Sayın Ağbal, “Ben yüzde 5’e inanıyorum. Başka ülkeler enflasyonu yüzde 1-2’de tutuyor da bizim ne eksiğimiz var...” demeci verince, kafamda bir “acaba” sorusu oluştu.
Bir zamanlar, enflasyonu % 2’ler indirecek, uygulanabilir, bir reçete yazabileceğime dair içim umut doluydu.
REÇETENİN SATIRBAŞLARI
Enflasyonu indirmek ve topluma güven verebilmek için Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Elvan ve Sayın Ağbal, hep birlikte, derhal, enflasyonu indirme yemini etmeli veya bir bildiri imzalayarak topluma söz vermeli.
Ardından hükümet ve kamunun, iğneden ipliğe kadar, üç yıl boyunca hiçbir ithal ürün satın almayacağı kararı açıklanmalı; “ithal mal delisi” halkın da şu ya da bu şekilde hükümete ayak uydurması sağlanmalı.
Oluşacak güven ve kararlılık ortamı sayesinde, ithalatçıların bir kısmı sanayiciye dönüştürülmeli ve ithal ettikleri ürünler içerde üretilmeli.
Bu ve benzeri tedbirler sayesinde, en az üç yıl boyunca, Türkiye, sürekli cari fazla vermeli.
Cari fazla, dış borçları azaltacağı veya uluslararası rezervleri artıracağı için Türkiye’ye borç vermiş yurtdışındaki alacaklılar ile yurtiçindeki tasarruf sahipleri, daha az döviz talep edecektir. Görüldüğü gibi bu tedbirler arz yönlü maliyet enflasyonu riskini azaltır.
Üç yıl boyunca, Hükümet, krediler veya vergi avantajlarıyla iç talebi asla kışkırtmamalı.
Üç yıl boyunca maaşlara, ancak beklenen enflasyonun yarısı kadar zam yapılmalı, yani neredeyse yapılmamalı.
Üç yıl boyunca köprü ve otoyollar dâhil, yönetilen yönlendirilen ürünlere zam yapılmamalı.
Üç yıl boyunca özel sektörün de tıpkı kamu gibi aşırı zam yapmaması için gerekirse kanun çıkarılmalı ve her alanda makro ihtiyati tedbirler alınmalı.
Üç yıl boyunca, tarım sektörüne verilecek teşvikler, tarımsal ürün fiyatlarının aşırı derecede artmamasına yönelik planlama ve tedbirler içermeli, vs. vs. vs.
Ak parti mevcut şartlar altında, bu tedbirleri uygulamaz; uygulamayacağı için de enflasyon düşemez. Doğrusu seçim kaygısı olan hiçbir iktidar bu tedbirleri uygulayamaz.
ZOR DURUMDAYIZ
Bilinmelidir ki, enflasyonun yüksek kalması önemli bir başarısızlık olsa da, ölümcül bir tehlike değil.
2003 – 2016 yılları arasında, enflasyon, %6 ile % 10 arasında dalgalanarak adeta % 8’lik bir ortalama oluşturmuştu ve herkes de bu ortalamadan memnundu; hala o “güzel günler” anılıyor.
Artık % 8 mümkün değil fakat 2017 - 2027 döneminde, mevcut şartlar ve verilere göre, enflasyon, kendisine %12’de bir “ortalama taban” oluşturacaktır.
Ekonominin çarkları yüksek enflasyon ortamında da döner fakat dış ödemeler alanında “tıkanma ihtimali” ekonomi için çok büyük tehlikeleri ve akıbeti ima ediyor. Mevcut faiz artışlarının temelinde, artık, enflasyondan çok, bu korku yatıyor.
Cari fazla verme şartı gerçekleşmeden, yukarıda saydığım tedbirlerin tamamı uygulansa; yine de, enflasyon, bırakın %5’e, % 11’e bile düşemeyecektir, temel tezim bu.
Cari fazla sadece enflasyonu indirmek için değil aynı zamanda çökmemesi için de, olmazsa olmaz temel bir şart.
KURTARICI DEĞİL TAŞIYICI
Soru: Enflasyon düşürülemeyecek, ekonomide iyileşme sağlanamayacak ve kan kaybı devam edecekse, ekonomi yönetimi ne yapmalıdır?
Cevap: Ekonomi yönetimi, öncelikle, Türkiye’nin bütün sorunlarını çözecek ve Türk ekonomisini kurtaracak rollerden, kahramanlıklardan uzak durmalıdır, çünkü “Türkiye ekonomisi kurtarılamaz”, bu bir.
İkincisi ekonomi yönetimi dediğimiz TCMB, Hazine, BDDK, Maliye, SPK, Bankalar vs. omuzlarına aldıkları “humule”nin kırılgan olduğunun bilincinde olmalı. İhtimamla, dikkatle ve uyum içinde bu yükü taşımalıdır.
Bu dikkatli ve ihtimamlı “kırılgan ekonomi taşıyıcılık”, Türkiye Ekonomisine, sadece zaman kazandırır.
Kırılgan ekonominin doğru taşınması, yukarıda saydığım şartları yerine getirebilecek dirayet ve kararlılıkta “yeni yönetimler”e seçenek sunabilir; umulur ki o güne kadar, taşınmış olan bu “kırılgan humule” dağılıp saçılmamış ve sağlam kalmış olsun.
Toplum, Sayın Elvan ve Sayın Ağbal’ın şahsında, Hükümet’ten sadece bu mütevazı görevi bekliyor, daha fazlasını değil.