Nihayet bir Amerikan Doları 10 TL duvarını aştı ve yükselmeye devam ediyor.
Yetkililer, tedrici olarak yükselen kurları, adeta “ekonominin engellenemez kaderi” olarak görüp sessizliğe gömüldü.
Soralım “Kasım ayında bir dolar 15 TL’yi geçse, yine de faizleri indirecek misiniz?
Acaba TL’yi savunabilecek, TCMB dışında başka bir kurum mu var?
“Algıda bozulma” bir doların fiyatını 20 TL’ye yükseltirse, bunu kim engelleyecek; kim durduracak? Durdurulabilir mi?
Doların tahmin edilmesi zor zirvelere doğru yükselişi, TCMB başkanının, mealen, “Faizleri düşürüyoruz ki kurlar yükselsin…” mesajıyla başladı.
Enflasyon düşmeden ve finansal istikrar sağlanmadan, cari açığı kapatmanın ülkeye bir hayrı olur mu?
Başkan bu isabetsiz ve zamansız açıklamasıyla, yararlı bir yaklaşım olan “cari açığın kapanması” fikrini, adeta mundar etmiştir.
Çünkü cari açık önümüzdeki yıl kapansa bile bu, ekonomiyi, sürekli içinde debeleneceği bir “olumsuzluklar sarmalı”na itecektir. Sonuçta hangi iktisadi yanlışın, diğer yanlışların sebebi olduğu önemini kaybedecek ve bu tavuk yumurta sarmalı, alınabilecek tedbirlerin etkisini sınırlayacaktır.
TCMB başkanına tekrar soralım faizleri niçin indiriyorsunuz?
İşletmelerin ucuz finansa ulaşması ve yatırım yapması bizim için çok önemlidir, demişti.
Acaba değeri bir milyon doları aşan makine/teçhizat, büyük turizm ve alt yapı yatırımları için, yatırımcıların, şimdiye kadar aldıkları ve vadesi beş yılı geçen bir TL kredi hatırlıyorlar mı?
Hatırlıyorlarsa bu oran %1 mi, %5 mi yoksa %9 mu; kesin olan bir şey var ki bu oran asla %10 olmamıştır.
Kredisi beş yıldan daha uzun yatırımların para cinsi dövizdir, TL değil.
Faiz indirimleri dövizin fiyatını artırdığı ve yatırımlar da dövizle yapıldığı için, isabetsiz faiz indirimleri, büyük yatırımların en büyük düşmanı değil midir?
Faizlerin indirilmesinin iktisadi faaliyetleri artırdığı doğrudur, iktisadi faaliyet demek, satın alma yapmak, yani harcama yapmak demektir.
Türkiye’de üretilsin ya da üretilmesin, satın alınan her tür eşyanın bileşiminde, ortalama olarak “%65 oranında ithal ürün olduğu” hesabını, bu köşede daha önce birkaç kez anlatmıştık.
Yani faizlerin indirilmesiyle artacak olan iktisadi faaliyetler “ithalatı coşturur” ve “cari açığı artırır.”
Ya da içeride üretilip yurt dışına ihraç edilebilecek ürünlerin, yurtiçinde tüketilmesi ihtimalini artırır.
Faiz oranları tüketici enflasyonunun altına düştüğü dönemlerde, TL birikim sahipleri paralarını, her zaman mal ve eşyalara yatırmadılar mı?
Özet: İsabetsiz faiz indirimleri ithalatçılara, tüketicilere ve spekülatörlere yarar ve kesin olarak cari açığı artırıcı sonuçlar doğurur.
DURUNUZ DURDURUNUZ DURDURABİLECEKLERE DUYURUNUZ
Sizi bir kez daha uyarmak istiyorum: Bugün faizleri artırmayınız ve enflasyon %16’nın altına ininceye kadar faizleri indirmeyeceğinizi taahhüt ediniz; yetmez işler ters giderse faizleri artırabileceğinizi de beyan ediniz; ısrarla tavsiye ediyorum.
Eğer faizleri indirirseniz, vereceğiniz zarar, “128 milyar $”ın verdiği zarardan bile daha etkili bir kötülük olacaktır.
“128 milyar $” başlığı altında yapılan tartışmaların ve itirazların en haklı argümanları, döviz satışının, usullere ve teamüllere aykırı bir şekilde ve keyfi kararlarla yapılmasıydı.
Yoksa yapılan, er ya da geç çıkacakları kesin olan yabancı finansal yatırımcıların çıkışını erkene almak oldu. Ya da TL birikimlerini dövize dönmek isteyenler vatandaşlara döviz satmak…
Her birine satılan yaklaşık 50’şer milyar $ bile, sizin isabetsiz faiz indirim kararlarının yanında masum kalır.
Yabancılar çıkıp giderse biz bu ekonomiyi daha iyi yönetiriz naif düşüncesinin bir tezahürü olan bu politikalar elbette her zerresine kadar yanlıştı fakat bugün, faizleri indirirseniz, zararı, “128 milyar $” dan daha fazla olacaktır.
Çünkü enflasyon geri dönüşsüz bir şekilde % 20 ve üzerine oturacak ve kemikleşecektir. Bugüne kadar elde edilmiş tüm ılımlı iktisadi kazanımlar da buharlaşacaktır.
Faiz indirimleriyle ilgili bir talimat gelirse, bu talimatın zararları, gönderene açıkça izah edilmelidir.