşıdığı sürece, tıpkı sahadaki hakemler gibi rahat olamıyor.
Özellikle gürültüsü yüksek çıkan kulüplerin etkisi, atamalara da, çalınan düdüklere de, düzenlenen raporlara da, verilen kararlara da, uygulanan cezalara da, dolayısıyla ligin sıhhatine de yansıyor...
Aslında kulüpler istesin, her şey düzelme yoluna girer.
Bu sebeple de kusur var sisteminde değil, çözüm, varı var edecek büyük adalet anlayışının tam tesisinde...
ÖZDEMİR: “VAR”A DEVAM
TFF Başkanı Nihat Özdemir, “En kısa zamanda TFF 1. Lig’de de VAR sistemini uygulamak için çalışmaya başlayacağız”diyor.
Nihat Özdemir, VAR sistemiyle ilgili eleştirilere cevap veriyor:
‘’VAR’da bu sene 3. senemiz. VAR’dan memnun olan da var, olmayan da ama genelde büyük bir memnuniyet var.
***
VAR’ı ben ikiye ayırarak düşünmek istiyorum; birincisi ofsayt olaylarında. Bu tür durumlarda ofsaytta gerçekten neredeyse yüzde 100 gibi bir oranla ofsaytı tespit etmekte.
Hatırlarsanız son Beşiktaş maçında ardarda gelen 2 goldeki ofsaytı gözle bulmak pek mümkün değil ama elektronik çizgilerle yapılan tespitler sonucunda Beşiktaş’ın 2 golü VAR ile iptal edildi. Adalet yerini buldu.
***
Tabii ki penaltı ve kırmızı kart pozisyonlarında tartışmalar olmaktadır. Bu yalnızca Türkiye’de değil, İtalya’da, İngiltere’de, Almanya’da, İspanya’da da her yerde VAR kararları tartışılmaktadır.
VAR’dan memnun olunan taraflar da var, memnun olmayan taraflar da var ama ben VAR sisteminin iyi bir sistem olduğuna inanıyorum.’’
CÜNEYT ÇAKIR, DIŞARDA BAŞTACI
Türkiye’de hakemler yerden yere vurulurken ve “çifte standart uyguluyor” diye suçlanırken, “içerde başka, dışarda başka maç yönetiyor” diye yargılanırken, Cüneyt Çakır’ın son 20 yılın en iyi ikinci hakemi seçilmesi de, başta kulüplerimiz ve hakemlerimiz olmak üzere herkesi düşündürmeli...
***
Uluslararası Futbol Tarihi ve İstatistikleri Federasyonu (IFFHS), 2001-2020 yıllarını kapsayan ve her yıl jüri oylarıyla belirlediği en iyiler sıralaması baz alınarak hazırlanan listede, Alman Felix Brych 140 puanla zirvede yer alırken,
Cüneyt Çakır, Brych’in bir puan gerisinde, 139 puanla ikinci, İngiliz Howard Webb ise 137 puanla üçüncü oldu.
1998-2003 yıllarında üst üste 6 kez en iyi hakem seçilen İtalyan Pierluigi Collina, 94 puanla 11. sırada kendisine yer buldu.
***
Listenin ilk 10 sırasındaki hakemler şunlar:
1. Felix Brych (Almanya) 141 puan
2. Cüneyt Çakır (Türkiye) 140
3. Howard Webb (İngiltere) 137
4. Markus Merk (Almanya) 135
5. Björn Kuipers (Hollanda) 133
6. Nicola Rizzoli (İtalya) 121
7. Oscar Julian Ruiz (Kolombiya) 104
8. Massimo Busacca (İsviçre) 96
9. Jorge Luis Larrionda (Uruguay) 96
10. Lubos Michel (Slovakya) 96
ALKIŞLAR OZAN KABAK’A
G.Saray, Stuttgart, Schalke ve şimdi de Liverpool. Gencecik bir fidanımız, merdiven basamaklarını hızla tırmanıyor, başarıdan başarıya koşuyor.
Ozan Kabak, dünyanın en büyük kulüplerinden Liverpool’da bir yıldız gibi parlıyor.
Milli futbolcumuz Ozan Kabak, UEFA Şampiyonlar Ligi’nde Leipzig’i Muhammed Salah ve Mane’nin golleriyle 2-0 yendiği maçta gösterdiği performansından dolayı taraftarın oylarıyla ‘maçın adamı’ seçildi.
***
Liverpool’un Twitter hesabı üzerinden yapılan oylamada Ozan Kabak’ın, Curtis Jones, Muhammed Salah ve Trent Alexander-Arnold isimleri arasından birinci olması takdire şayan.
Ozan Kabak aynı zamanda bir İngiliz kulübüyle Şampiyonlar Ligi’nde forma giyen ilk Türk oyuncu oldu.
Liverpool’ün dünyaca ünlü hocası Jurgen Klopp’un methiyeleri de, Ozan için ayrıca moral kaynağı...
***
Burak Yılmaz’la birlikte Lille’i zirvede tutan Yusuf Yazıcı’nın Fransa Ligi’nde “ayın futbolcusu” seçilmesi, Çağlar Söyüncü’nün İngiltere’de “yılın karması”nda yeralması, Hakan Çalhanoğlu’nun Milan’ı taşıması, Merih Demiral’ın Juventus’taki çıkışı, diğer Türk oyuncularının yükselişi, ve çok genç yaşta Liverpool’ün genç yıldızı Ozan Kabak’ın başarısı, ülkemiz adına gurur, Milli Takım adına ümit verici.
Tebrikler hepsine.Nazar değmesin başarıları daim olsun...