Ak Partili milletvekilleri, hükümet, bürokrasi ve diğer ilgili zevat, acınacak bir çaresizlikle, bütün enerjilerini “faiz sebep enflasyon neticedir” iddiasının olumsuzluklarını giderecek politikalar bulmaya harcıyorlar.
Israrla tekrar edeceğim; AK Parti 99 tane doğru iş yapsa, dini ve akli geçerliliği olmayan bu iddia ve bu iddianın uzantısı uygulamalar, bu 99 doğru işin etkisini sıfırlıyor ve sıfırlayacaktır.
Sayın Nebati açıklamış, Kur Korumalı Mevduat Hesabı (KKM) benzeri başka parlak projeler de hazırlıyorlarmış; KKM’nin başarılı olacağından o kadar emin ki…
Acaba haklı mı?
BDDK verilerine göre 17 Aralık ile 30 Aralık tarihleri arasından, bankalardaki 164 milyar $’lık gerçek kişi mevduatı ve 260 milyar $’lık toplam mevduat tutarlarında neredeyse hiçbir değişiklik olmamış.
Artışta patlama yapması beklenen, yaklaşık olarak bir trilyon yüz milyar TL mevduatın yüz milyar TL’lık kısmının KKM mevduatına dönüştüğü ifade edildi.
Hemen akla şu soru geliyor: Gerçek ve tüzel kişilerin döviz hesaplarının azalmadığı bir ortamda nasıl oluyor da doların fiyatı 18 TL’lerden 11 TL’nin altına kadar düşebiliyor?
Ekonomi yönetiminin yaptığı açıklamalar ile bankacı arkadaşların izlenimlerini birleştirdiğimizde, anlıyoruz ki, döviz sahiplerinin bir kısmı döviz satarken diğer bir kısmı da döviz satın almış.
Yani bazı göstergeler “köpük almanın” henüz başarılmadığını gösteriyor. Eğer %85 kur artışına köpük almak deniliyorsa, o başka.
Başarılsa, bankalar %25 yerine %14-17 oranlarıyla mevduat toplayacaklardı.
Başarılsa, 11 TL’nin altına düşmüş olan dolar, tekrar 14 TL’ye dayanmaz; 10 TL’nin de altına düşerdi. Başarılsa, bankalardaki TL mevduat hacmi artardı.
Başarılsa, bankalarda gerçek kişilere ait döviz mevduatları azalırdı.
Başarılsa, bankalar, cezayla tehdit edilmezdi.
Niçin başarılamadı?
Çünkü yanlış yaptılar:
1)KKM hesabı açma hakkı sadece gerçek kişilere, 20 Aralık günü bankada dövizi olanlara ve bir defaya mahsus olarak tanındı 2) Hesapların vadesi keskin bir şekilde 3,6,9 ve 12 ay olarak belirlendi. 3)Önceki yazıda belirttim, müşterisini ikna edemeyen bankalar, cezayla tehdit edildi.
Bu üç yanlış nasıl düzeltilebilir?
Cevap:
1) Döviz sahiplerine yönelik baskının durdurulmasıyla, 2)Bu “hak”ın “tüzel kişilere” de tanınmasıyla, 3)Asgari vadenin 32 güne düşürülmesiyle ve dileyene esnek vadeli hesap açma hakkı verilmesiyle, 4)Faiz oranlarına üst sınır konulmadan ve bankaların rekabet etmelerinin sağlanmasıyla düzeltilebilir.
DTH’LAR ÇÖZÜLMEYECEK
Durumu analiz ettik ve şimdi de geleceği tahmin etmeye çalışalım.
Birinci önermemiz, mevcut vaatler, döviz hesaplarını TL’ye dönüştürmeyecektir; aslında, buna gerek de yoktur.
Dövizi bozdur, vade sonunu bekle, kur farkını tahsil et sonra da git döviz al; zarar etme ihtimali yok fakat kâr ihtimali de çok çok zayıf.
Bir de dakikalar içinde kur yükselirse…
Ey parlak fikirli arkadaşlar, size soruyorum, bu kişi niçin bu zahmetli ve riskli işe girişsin?
Alenen bellidir ki dövizi TL’ye dönüştürme çabaları, çıkmaz bir sokaktır.
Çünkü sorunun kaynağı döviz sahipleri değil TL sahipleridir. Sadece TL birikimi olanlar döviz satın alabilir.
Hatırlayın lütfen, TL birikimlere önerilen faiz ve kâr payları enflasyon oranının yarısı seviyesinde olunca; TL sahipleri döviz satın alarak, döviz fiyatlarını; hammadde, ara mal otomobil, gayrimenkul ve her şey satın alarak da ÜFE enflasyonunu %79,9’a yükseltmedi mi?
KURLAR
Fakat Başkan Erdoğan, yılbaşından sonra döviz düşecek demişti, düşmedi, düşerse de tekrar yükselmelidir ve yükselecektir.
Doların yılı 16 TL civarında bitirmesi, eğer mümkünse, ekonomi için bir nimet olacaktır.
Tam olarak bilemeyiz fakat Merkez Bankası faizinin %14 ve enflasyonun %40 olduğu bir ekonomide kurların yükselme ihtimali, düşme ihtimalinden, kesinlikle, daha yüksektir; olmaması, hastalık biriktirmek demek olur.
Enflasyonu ve kurları %50’ye endekslenmiş bir ekonominin ihtiyaç duymadığı tek şey, beklenmedik çözümlerdir.
KKM yararlı ve istikrar sağlayıcı bir politika değil, denize düşmüşlerin yılanıdır.
Ekonomi yönetimi inanmıyor olabilir fakat şimdiye kadar hiç kimse, bakırı, altına dönüştüremedi.