Türkiye Futbol Federasyonu, eğer arkasında durabilirse çok önemli bir karara imza attı. Kulüpler sahada en fazla 8 oyuncuya forma şansı verebilecekler... Bunu kademeli olarak 6’ya düşürecek TFF.
Eğer TFF arkasında durabilirse çok önemli bir karar bu... Durmalı da... Ne pahasına olursa olsun durmalı... Seçimi kaybetmeyi göze almalı, durmalı... Yönetimden gitme pahasına durmalı... Asla taviz vermemeli...
***
Çünkü burada çiftestandart yok. Bazı kulüplere ayrı, diğerlerine farklı muamele de yok. Herkese eşit muamele... O zaman bu feryad niye?..
Neden rahatsız oluyorsunuz böyle... Rakiplerinize neyse, size de o... Dört Büyükler de, Anadolu Kaplanları da aynı terazide...
Üstelik de fazla bile demiş, 8’e razı olurken. Yarıdan bir eksiği olmalı aslında... Türk genci ancak kıymetini bulur...
***
Bu kadar münbit bir ülkede müthiş yetenekler ancak biraz biraz fırsat bulabilecek... Kaabiliyetlerini sergileyecek... Kendilerini kıymetli hissedecek... Dışlanmadıklarını anlayacak... Özgüvenine kavuşacak...
38’lik emeklilik yaşayan amca ve dayılarıyla eşit şartlarda mücadele imkanı bulacak... Rekabetin en özelini ve en güzelini sergileyecek...
Kulüplerin büyük kısmını haraca bağlayan bazı başkan ve yöneticilerle, hoca ve menacerlerle bunu paylaşan komisyon trafiği artık yavaş yavaş tasfiye edilmiş olacak...
***
Kulüpler soygundan kurtulacak ve gerçek harcama limitlerine inecek... Gelir gider dengesini sağlamada, bütçesini artıya çevirmede büyük bir adım atacak...
Yerli futbolcuları “öz yurdunda parya” yapan köle düzeni yıkılacak, adil yarışın temeli atılacak...
***
Avucunun içindeki değerleri keşfedemeyip sürgüne gönderen anlayışı kınıyoruz. Sırf yabancı transferlere yer açılsın diye yerlileri son 10-15 dakika oyuna sokan, stres dolu denemelere tabi tutup başarısız olmasına sebep olan ve kadrodan tasfiye eden hoca-yönetici-menacer filmlerine isyan ediyoruz.
Helal yoldan temiz para kazanmak varken kısa yoldan köşe dönmek için yabancı oyuncuları kobay olarak kullanan, zorla oynattıran transferinden maç başına, priminden tazminatına kadar iliklerine kadar sömüren sonra da kulübü borç batağına sürükleyen simsar modellere “yuh olsun” diyoruz...
400 bin Dolarlık bir oyuncuyla bir kulübe 8 milyon dolarlık bir fatura çıkaran ve hiç bir hesap vermeden, elini kolunu sallayarak tatil yöresine yerleşen yağmacılara da “yazıklar olsun” diyoruz...
***
Artık bu huylarınızdan vazgeçin... Bakın TFF, size çok yeni bir alan açıyor. Öz be öz yerli, gençlerinden oluşan pırıl pırıl bir Milli Takım’la, 3 yıldır ortalığı kasıp kavuruyoruz...
Gruplarda, tarihin en iyi sonuçlarını alıyoruz... Bir hafta sonra başlayacak Avrupa Şampiyonası finalleri için rakiplerimize korku salıyoruz...
Şenol Güneş ve ekibi, pek çok otoritenin tahminlerinde Avrupa Şampiyonası’nın flaş olacak takımlarından biri olarak gösteriliyor... Hatta, daha ileri gidilerek turnuvanın favorilerinden gösteriliyor...
***
Finallerde ne sonuç alırız şimdiden kestirmek zor. Biz tabii ki final yolunu arzuluyoruz ancak pek çok dünya şampiyonunun yaşadığı gibi, işler yolunda gitmezse ilk turda da elenmek, tribüne çıkmak, evine dönmek de var...
Tabii ki büyük lokma ye, büyük söz söyleme...
Şenol Güneş, 2002 Dünya Kupası’na giderken de “3. Olacağız” dememişti. “ülkemizi en iyi şekilde temsil edeceğiz, tat veren, fair playe uygun davranan ve iz bırakan bir ülke olacağız” demişti... Hala aynı şeyleri söylüyor...
***
Ancak Güneş’in talebelerinin çok büyük kısmı ülke içinde, kendi takımlarında, özellikle de büyüklerde forma şansı bulamadığı için sürekli sürgün yaşadı.
Buna, en büyük silahımız Kral Burak Yılmaz dahil. Ne Fener, ne Beşiktaş, ne de diğerleri...
Eğer Trabzonspor’a gelmese, Şenol Güneş’in eli değmesi, ne G.Saray selam verir, ne de Çin’e, Lille’e gidebilirdi...
Düşünün bahsettiğimiz Türk futbolunun son 10 yıldaki tartışmasız en büyük ismi, Milli Takım’ın taşıyıcısı Burak Yılmaz...
***
Peki kulüpler, siz neden bahsediyorsunuz?... İyi ki İstanbulspor vardı da Zeki Çelik’i piyasaya sundu.
Özellikle Üç Büyükler, hem de aynı şehirde yaşadıkları Zeki Çelik’i bile keşfedemedi... Fransızlar geldi kaptı ve götürdü...
Altınordu’nun bağıra çağıra çıkardığı yıldızların tarafına bakmadınız, yabancılar geldi, gözünüze soka soka aldı gitti...
Merih Demiral’i bile avucunuzdan kaçırdınız... Çünkü sizin gözünüz Brezilya’da, Avrupa’da tekaüt olmuş futbolcularda. Dünyayı dolaşıyorsunuz, gözünüzün önündeki yıldızları göremiyorsunuz...
***
Sizin oynatmadığınız bu oyuncularla Milli Takım’ımız başarıdan başarıya koşuyor ama sizin milyon dolarlara aldığınız emekli-göbekli yabancılarla, takımlarınız Avrupa Kupaları’nda sefilleri oynuyor...
Çoğu defa önelemede gidiyorsunuz, çıkarsanız da gruplarda sonuncu veya averaj takımı oluyorsunuz...
Çünkü artık futbolcu almıyorsunuz, dolgu malzemesi alıyorsunuz. 16 oyuncu sayısını mutlaka dolduruyor, ülkeyi zarara uğratırken kulübünüzü iflas ettiriyorsunuz...
Bir Alex, Hagi, Sörloth, Gezzal almıyorsunuz. “İhtiyarlar Sakatlık Komitesi” oluşturuyorsunuz...
***
Kulüpler Birliği’nin değerli Başkanı ve üyeleri. Sayın Ahmet Nur Çebi ve birbirinden kıymetli kulüplerimizin başkanlarına sesleniyoruz:
Gelin gençlerinize güvenin. Hiç itiraz etmeden TFF’nin kararına uyun. Yeni Serpil Hamdi Tüzün, Sadi Tekelioğlu, Ali Hoşfikirer, Hüseyin Eroğlu gibi isimler bulun ve özkaynak keşfine soyunun...
***
Göreceksiniz aradığınız yıldız adayları orda... Her biri bir güneş gibi parlayacak, hem kulübünüzü, hem de Milli Takım’ımızı abad edecek. Size de büyük paralar kazandıracak. Eksi bakiyeyi de artıya çevireceksiniz..
Biz TFF’nin 8 kişilik kararına “Yetmez ama evet” diyoruz. 14 kişininse büyük ısraf olduğunu düşünüyor, acilen 10’a indirilmesini tavsiye ediyoruz.
Hepinize selam ediyoruz, yıldızları södürmeyin, komisyoncuları güldürmeyin, lütfen gürültü çıkarmayın, o karşı toplantıyı da yapmayın....