Bütün dünyada, ücretli ve düşük gelir sahibi milyonlarca ailenin satın alma gücü, küresel enflasyonun etkisiyle önemli ölçüde aşındı ve mağdur oldular; acaba, Türkiye’de, bu küresel krizi fırsata çevirenler oldu mu?
Orta halli bir sanayisi ve büyük tüketim pazarlarına yakınlık avantajıyla acaba Türkiye’nin bazı aktörleri, bu krizi, ihracat yoluyla fırsata çevirebilme imkânı bulabildi mi?
Bu yıl, altın hariç ithalat, geçen yıla göre 66 milyar $ artacak; ihracat da 50 milyar $...
İthal ettiğimiz ürünlerin fiyatları aşırı yükseldi; ihraç ettiğimiz ürünlerin de...
Dünyadaki deniz ve kara nakliyatı yapanların kârı astronomik olarak arttı, Türk gemi sahipleri ve nakliyatçılarının da…
Dünyada eşya üreten firmaların kârları çok yükseldi; Türkiye’dekilerin de…
Borsada işlem gören firmaların kârları dünyaya paralel olarak astronomik oranlarda arttı, örnekler: PETKİM beş milyar TL kazanarak son beş yılda kazandığı paradan daha fazlasını, sadece bu yıl kazanacak.
KARDEMİR 2 milyar 800 milyon TL kazanarak belki de son on yılda kazandığından daha fazla kazanacak.
ERDEMİR 16 milyar TL kazanarak son dört yılda kazandığı parayı tek bir yılda kazanmış olacak. ŞİŞECAM, FORD, ARÇELİK son iki yılda ummadıkları ve planlamadıkları karlar elde ettiler, vs.
Kısaca, dünyada ve Türkiye’de, hammadde, ara mal ve mamul mal üretenler, bu ürünleri taşıyanlar, bu ürünlerin ticaretiyle uğraşanlar ile mülk sahipleri çok iyi para kazandılar. Türkiye’de bunlara ilaveten birikimlerini altın ve dövizde tutanlar ile TL kredi almış olanlar da çok iyi kazandılar.
Acaba bu şirketler elde ettikleri %300’ü aşan astronomik kârları çalışanlarıyla paylaşır mı? Mesela çok kazanan bu şirketler çalışanlarına 10 maaş ikramiye verir mi?
Vermezler.
Tesellimiz ve umudumuz, elde edilecek kârların önemli bir kısmının yeni yatırımlara yönelme ihtimalidir.
İmalat sanayindeki büyümenin sadece borsa şirketlerinden ibaret olmayıp yaygın olduğunu, sanayi kesiminde çalışan sayısının bir milyon on beş bin kişi artarak 6,4 milyon kişiye yükselmesinden anlıyoruz. (Ağustos 2020 – Eylül 2021 TÜİK)
İş bulan, işi iyi giden ve varlıklı olanlara ilaveten Türkiye’de, kazancını artıran sürpriz iki kesim daha var: Devlet ve bankalar.
Bu yıl altın hariç ithalatın 66 milyar $ artarak, toplam ithalatın 270 milyar $’a kadar çıkabileceğini tahmin ediyoruz.
Devlet, bu yıl, hem ithalat hem de kur artışları sayesinde vergi gelirlerini umduğundan fazla artırmış olacak. Sadece ithalattaki KDV matrahı, bu yıl, en az 900 milyar TL artmış olacaktır.
Bu ithalat vergileriyle, tabir caizse, hazine, parayla doldu ve taştı.
Covid salgını başlayınca bankalar, müşterilerin borçlarını zamanında ödeyemeyeceklerini düşündü ve bu kanaatle kredilerin %80’ini yeniden yapılandırdılar.
Yeniden yapılandırma ve işlerin iyi gitmesi sayesinde bankaların, eşya üreten, taşıyan ve satan firmalarla ilgili tahsilat problemleri çok azaldı.
Hatta karşılık ayırıp yakın izlemeye aldıkları firmaları, birinci gruba aldılar; ayırdıkları karşılıkları da iptal edip kârlarına eklediler.
Konut kredileri ve otomobil için verilen kredilerden de eminler, vs.
İHRACATI ARTIRMA FIRSATI
İhracat bu yıl emtia fiyatlarındaki artıştan dolayı yaklaşık elli milyar $ artacak fakat bu artışın, muhtemelen, sadece 20 milyar $’lık kısmı reel ihracat artışından kaynaklanacak. İhraç edilen ürünler içinde, ithalatın payı %50 civarındadır. (kimyasal ürünler %80’i, petrol ve türevlerinin %100’ü, çelik ve metallerin %70’i, pamuğun %60’ı ithaldir)
Alınan siparişlere bakılırsa, ihracattaki artış en az altı ay daha devam edecek; bu siparişleri karşılayacak yeni yatırım ihtiyacı had safhada… Fakat yatırım iştahı da iyi sayılır.
Ancak üretim makinalarında da bazı tedarik sorunları yaşanıyor. Makine satıcıları, hazır giyimde kullanılacak bazı dikiş makinalarının teslimatı için dört ay sonrasına gün veriyor; daha özellikli üretim makinaları için iki yıl vade verildiğini bile duydum.
Enflasyonun arttığı bir ortamda, alım gücünü kaybetmiş “mağdur yığınlar”ın durumunu iyileştirmek çok zor fakat kârlarına kâr ekleyenler, yazdıkları başarı hikâyeleriyle gurur duyuyor.