2020 yılı nasıl bir yıl olacak?
Muhtemelen pek çok ekonomist ve finansçıya, bu aralar en çok sorulan soru budur.
Verilere ve olgulara dayalı tahminler yapmak; mesleğimizin en anlamlı ve en eğlenceli fakat aynı zamanda en netameli tarafıdır. Tahminlerimiz tutmadığı zaman yaptığımız gerekçelendirme analizi, en az tahmin yaparken duyduğumuz hazzın benzerini hissettirir. Nadiren tahminlerimizin tuttuğu da olur; ancak bu isabetin sağladığı özgüven, daha sonraki yapacağımız tahminlerin yanlış olacağının adeta garantisidir. Yine de tahmin yapmaktan imtina etmeyiz.
2020’de TCMB ne yapacak?
Bundan sonra TCMB PPK faiz kararı vermek için artık her ay toplanacak. 16 Ocak’taki toplantısında, TCMB verilere dayalı karar verirse faiz indirimi yapmaması bekleniyor. Çünkü gerçekleşen enflasyon %12; beklenen enflasyon, bir yıl sonra %10 ve iki yıl sonra da %9’dur. İlaveten Libya, Irak, İran, Suriye, Amerika, Doğu Akdeniz ve diğer pek çok Jeo-stratejik riskin varlığı da ihtiyatlı olmayı gerektirir.
Yine de faizler indirilecektir. Çünkü faiz kararlarında “Külliye Ekonomistleri”nin etkisi “TCMB Ekonomistleri”nden daha fazladır.
Külliye’deki ekonomistlerin çoğunun, faiz konusunda Sayın Cumhurbaşkanımızla aynı görüşte oldukları tahmin ediliyor: “Faiz sebep, enflasyon neticedir. Faiz inerse enflasyon da iner.”
TCMB son dört toplantıda faiz oranlarını %24’ten %12’ye düşürdü. Aynı dönemde, yani temmuzdan aralık ayına kadar enflasyon da %16,65’ten %11,84’e düştü. Sonuçlar, Külliye Ekonomistlerini haklı çıkardı; faiz indirilince enflasyon da düştü. İlave bir gösterge olarak Amerika’da, Avrupa’da ve Japonya’da da faizler indirilmesine rağmen enflasyon artmıyor.
Sayın Cumhurbaşkanımız “bu yıl enflasyon da faizler de tek haneli olacak” mealinde pek çok kere demeç verdi. Bu tip demeçler, devlet teamüllerinde, kamu yöneticilerine bir mesajdır yani talimattır.
İhtiyatlı olmaya çalışsalar da; bu talimat, ekonomi yönetimi tarafından yerine getirilecektir. Bu yaklaşımların neticesi olarak 2020 yılının ilk çeyreğinde, faiz oranları, talimat gereği en az %3 düşürülecektir.
Çünkü “Faiz sebep, enflasyon neticedir. Faiz inerse enflasyon da iner” ifadesi son altı ayda hem haklı çıktı hem de tartışmayı kazandı. En azından şimdilik.
Bu şartlar altında 2020 yılı ekonomi açısından nasıl bir yıl olabilir?
Yılın tamamı için ne olabilir? Bilmiyorum. Kimse bilmiyor. Geçen yıl faizlerin %50 indirilerek %12’ye kadar düşmesinin bir benzeri tekrarlanabilir mi? Yani Faizler %50 düşürülerek %6’ya indirilebilir mi? Bilemiyoruz. Buna paralel olarak enflasyon oranı da yüksek oranda düşebilir mi?
TL mevduat faizi %7’ken, enflasyon %7 ve üzeri olursa, TL birikim sahipleri dövize mi yönelir yoksa başka varlıklar mı satın alır? Bu yazı aslında “Salı günü yazdığım yazı”nın konusu olan “Dolarizasyon”a da cevaplar arıyor.
İş ve işyeri güvenliği veya işinin geleceği hakkında emin olmayan kişiler, borçlanarak para harcar mı? Kâr marjları ve satışlar yükselirse; şirketler, yeni yatırıma yönelir mi? Yatırım kararları için istikrarlı ve uygun bir ortam var mı?
2020 yılının tamamında, 2019 yılının son çeyreğinin benzeri bir kredi genişlemesi yaşanabilir mi? Eğer yaşanırsa, TL krediler artış oranı yıllık %24 mevduat ve katılma fonları artış oranı da %45’e ulaşabilir; bu durumda büyüme %6’yı geçebilir. İnandırıcı geliyor mu?
Bilinmezler artıkça, müdahale ve etkileme imkânı azalan tüketici, tüccar, üretici ve yatırımcılar en ihtiyatlı kararları alırlar. Yani ilave riskler almazlar.
Bildiğimiz Külliye ekonomistlerinin, faizler konusunda TCMB’ye, sözlü olarak “talimat niteliğinde tebligat” yapabilecekleri. Bu rasyonelimizin, irrasyonelliği karşısında; bizim, tutarlı tahminler yapmamız kolay değil.
Bugünle gelecek arasındaki “bilinmezlikler”le dolu “yol”u, normalde Merkez Bankaları aydınlatır.
Biz de önce TCMB’nin açıklayacağı kararları ve “aydınlatıcı analiz”ini görelim; sonra bu müphem ve muğlak gelişmeleri netleştirebilecek analizler eşliğinde 2020 tahminlerimizi yaparız.