Son 3 senedir ekonomik olarak bir patinajın içerisindeyiz. Sürekli patinaj yapan arabayı yürütmek için harcanan güç israftır. Yeni yol başkanlık sistemidir” Ekonomistlerin orta gelir tuzağı, Sayın Cumhurbaşkanımızın patinaj dediği bu olgu ile ilgili yukarıdaki demeçler 2015 yılında verilmişti.
Karda ya da çamurda patinaj yapan bir araç şoförünü eleştirmek ile patinaj yapan bir ekonominin direksiyondaki “şoförü eleştirmenin etkisizliği ve yararsızlığı” biz ekonomistlerin durumuna benziyor. Eleştiriler ekonomiyi patinajdan kurtaramıyor. Bu ülke, ilave bir “sekiz yıl daha patinaj” durumuna katlanabilir mi? Katlanamaz. Katlanmamalı. “Ben hükümetin yerinde olsam” kıvamında uygulanabilir öneriler sunacağım.
Önerilerin üç önemli amacı var.
Bu öneriler bizi orta gelir tuzağından kurtarmalıdır.
Bu öneriler dış ticaret açığını tersine çevirmelidir.
Bu öneriler bizi bilgi toplumuna dönüştürmelidir.
Varsayalım ki, 2018 yılı öncesi oluştuğu gibi, finansal imkânlar oluştu ve mevcut yatırımlarımızın tümünü kapasite artırmak yöntemiyle, ikiye katladık; yani şu anda peşinde koştuğumuz hedeflerin tüm gerçekleşirse ne olur? Bence PATİNAJ ebedi hale gelir.
Aynı ürünleri, aynı sistemle ve aynı verimlilik seviyesinde üretmeye çalışmak, bir süre sonra, verimliliği düşürerek maliyetleri artıracağından, sonuçta bizi “verimlilik artmaksızın, maliyetlerin ve giderlerin artması” olgusuyla baş başa bırakacaktır. Bu olgu “orta gelir tuzağı”nın en önemli göstergelerinden biridir.
Mevcut sanayimiz, başta Avrupalı olmak üzere dünya makine üreticilerinin bir şubesi niteliğine dönüşmüş. Yenileme imkânları ancak bu makine üreticilerinin uygun görmesi ve yeni makine modelleri üretmeleriyle mümkün olabilmektedir.
Dış Ticaret Açığı Vermeyecek Bir Sanayileşme Şart
Kime sorsanız, dış ticaret açığını kapatmak için “katma değeri yüksek ürünler üretmeliyiz” ya da “ihracatımız içinde yüksek teknoloji içeren ürünlerin payını %3’ten %25’e çıkarmalıyız.” cevabını verir.
Gerçekten kar marjı düşük, ithalata bağımlı ve know how ya da yazılım içermeyen ürünlerin akıbeti bütün dünyada aynıdır. Gelecekleri yoktur.
Peki, bu katma değeri yüksek ürün üretimi nasıl başarılacak?
Bu “nasıl başarılacak” sorusun cevabı, kritik önemde belirleyici niteliktedir. “Nasıl”a verilecek cevaplar ile “başarı”nın akıbeti en baştan belirlenir.
Yüksek katma değer içeren ürünleri iki kavram çerçevesinde tanımlayarak ilerleyebiliriz. Birincisi “know how’ı bize ait üretim teknolojileri” geliştirmek ve ikincisi yazılım desteğiyle üretilmiş veya yazılım içeren ürünler üretmek.
Yeni Teknolojiler Bizi Bilgi Toplumuna Dönüştürmelidir
Ancak, yüksek kalitede ve yeterli sayıda “çalışan mühendis”i olan toplumlar bilgi toplumuna dönüşebilir. Bu başarılırsa çok geri kaldığımız “beş ana sektör”e yönelebiliriz. (Gelecek yazıda bu beş ana sektörü anlatacağım.) Bu sayede, bilgisayarlar ve mütemmimleri, telefonlar, televizyonlar ve benzeri diğer iletişim ekipmanları, MR, tomografi ve sağlık ekipmanları, laboratuvar ekipmanları, aydınlatma ekipmanları, uydular, optik ürünler, elektrikli ve otonom arabalar, İHA’lar, denizaltılar, savunma sanayi ekipmanları ve ilaveten bu sanayilerin doğurganlığının sonucu olarak gelişecek benzer türev ürünler üretilebilecektir.
Bürokrasinin farkındalığı sayesinde bu konular 11. Kalkınma Planında var. Bu da bir değerdir.
Çin Halk Cumhuriyeti kendine on sektörde dünya liderliği hedeflemiş. 1)Bilgi teknolojileri 2)Sayısal denetim araçları ve robotik teknolojiler 3) Hava, uydu, uzay teknolojileri 4) Okyanus mühendisliği teknolojisi 5) Demiryolları donanımı 6) Enerji tasarrufu ve elektrikli araç teknolojileri 7) Pil ve enerji ekipmanları 8) Ar- Ge ürünlerinin ticarileştirilmesi teknolojileri 9) Tıp ve medikal cihaz teknolojileri 10) Tarımsal teknolojiler.
Çin’in üretim yaptığı bir dünyada, Onun rakibi olarak nasıl başarılı olabiliriz? Ya “nasıl”a “doğru ve ölçülebilir” cevaplar vereceğiz ya da “patinaj”a devam.“Nasıl”ın cevabı Perşembeye.