Gerçek kişilerin dövizle borçlanmasının yasaklanması ve KMH (Kredili Mevduat Hesabı) ve kredi kartı kredilerinde faiz oranlarına üst sınır konulması; Ak Parti tarihinin, iki, çok doğru makro ihtiyati kararı olmuştur. (Son karara göre en yüksek kredi kartı ve KMH faiz oranı “aylık” % 1,46’yı aşamaz)
Bu sayede döviz geliri olmayan kişilerin dövizle borçlanıp batmaları ve düşük gelir sahiplerinin haksız yere sömürülmeleri önlenmiştir.
İlaveten, döviz geliri olanlar hariç, 2018 yılından itibaren, en az 15 (on beş) milyon dolar kredi alamayacak cesamette olan firmaların da dövizle borçlanmaları durduruldu.
Fakat döviz geliri olmadığı halde dövizle borçlanmaya devam eden büyük firmaların zararları devasa boyutlara ulaştı ve çözüm bekliyor.
Bir zamanlar Ak Parti doğru kararlar da alırdı; fakat başkalaşıma uğradığı ve kendi tarihiyle her bakımdan bağlarını zayıflattığı için olacak, bu dönemde aldığı kararlar ya gereksiz, ya faydasız ya da zararlı olmaktadır.
AK PARTİ’NİN FAİZ DÜŞMANLIĞININ TEMELİ
Geçen yazımızda Ak Parti yönetiminin doğrudan doğruya değil de dolambaçlı yollarla faiz artırmasının, dini bir temeli ve gerekçesi olamayacağını iddia etmiştik.
Acaba akli ve rasyonel bir gerekçesi olabilir mi?
Dünyanın her yerinde, iktidardaki siyasetçiler, faizlerin düşürülmesi için merkez bankalarına faiz indirmeleri için türlü baskıyı yapıyorlar.
Yatırım yapacaklara, küresel düzeyde ucuz kredi dâhil her türlü destek, yerel hükümetlerce zaten verilmektedir; fakat bazen bu yetmemekte ve tüketim harcamalarının da artırılması için banka kredilerinin ucuzlatılması istenmektedir.
Tüm dünyada böyleyse Türkiye’de niçin olmasın?
AMERİKA’DA FAİZ ORANLARI SIFIRMIŞ
Amerika merkez bankası FED’in gösterge faiz oranı %0,25’tir.
Türkiye’de toplumun büyük bir kısmı bu oranı medya organlarında çokça duyar; ikinci duyduğu faiz oranı, morgage (konut kredisi) faiz oranlarıdır, 30 yıl vadeli bu morgage kredilerinin faizi bu aralar yıllık %3’ün altında seyrediyor.
Bu iki rakam veya Avrupa ülkelerindeki ucuz konut kredilerini duyunca, toplum olarak adeta “gıpta” ediyor ve keşke bizde de olsa diyoruz.
Hâlbuki Amerika’da 100 dolar kredinin en az yüz değişik faizi vardır desek abartmış olmayız. Bileşik faizleri % 500’e ve üzerine ulaşan kredi türleri bile var.
Amerika’da sadece bankalar FED’ten 0,25’le borçlanabiliyorlar fakat bu sembolik faiz oranı kesinlikle vatandaşa yansıtılmıyor, yani Amerika’da aktarım mekanizmaları iyi çalışmıyor.
İkincisi konut kredileri serbest piyasa şartlarında belirlenmiyor, devletin dolaylı desteği var. Bankalar, adeta, devlet adına ve komisyon karşılığı bu işi yapıyorlar gibi anlaşılmalı.
Çünkü
a) Tüketici kredileri faiz oranı %6 ile %36 arasında ve ülke ortalaması %22 civarındadır.
b) Kredi kartı faiz oranları ülke ortalaması %17’dir ve fakat bazı eyaletlerde temerrüt faizi %500’ü geçmektedir. Demokrat parti başkan adayı Bernie Sanders “kredi kartı faizlerine %18 üst sınır koyalım” önerisini partisi bile sahiplenmedi.
Bu faizleri ödeyen müşteriler, Türkiye Türkçesine tercüme edersek, çeki senedi henüz yazılmamış ve şimdiye kadar borçlarını ödemiş kişilerdir.
Öğrenci kredileri teminat türüne göre %4 ile %12 arasında, Kobi Kredileri ise %4 ila %18 arasında değişmektedir.
Reytingsizler, öteledikleri kredilere % 500’lere ulaşan maliyetler ödemektedirler.
Fahiş kredi faizleri İngiltere’de de var başka batılı ülkelerde de.
Bu yüksek faizlerden dolayı her yıl milyonlarca Amerikalı iflas ederek evini, arabasını en son da işini kaybedip sokaklara düşmektedir.
100 dolar, dünyanın her yerinde yüz dolardır, fakat faiz oranı, borçlananın reytingine göre değişmektedir.
Ak Partinin faizle ilgili hassasiyetinin dini temeli olmadığını göstermiştik; doğrusu, akli ve ticari bir temeli de gözükmüyor.
TCMB’nin haftalık verilerine göre son bir yılda verilmiş bütün döviz kredilerinin ortalama faizi/kâr payı; dolar için % 4,07 ve Euro için 2,65.
Son bir yıl, TL ticari krediler faiz oranı %12,15 (reel binde 3) konut %11,79 ( reel sıfır) ve KMH dâhil ihtiyaç %15,42 (reel %3,26)