Kaos teorisi, mealen; “bütünleşik bir sistemde, beklenmedik fakat mümkün bir hareket, ardışık etkileşimlerle büyük etkiler oluşturabilir” diyor.
Çok da enteresan bir örnekleri var, “Çin’de bir kelebek kanat çırpsa Amerikada kasırga çıkar.”
Acaba dünyanın en etkili insanı Trump’ın aldığı “Gümrük Vergilerini arttırma” kararları siyaset ve ekonomide hangi etkilere yol açacak?
Varlık sahiplerinin Trilyon dolarlar kaybettiği bir ortamda soğukkanlı kalmak zor fakat deneyelim.
1)Trump’ın kararlarını açıkladığı gün Amerikada (x oranında yerli ve y oranında ithal) 100 birim sanayi ürünü satıldı ve/veya tüketildi.
2)Trump’ın kararlarından sonraki üç beş ayda da Amerikada (x oranında yerli ve y oranında ithal) 100 birim sanayi ürünü satılacak ve/veya tüketilecek.
Her bakımdan dünyada ve Amerika'da ihracat, ithalat ve tüketimin hızla düşmeyeceği kesin.
Devam edelim.
3)Trump’ın gümrük vergileri, satılan ve/veya tüketilen bu 100 birim içindeki yerli sanayi ürünü payını yani x oranını artırmak ve ithalatı yani y oranını azaltmak istiyor.
4) Amerika’da tüketilen sanayi ürünlerinin yaklaşık %10’unun yerli ve %90’ının yabancı olduğu hesaplanıyor.
5) Amerika’daki imalat sanayinin ilk beş yılda, yıllık %15 oranında büyüdüğünü varsayalım; bu mucize gerçekleşirse, beşinci yılın sonunda yerlilik payı %20’ye yükselir.
Sonraki 10 yılda da Amerikan İmalat Sanayinin bu mucizevi büyümeyi sürdürdüğünü ve yıllık %10 büyüdüğünü varsayalım; bu durumda yerlilik oranı %20’den %50’ye yükselir.
Yani 2040 yılındaki sanayi üretimi, 2025 yılındaki sanayi üretiminin tam beş katı kadar
artar.
Peki her yıl %5 gibi olumlu bir oranda büyürse ne olur?
Cevap: %10 olan pay 14 yılda %20’ye yükselir.
Trump’ın yakın çevresi iyimser hesaplar yapıyor olabilir; fakat sanayinin yerlileştirilmesi konusunda evde yapılan hesaplar çarşıya şaşacaktır.
Sanayileşmenin teknik zorlukları konusuna girmenin gereği yok çünkü dünyada bu projeye inanacak büyük bir sanayici grubu olması neredeyse imkansız.
Trump’ın öngörülemeyen politikalarına güvenip yatırım yapmak çok büyük risk olur; potansiyel yatırımcıların uzun bir süre izlemede kalacağı kesin.
Çünkü bizzat Amerika Hazine Bakanı, Bessent “yerlilik payı arttıkça, gümrük vergilerinin oranı düşürülecektir” dedi.
Yatırım yapıldıktan sonra, Gümrük Oranları düşerse Amerika’daki pek çok yatırım fizibıl olmaktan çıkar ve kapanır.
(Bilgi: Türkiye’de de tüketilen sanayi ürünlerinin %60’ı doğrudan ve dolaylı olarak ithaldir; otomotivde %85, elektronikte %90 vs)
Devam edelim.
Amerika geçen yıl 4,1 Trilyon dolar ithalat yapmış, yani aylık ortalama 342 milyar dolar.
Bu yılın ocak ve şubat aylarında ithalat 401 milyar dolara yükselmiş; belli ki ithalatçılar gümrük vergileri gelmeden önce Amerika'da, mal stoklamışlar.
Acaba Amerikalı İthalatçılar şimdi ne yapıyor ve yapacak?
Muhtemelen alternatifini bulmaları halinde, Çin ve Vietnam gibi çok yüksek gümrük vergileri uygulanan ülkelerden yapılan ithalatı durduracaklardır.
Sonra da daha düşük gümrük vergisi uygulanan ülke tedarikçilerine ulaşmaya çalışacaklardır.
Örnek: %10 gümrük vergisi uygulanacak olan İngiltere, Türkiye ve Güney Amerika ülkeleri gibi.
Peki, bu karar Türkiye için bir “talih kuşu” olabilir mi?
Türkiye imalat sanayinin ürettiği katma değer 250 milyar dolar civarındadır.
Mevcut Kapasite Kullanma Oranı (KKO) %74,4’tür; sipariş gelirse bu KKO oranı %80’e kadar yükselebilir.
Fakat atıl kapasitenin çoğu değirmencilik, çimento, inşaat demiri, inşaat malzemeleri grubu gibi ihracat yetenekleri sınırlı sektörlerdedir.
Akılda tutmakta fayda var; açıklanan gümrük vergilerinin hepsi “en yüksek gümrük vergisi oranları”dır ve “nihai oran”, Trump’la yapılacak siyasi pazarlığa bağlıdır.
EKONOMİK RİSKLER VE FIRSATLAR
Risklere değindik peki ne gibi fırsatlar var?
Birincisi Amerikadan gelecek taleplerle, ithalatımız 8-11 milyar dolar ve ihracatımız 13-17 milyar dolar kadar artabilir.
İkincisi Türk ve yabancı yatırımcılar ihracat artışını sürdürülebilir olarak görürlerse, yurt içinde Amerikaya yönelik yatırımlar artabilir.
Üçüncüsü, hammadde fiyatlarının düşmesi Türkiye’ye her menfaatten daha yüksek yararlar sağlayacaktır.
Dördüncüsü, Avrupa yeni bir harcama dalgası başlatmak üzere ve bu yönelim Türkiye’ye yarayacaktır.
Beşincisi, Ukrayna ve Suriye’de imar faaliyetleri bu yıl içinde başlayabilir, vs. vs.
Neredeyse bütün gelişmeler Türkiye’nin lehineyken nasıl oluyor da Türkiye borsaları aşırı düşüyor, kurlar ve faizler yükseliyor?
Kurlardaki yükselişin sebebi TCMB’nin yanlış politikalarıdır fakat BİST endekslerinin düşmesinin ve faizlerin yükselmesinin sebebi iktisadi değil psikolojik ve sosyolojiktir.
Piyasaların hükümet düşmüş gibi tepki göstermesinin bir anlamı var fakat iktisadi bir temeli yoktur; bir ay içinde her şeyin normale dönme ihtimali yüksek.
Doğrusu iç dinamiklerden kaynaklanan çalkantılar bile bazen ekonominin direncine katkı sağlayabilir.
Mesela beklenmedik bir krizi yönetebilen hükümetlerin yatırımcı nezdinde itibarı artar.
Oluşmuş veya oluşabilecek riskleri göz ardı etmeden, işlerin kötüye gittiği varsayılan dönemlerde işlerin iyiye gidebileceğini görmek; işlerin iyi gittiği dönemlerdeki risklere ve yanlışlara işaret etmek kadar önemli bir eleştirmenlik görevidir.
Bir kelebeğin kanat çırpmasının etkilerinden bahsettik, peki önemli bir şirketin kanat çırpmasının tamamen durması yani iflası nelere yol açabilir?
Bir şirketin iflası, bir sektörü; bir sektörün iflası, bankaları; bankaların iflası da bir ülkeyi içe doğru büzer, küçültür ve sorunlu hale getirebilir.
Başka ülkeleri yakan bir ateşte yemek pişiren ülkeler; bu tip ateşlerin sonsuz bir enerji kaynağı olmadığı bilmeli.
Yönsüz oldukları için savrulanlar, kendilerini uçuyor sanabilir.