Faizleri erken indirmenin zararları!

Mehmet Ali Verçin

2025’in son çeyreğinde enflasyonun %25 civarına düşebileceğini ve TCMB gösterge faizlerinin de %35’e indirilebileceğini öngörüyorum.

Öte yandan pek çok iktisatçı/finansçı ve iş insanı, hayret edilecek bir kararlılıkla, sonbahardan itibaren TCMB faizlerinde indirim bekliyor.

Acaba faizlerin sonbaharda indirilmesini gerektiren gerekçeler ne kadar makul?

Varsayalım ki Eylül’den itibaren her ay faiz indirimleri yapıldı ve 2025 yılbaşında faizler %35’e düştü.

Erken faiz indirimlerinin enflasyonla mücadeleye zarar vereceği kesin olduğu için tartışmıyorum fakat acaba ekonominin geneline bir faydası olur mu?

1)Faiz oranlarında erkenden yapılacak indirimler bankaların, kredi musluklarını sonuna kadar açacağı anlamına gelmez.

Tam tersine, faizler indirilse bile enflasyonla mücadelede devam edeceği için faiz indirimlerinin olumsuz etkisini dengeleyecek kararlar alınacaktır, mesela: Kredi verme şartlarının biraz daha zorlaştırılması gibi.

“Erken Faiz İndirimleri”ni yönlendiren güçlü firmaların, her hal ve şart altında kredi alabilecek güçleri olması muhtemeldir; böyle düşünüyorlarsa bu güçlülük onları yanlış çıkarımlara sürükleyebilir.

Her firma karmaşık ilişkiler ağının bir parçasıdır ve bu etkileşim ağındaki her firma krediye ulaşabiliyorlarsa iş dünyası engelsiz işleyebilir.

Yani tedarikçilerin tedarikçisinin tedarikçisi ile müşterilerinin müşterisinin müşterileri de krediye ulaşabilmeli.

Peki, bu mümkün mü?

Değil.

Özetle faizlerin zamanından önce düşürülmesi sıkılaştırmanın gevşeyeceği anlamına gelmez fakat enflasyonla mücadelede beklentileri bozacağı için köstekleyici bir tercih olur.

2)Faiz indirim beklentileri TL’nin değeri konusundaki beklentileri bozacaktır; bozulan beklentilerden dolayı döviz kurları artmaya başlayabilir ve dolarizasyon süreci tetiklenebilir.

Kurların artması sadece ekonomideki dengesizlikleri artırmakla kalmaz, ithal ürünlerin fiyatını da artırır; ardından da enflasyon artışı kaçınılmaz olur.

3) TCMB anketlerinde reel sektörün “gelecek bir yılda enflasyon beklentileri” %55 ve hane halkının da %72 civarındadır.

Mevduat faiz oranları düşerse, birikim sahipleri paralarını vadeli hesaplardan çekebilir ve gelecekte yapacakları harcamaları öne çekerler.

Ticaret ve imalatla uğraşan gerçek ve tüzel kişiler de TL’de kalacaklarına mal stoklayabilirler, vs.

4) Şu anda TCMB ve Sayın Mehmet Şimşek tarafından inşa edilen beklentiler sayesinde Hazine’nin iki yıllık tahvillerinin faizi %42, beş yıllıkların %31 ve on yıllıkların da %28 civarında seyrediyor.

Görüldüğü gibi, Merkez Bankasının gösterge faizlerinin %50 olduğu bir makro tasarımda faizler, çok doğru bir şekilde kademelendirilmiş.

Bu faiz oranları dizgesi, enflasyonun gelecekte muhakkak düşeceğini hem de önemli oranlarda düşebileceğini gösteriyor.

Erken faiz indirimleri, beklentileri bozarak iki yıllık faiz oranlarını düşürecek fakat beş ve on yıllık Hazine tahvillerinin faizini düşüremeyebilir.

Faizleri erken indirmenin başka zararları da var fakat biz burada duralım ve soralım: Enflasyonla mücadele eden bir ekonomi durup dururken “bütün çabaları boşa düşürecek” bir faiz indirim kararını niçin alsın?

TCMB yönetimi bu zamansız beklentilerin zararlı olduğuna dair iletişimi yapmasına rağmen iktisadi temeli olmayan faiz indirim ısrarları niçin devam ediyor, bilmiyoruz.

Faiz indirimi öngörenlerin aklında şöyle bir varsayım olabilir: “Faizler indirilsin, bir olumsuzluk olursa faizler tekrar yükseltilebilir.”

Çocukken öğle hatta ikindiye kadar tuttuğumuz ve sonra da dayanamayarak bozduğumuz oruçlarımız için büyüklerimiz “üzülme iki yarım oruç gün bir tam gün eder” diyerek bize moral verirlerdi; biz de inanır ve sevinirdik.

Faizleri bu sonbaharda indirmeye başlamak, enflasyonla mücadeleyi kesin olarak tehlikeye atar. Enflasyonla mücadelede başarısızlık, her zaman ikinci bir istikrar programı gerektirir.

Türkiye bu konuda çok tecrübeli, daha önce IMF’yle 19 tane istikrar sözleşmesi imzalamış. İkinci, üçüncü hatta onuncu programı bile göze alabilecek insanlar var bu ülkede.

İkinci bir istikrar programı, orucun öğle saatlerinde bozulması ve gösterilen çabaların, çekilen zahmetlerin boşa gitmesi anlamına gelir.

Hane halkı, şirketler ve yatırımcılar enflasyonun ineceğine inanmak zorunda; bunun için de enflasyonun kalıcı olarak ezildiğinin bütün zihinlere kazınması şart.

Kararlılığın “sembolik göstergesi” de bu yıl faiz oranlarının %49’a bile indirilmemesidir.

Bu yıl enflasyon oranları kaça inerse insin faiz indirimleri Mart 2025’ten önce başlamamalı hatta verilere bağlı olarak daha ileriye ötelenmelidir.

2027 yılında “%10 civarında bir enflasyon ve faiz oranına” ulaşmanın başka bir yolu yoktur.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (10)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.