Devlet salgın tedbirleriyle varlıklıları nasıl zenginleştirdi

Mehmet Ali Verçin

Her ekonomik kriz, her zaman çalışanları ve yoksulları biraz daha yoksullaştırırken, varlık sahiplerinin zenginliğini artırıyor; bu kaçınılmazmış gibi gözüken süreçlerin temelindeki olguları, Türkiye’nin son bir yıllık uygulamalarıyla test etmeye devam ediyoruz.

Türkiye’de neredeyse herkes devletin firmalara kredi vermesinin yetersiz ve etkisiz bir tedbir olduğunu; doğru tedbirin firmalara, hibe şeklinde destekler verilmesi olduğunu ileri sürmektedir.

Salı günü yaptığımız ankette, herkes, firmaların dolaylı destekleri değil 200.000 TL hibeyi tercih edeceğini düşündü. Yanıldıklarını göreceğiz.

Geçen yazımızda belirtiğimiz gibi bu hibeyi bilanço büyüklüğü oranına göre dağıtırsak; bilançosu bir milyon TL olan firmaya 23 bin TL hibe düşer, gerisine de bunun katları kadar.

Soru: Kriz başlangıçlarında bankalar, kredi şartlarını gevşetir mi yoksa sıkılaştırır mı?

Cevap: 1994, 2001 ve 2008 krizlerindeki deneyimimiz bize, kredi verme şartlarının sıkılaştırılacağını net bir şekilde söylüyor.

Kriz ortamlarında bankalar, bırakın kredi vermeyi, tam tersine, mevcut kredi alacaklarını bile hızla tahsil etmeye çalışır ve yeni kredi vermemek için de bin dereden su getirir; işin doğası bunu gerektirir ve çark böyle işler.

DEVLETİN NAKİTTEN DAHA DEĞERLİ KATKILARININ FİNANSAL DEĞERİ

Devlet Aktif Kredi Oranı rasyosuyla bankaları fazla kredi vermeye zorlayınca, bankalar da, ticari kesime, “Türk finans tarihinde eşi benzer görülmemiş” bir miktar olan 470 milyar TL ilave kredi verdi, 2020 yılında.

Devlet firmalardan, yüksek miktarda çeşitli vergi alacaklarını en az altı ay süreyle erteledi veya affetti.

Satış ve tahsilatların azaldığı hatta yer yer tıkandığı bir dönemde, Türk Bankaları, Akbank Genel Müdürü Sayın Hakan Binbaşgil’in Bloomberg’e verdiği röportaja göre, kredilere ilave olarak, mevcut iki trilyon TL kredinin %80’ini de yeniden yapılandırdılar.

Finansal yapısı çok güçlü olmayan firmalar için, bu iyiliğe “değer biçmek” imkânsızdır, bunu en iyi patronlar bilir; mevcut borç taksitlerini ödemeye zorlansaydılar, kredilerin en az %30’u ödenemezdi.

Yeniden yapılandırmak bir nevi, yeni kredi vermek gibidir.

Firmalar, 470 milyar TL nakdi krediyi ve bir triyon TL yeniden yapılandırma kredisini %8 – 12 bandında faiz oranlarıyla ve uzun vadelerle aldılar. Bu krediler bugün verilse vadeleri kısa ve faiz oranları %20 – 25 olurdu.

Alacak ertelemesi, vergi affı, kısa çalışma ödeneği, iş akdi fesih yasağı, istihdam teşvikleri, tüketici kredileri, çok ucuz konut kredileri ve erken KDV iadesi işlemlerinin tamamı firmalara doğrudan ve dolaylı kaynak aktarma işlevi görmüştür.

Açık ve net bir şekilde görülüyor ki devlet, hepimize ait olan kaynakları çoğu imalatçı olan firmalara kullandırmıştır; bu imkânların reel finansal değerinin 500 milyar TL ve üzeri olduğu kesindir.

Orta ve orta-üst gelire sahip vatandaşlar da, ucuz konut kredisi sayesinde konut sahibi oldular ve servetlerini artırdılar; konut satıcıları da kâr ve nakit imkânlarını.

Bugün yaşadığımız yüksek enflasyon, yüksek kur ve finansal istikrarsızlığın temelinde, devletin firmalara tanıdığı bu ölçüsüz teşvik tedbirlerinin payı büyük olmasına rağmen, öz itibarıyla, salgın ortamlarında her tür kamu desteğini yararlı buluyorum.

Fakat bütçe imkânları müsait olmasına rağmen yoksullar, gelirsizler, kayıtsızlar ve düşük gelir sahiplerinin büyük bir kısmı, bu salgın ortamında hükümetten yeterince destek bulamadı ve kesin olarak yoksullaştı; yoksullaşan çoğu Ak Parti destekçisi 23 milyon kişiyi tek tek anlatacağım, gelecek yazıda.

Ak Partili bir arkadaşım, yönetim yetkinliğinin tükenişinden şöyle yakınıyordu: “Oyumuzu artıracağı kesin olan “yoksullara yardım” veya başka bir proje, Reis hariç bütün parti tarafından makul bulunsa bile, gündeme gelemez. Çünkü hiç kimse, cevabından emin olamadığı bir proje veya öneriyi Reis’e sunmaya cesaret edemiyor ve başkasını öne sürüyor. Herkes sadece ve sadece emir ve talimat bekliyor.”

Yoksullaştırılmışlar lehine emir ve talimat verilinceye kadar konunun takipçisiyiz.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.