İŞKUR istatistiklerine göre bu yılın ilk on ayında, İŞKUR aracılığıyla bir milyon 202 bin kişi işe yerleştirilmiş. 2023 yılına göre çok yüksek bir artış olmuş: %19
Yani İŞKUR her ay ortalama 120 bin kişiyi işe yerleştirmiş.
Böyle giderse sene sonu itibarıyla bu sayı 1,5 milyon kişiyi aşacak.
Dün, TÜİK Eylül 2024 İşgücü istatistiklerini yayınladı.
TÜİK’in verileri de beklenmedik ölçüde olumlu geldi.
Sadece Eylül ayında istihdam edilenlerin sayısı 95 bin kişi artmış.
İlk dokuz ayda istihdam edilenlerin 767 bin kişiye ulaşmış.
Daralmanın başladığı ve kısmen yaşandığı bir yıl olan 2024 yılının ilk 9 ayında, işten çıkarılanlar ve emekli olanlara ilave 767 bin istihdam, gerçekten çok yüksek sayılır.
Bu hızla giderse istihdam edilenlerin sayısı bir milyona ulaşabilir; bir milyon istihdam, Türkiye’nin çok yüksek büyüdüğü yılların rakamları kadar yüksektir.
Toparlayacak olursak bu yıl İŞKUR bir milyon 500 bin kişiyi işe yerleştirecek; buna ilave olarak bazı şirketler, İŞKUR harici işe alım yapacak; fakat yine de İŞKUR ile TÜİK arasında, en az 500 bin fark oluşacak. Acaba neden?
İŞE YERLEŞTİRME İSTİHDAMDAN FAZLA OLUR
TÜİK’in raporları, emekli olanlar ve işten ayrılanları dikkate almıyor. Bir fotoğraf çekiyor ve o anda ne kadar kişi çalışıyorsa, raporlarını buna göre düzenliyor.
Muhtemelen İŞKUR bu yıl işten atılmış veya emekli olmuş kişileri de işe yerleştirmeye aracılık etmiştir.
Eğer bizim akıl yürütmemiz doğruysa bu yıl “en az” 500.000 kişi işten atılacak veya emekli olacak.
İşten atılmalar çok hızlı duyuluyor ve ilgi çekiyor hâlbuki işe almalar hiç kimsenin dikkatini çekmiyor.
Bazı sektörlerde “işten çıkarmaların arttığı” da doğrudur. Öte yandan imalat sanayi başta olmak üzere iştahlı eleman arayışları devam etmektedir.
Bugün için İŞKUR’da açık iş sayısı hala 2 milyon 235 bin kişi…
Peki, işe yerleştirilenleri en çok hangi sektör istihdam etmiş?
Cevap: İmalat Sanayi 400 bin kişiyle en yüksek istihdamı sağlamış. İkinci sırada 210 bin kişiyle idari ve destek faaliyetleri, üçüncü sırada 165 bin kişiyle toptan ve perakende ticaret, dördüncü sırada 128 kişiyle konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetleri.
Mesleklerine göre bakınca,
Özel Güvenlik Görevlisi (Silahsız): 59.680 kişi
Turizm Ve Otelcilik Elemanı: 59.180
Satış Danışmanı / Uzmanı 48.579
Konfeksiyon İşçisi: 35.392
Garson (Servis Elemanı): 30.516
Reyon Görevlisi: 30.254
Market Elemanı: 16.915
Makineci (Dikiş): 16.817
Perakende Satış Elemanı (Gıda):13.829
İSTİHDAM VE ENFLASYON
Yüzbinlerce kişinin emekli edilmesi veya iş akitlerinin fesh edilmesi; emekli ikramiyesi, ihbar ve kıdem tazminatı, işsizlik ve emekli maaşı gelirleri oluşturur.
İşten ayrılanlarla, istihdam edilen bir milyon kişinin oluşturduğu/oluşturacağı talep, sonuçta çarşı ve pazarı şenlendirir.
Hâlbuki “Enflasyonla Mücadele” iş piyasasında “işsizlik”, çarşı ve pazarlarda “kesat”, kredilerde “daralma” ve iş dünyasında “iflas”ları göze alarak yapılır.
Yukarıda saydığım dört unsur: İşsizlik, kesat, daralma ve iflasların hiç biri yaşanmadı. Ekonomi yönetimi ekonomide bu dört felaket “yaşansaydı” memnun olurdu.
Sayın Mehmet Şimşek verileri görünce “İşgücü göstergeleri program hedeflerimizden daha olumlu seyrediyor” itirafında bulundu.
2025 yılında istihdamın bu kadar iyi bir performans gösteremeyeceği kesin fakat firmalar çalışanlarının değerini anlamış görünüyor.
2024 yılı harcama bütçesi %68 artırıldığı için enflasyon daha fazla düşemezdi, düşmedi; 2025 yılı harcama bütçesi de %32 artışı hedefliyor; bu artıştan dolayı enflasyon, %25’in altına inemeyecek.
KKM’nin düşürülmesi çalışmaları enflasyonla mücadeleye zarar vermiştir. 100 milyar dolar satın alıp, piyasaları TL’ye boğmak pahasına Net Döviz Pozisyonunun artırmaya çalışmak enflasyonla mücadeleye zarar vermiştir. TCMB yönetiminin “basmakalıp” yaklaşım ve çıkarımları enflasyonla mücadeleye zarar vermiştir.
Fakat TCMB yönetimi bu başarısızlığını örtmek için, kendisine yakın hissettiği kişilerin kulağına “Maliye Bakanlığı bizi yalnız bırakıyor” yalanını fısıldamıştır.
Hâlbuki Maliye bütçe ıslahı konusunda ilerleme kaydetti; bana göre TCMB’den, yönetim olarak, daha başarılıydı.
TCMB yönetimi bir taraftan biz “tavsiye makamı değiliz” derken aynı toplantıda, asgari ücretin niçin artırılmaması gerektiğini tavsiye ediyor ve işin ilginç yanı içine düştükleri çelişkinin farkında değiller.
Asgari ücretin en az enflasyon kadar arttırılması, hükümetin örtük veya açık verdiği bir “şeref sözüdür” ve bu sözden dönmeye cesaret edemezler.