TCMB, döviz rezervlerini artırmalı mı?
Bu soruya Türkiye’de, herkes, evet cevabını verir. Bu cevap herkesin ortak doğrusudur.
Döviz rezervleri nasıl artırabilir? Seçenekler nedir?
Türkiye’ye gelmelerini istediğimiz uluslararası finansal yatırımcılar, Türkiye ve benzeri ülkelerin uluslararası brüt rezervlerinin, ülke dış borçlarının en az %35’i civarında olmasını isterler.
Dış borcumuz 422 milyar dolar olduğuna göre, bunun % 35’i 148 milyar dolar ediyor.
Mevcutta 84 milyar dolar rezerv olduğuna göre, ihtiyaç: 148 – 84 = 64 milyar dolar ediyor.
Soru: Uluslararası bankalar Türkiye’ye, 10 yıl vadeli ve faizi oranı, yıllık % 6 olan 64 Milyar dolar krediyi, rezervlere eklemek şartıyla vermeyi kabul etse, bu kredi alınmalı mı?
Ekonomist ve ilgili kamu yöneticilerinin, tamamının, bugünkü şartlar altında bu soruya cevabı evettir.
Soruyu başka türlü soralım: Borç verenlere her yıl tam 3,6 milyar dolar faiz ödenecek, on yılda tam 36 milyar dolar. Hiçbir verim alınmadan öylece hesapta yatacak bu paralara bu faizin ödenmesine herkes razı mı?
Bu borçların alınmasını ve bu faizlerin ödenmesini neredeyse herkes “doğru” kabul ettiğinden cevap evettir.
Bu 64 milyar dolar borç alınırsa, toplam dış borç 422 + 64 = 486 Milyar dolara yükselecek.
Dış borç arttığı için Rezerv/Dış Borç oranını % 35’ olarak tutturmak için iç kaynaklardan da en az 17 milyar dolar daha parayı rezerv olarak ayırmak gerekecek.
Yani 486 * 0,35 = 170 milyar dolar rezerv ayrılsın mı?
Tabi 170 milyar doların faizi de her yıl on milyar dolar tutuyor ve on yılda, öylece bekleyecek, rezerv dediğimiz paralar için 100 milyar dolar ödenmesi gerekiyor, yine de rezerv oluşturulsun mu?
Bu durumda Türkiye’nin dış borçlarının GSYH’ya oranı % 66’ya yükselecek.
Sonuçta Türkiye’yi, dış borçluluk bakımından, Arjantin dâhil bütün akranlarından daha borçlu ve çok kırılgan kılacak olan bu borç, yine de alınsın mı?
Bu borç alındığı gün bile, Türkiye, kreditörler arasında, hala, en kırılgan gelişmekte olan ülke olarak değerlendirilecek yine de alınsın mı?
Türkiye ailenize ait bir banka olsa, bütün yasal yükümlülüklere ilaveten böyle bir şart konulsa bu krediyi alır mıydınız?
Türkiye ailenize ait bir şirket olsa ve bu borçları siz ödeyemezseniz çocuklarınız, onlar da ödeyemezse torunlarınızın ödeyeceğini bilseniz, yine de bu krediyi alır mıydınız?
Rüyamızda bile göremeyeceğimiz yukarıdaki “senaryo teklif”in bile, Türkiye için ne kadar sömürücü, yıpratıcı hatta tüketici olduğunu anlaşılmıştır sanırım.
Her türlü bedeli ödemeye hazır olduğumuz halde bırakın 64 milyar dolar krediyi, hiç kimse, Türkiye’ye 6 milyar dolar bile, kredi önermemektedir.
BETERİN BETERİ VAR
Yukarıdakine benzer bir teklifin gelmeyeceğinden emin olan yetkililer, yabancı finansal yatırımcılara, yani carry trade parasına, yani sıcak paraya daha verimli ve kısa vadeli, yarı örtük teklifler sunuyor.
Örtük teklifin apaçık önerisi: Enflasyonun üzerinde ve kurları baskılayacak bir faiz oranı belirleyeceğiz, geliniz, gelirseniz hem faizlerden yararlanırsınız hem de kurlar artmayacağı hatta TL değer kazanacağı için normalin çok üzerinde getiri elde edebilirsiniz.
Ve geldiler.
17 Kasım da 83 milyar dolar olan TCMB rezervleri, bir ay içinde, 17 Aralık günü 93 milyar dolara çıkmış.
Tam on milyar dolarlık bir giriş yaşanmış.
Bunun 1.253 milyon doları hisse senetlerine ve 810 milyon doları da TL cinsi tahvil ve bonoya olmak üzere, 2.060 milyon doları menkul kıymetlere yatırılmış.
Bakiye 8 milyar dolar da vadesi bir aydan daha kısa alanlarda değerlendiriliyor. Yani %18’e kadar bir mevduat getirisi ve kurların düşmesiyle ek getiriler umuyorlar.
%6’ya razı olmayan bu sıcak ve maceracı para hem daha yüksek bir getiri için pozisyon almış hem de her an çıkıp gidebileceği bir yatırım ortamı oluşturmuş kendine.
Hesapları tutarsa, yabacıların getirisi % 6’yı ikiye üçe katlayabilir.
Duyun-u Umumiye’den bugüne ne kadar da az şey değişmiş.
Az gittik uz gittik yüzelli yıllık bir süre de, bir arpa boyu yol gittik ve çıkan her fırsatı heba ettik.
Yeni nesil “makûs talih” kavramını öğrense iyi olur.