Yüksek gelirli ülkeler sınıfına girişin şartı, kişi başına gelirin 14.005 Dolar’a yükselmesidir. Türkiye’nin de kişi başına GSYH geliri Haziran 2024 itibarıyla 14 bin 38 Dolara yükseldi fakat resmi açıklama daha sonra yapılacak.
Kişi başına GSYH’yı nüfusa böldüğümüzde kiş bşına GSYH’yı buluruz.
Tüik’e göre 2023 yılsonunda Türkiye’nin nüfusu 85 milyon 372 bin 377 kişiymiş.
TÜİK aynı zamanda gelecekle ilgili nüfus senaryoları da yapıyor. Son senaryoya göre Türkiye’nin nüfusu 2024 yılı sonunda 439.499 kişi artarak, 85 milyon 811 bin 876 kişiye yükselecekmiş.
Bu durumda 2024 Haziran ayında Türkiye’nin nüfusu, tahminen, 219 bin 750 kişi artarak 85.592.126 kişiye ulaşmış olabilir.
Dün TÜİK Nisan-Haziran dönemine ilişkin Gayrisafi Yurt İçi Hâsıla (GSYH) rakamlarını açıkladı.
Bu dönemde Türkiye’nin GSYH’sı sadece %2,5 artmış.
Sadece diyorum çünkü Ocak-Mart döneminde %5,7 artmıştı.
Sonuçta 2023 yılının Haziran döneminde 1 Trilyon 28 Milyar Dolar olan GSYH son bir yılda %17 artarak 1 Trilyon 202 Milyar dolara yükselmiş oldu.
Acaba dolar cinsinden kişi başına GSYH ne olmuş?
13 Ağustosta bu köşede yüksek gelirli ülke olmak için kişi başına gelirin 14 bin 5 Dolar olması gerektiğini açıklamıştım.
1 Trilyon 201 bin 571 dolar olan GSYH’yı, 85 Milyon 592 bin 126 kişilik nüfusa bölünce kişi başına GSYH’yı buluyoruz: 14.038 Dolar.
Yani Türkiye yüksek gelirli ülkeler grubuna girmiş. Bu başarı”, bu rakamları önemseyen hükümet ve bürokratlar için bir kutlama ve sevinç kaynağı fakat sevinemiyorlar çünkü TÜİK aylık nüfus istatistiklerini açıklamıyor.
Tahminlere dayalı kutlama ve sevinç gösterileri tartışma yaratabilir. Konuyla ilgili sunum, reklam filmi, duyuru metni ve kutlama konuşmaları yapmış veya yapacak olan arkadaşların emeğine yazık olmuş.
Nüfusu aylık olarak açıklamayan TÜİK’e ne kadar teessüf etseler az.
2024’ün diğer çeyreklerle ilgili tahminimi tekrarlayayım: 3. Çeyrek 14.500 Dolar ve 4. Çeyrek de 15.500 Dolar.
Peki, ekonomi her geçen gün daralırken kişi başına GSYH, nasıl oluyor da her çeyrek artıyor ve artmaya devam edecek?
Cevap çok açık: TL değerlendiği için.
Peki, TL’nin değerlenmesiyle kişi başına GSYH yükseliyorsa, bu, yararlı ve faydalı bir gelişme midir?
Cevap: Tüketiciler ile üreticilerin, çalışanlar ile çalıştıranların, özel sektör ile kamunun menfaatleri kısa veya uzun vadede farklılaşabilir hatta çatışabilir.
Ucuz ithal arabalar tüketiciler için iyi olabilir fakat üreticiler için talep düşüşü demek işten çıkarmalara başlamak anlamına gelebilir.
Bütün bu olguları bütünleşik bir bileşke olarak ele alındığında, değerli TL’nin zararlarının, Türkiye için açık ara faydalarından daha fazla olduğu görülür.
Fakat enflasyonla mücadele dönemlerinde TL’nin hiç olmazsa sınırlı bir dönem için değerlenmesine kaçınılmaz gözüküyor.
Eğer değerli TL devam ederse yukarıdaki tabloda yer alan düşük teknoloji içeren ürünler ihracatı çok büyük darbe alır. Orta düşük teknolojik ürünler ihraç eden bazı firmalar da zorlanabilir.
Söylemesi kolay fakat Türkiye’nin Düşük Teknolojik ürünler üretmeyi bırakması gerekiyor. Asgari ücretin 100 dolardan daha düşük olduğu Pakistan, Mısır, Myanmar gibi ülkelerle rekabette ısrar etmenin gerçekten bir zemini yok.
Peki, milyonlarca insanın çalıştığı mevcut Düşük Teknolojik üretim tesislerini, hiç olmazsa, Orta-Düşük teknolojilere yükseltmek için Türkiye’nin bir sanayi politikası var mı?
Cevap: Yok.
Olabilir mi?
Cevap: Umutlanmak için ortada hiçbir veri yok.
Aslında bir ülkenin, yüksek gelirli ülkeler grubuna girmesi demek güçlü iç Pazar sayesinde yatırım çekme ihtimalinin artması demektir.
Eğer Gümrük Birliği’nde olmasaydı dünya kadar doğrudan yatırım alabilirdi.
Fakat Türkiye’ye mal satmak için yatırım yapmaya gerek yok çünkü Gümrük Birliği ülkeleri şirketlerinin neredeyse tamamının uzak doğuda üretim tesisleri var ve burada üretilen ürünler çok kolay bir şekilde Türkiye’ye Avrupa’da üretilmiş ürün gibi satılabiliyor.