TCMB vatandaşa dolar sattırmak istiyormuş.
Perşembe günü TCMB bankalara bir yazı göndererek yatırdıkları “dolar cinsi zorunlu karşılıklar” için %2,5 (binde 25) ve diğer dövizler için de %0,25 (onbinde 25) komisyon tahsil edeceğini beyan etmiş.
Amaç da “Ters Dolarizasyon Sürecine Destek” sunmakmış. Bir masal kipi olan “mış, miş, muş müş” eklerini kullanmamın sebebi TCMB’nin resmi bir açıklama yapmamasıdır.
Türkiye gibi hem kırılgan hem de dışarıya açık bir ekonomide TCMB’nin “tasarruf sahiplerine mesaj vermeyi aşan, adeta vergi niteliğinde komisyon almaya girişmesi” olacak iş değil.
Bu kararla, “döviz hesapları üzerinde sıkılaştırma tedbirleri alınıyor” algısı oluşabilir. TCMB son zamanlarda, özensiz ve kanaatimce çelişik kararlar almaktan çekinmiyor ancak bu kararla fazla ileri gittiği kanaatindeyim.
Konuyu biraz açalım, bankalar topladıkları mevduat ve katılım fonları ile aldıkları borçların bir kısmını TCMB’ye “zorunlu karşılık” olarak “mecburen” yatırırlar. Bu oran dövizler için yaklaşık olarak %20 ile oldukça yüksek sayılır.
İşte bu %2,5 komisyon, mecburen yatırılmış bu zorunlu karşılıklara uygulanacakmış. TCMB bu işlemlerden yaklaşık olarak 600 milyon dolara yakın bir komisyon geliri elde edecek.
Özetle, bankaya yatırılan her 1.000 dolar için TCMB 5 dolar komisyon alacak.
Bankaların maliyetleri artınca dönüp müşterilerine daha az faiz/kâr payı önerecekler; böylece, yarım puan geliri azalan fon sahipleri de, bu gelir azalışından dolayı, dolarlarını TL’ye çevirecekler. Umut. TCMB’nin “Ters Dolarizasyon Sürecine Destek” diye ima ettiği süreç bu.
Bütün bu anlattıklarım vatandaşın döviz biriktirmemesi ve ellerindeki dövizleri satması için yapılıyor.
Dış borçları 440 milyar dolar olan bir ülkede bu borçların en az yarısı tutarında uluslararası likit varlık* olması gerekirken bugünlerde bu oran %30 civarında seyrediyor.
Birilerinin bu borçların servisinde kullanılacak dövizleri biriktirmesi gerekiyor. “Vatandaş biriktirmeyecekse kim döviz biriktirsin” sorusunun cevabı önem kazanıyor.
Vatandaşın sattığı dövizleri kim alsın?
Türkiye’de başlıca dört zümre döviz biriktirebiliyor. Gerçek kişiler, Tüzel kişiler, Bankalar ve TCMB.
Yaklaşık 270 Milyar dolar iç ve dış döviz borcu olan “bankacılık ve finans kesimi dışı” tüzel kişilerin Türk Bankalarında 73 milyar dolar tasarrufu olmasını herhalde TCMB dâhil hiç kimse yadırgamıyordur.
Üzerinde durulan konu gerçek kişilerin “ürkütülmeden” döviz tasarruflarını bozdurarak TL’ye geçmeleridir.
Vatandaşın bozdurduğu dövizleri şirketler alamayacaksa, bankalar alabilir mi? Mevcut mevzuata göre bankalar çok kâr edeceklerini bilseler bile özkaynaklarının %20’sinden fazla döviz alamazlar. Bu da en çok 20 milyar dolar eder. Doğrusu, bankaların bu dövizlerden alması risk yönetimi açısından doğru olmaz.
Bankalar alsa bile vatandaşın elinde geriye 100 milyar dolar kalır.
Bu parayı eritmenin başka yolları da var. Mesela yurt dışına çıkarılabilir, yabancıya satılabilir, alınmış dış borçlar ödenebilir, ithalat artırılabilir, vs. Herhalde TCMB’nin muradı bu kalemler değil.
Şirketler ve bankalar alamıyorsa; o zaman bu 100 milyar doları, TCMB para basıp satın alsın mı deniliyor?
Dolarizasyon yönetim
kalitesinin puanlanmasıdır
Bir ülkede Dolarizasyonu oranı ne kadar yüksekse merkez bankaları o kadar başarısızdır. İsabetsiz ve ürkütücü kararlar Dolarizasyonu artırır.
Bence TCMB aklına başına almalı; tasarruf sahipleriyle savaşacağına; Dolarizasyon dönemlerinde etkili ve başarılı bir para politikası konusunda yeteneklerini artırmaya çalışmalıdır.
Yaygın ve her kesimden kişi, TCMB başarılı oluncaya kadar ve adeta TCMB için döviz biriktiriyor; bu TCMB için bir nimettir. Sonuçta biriktirilen bu dövizlerin %80’i Zorunlu Karşılık, ROM ve SWAP olarak TCMB’ye gidiyor ve “brüt rezerv” olarak kayda geçiyor.
Zorla güzellik olmaz.
*Türk Bankalarının kasasındaki döviz ve altın ile diğer bankalardaki serbest hesapları olan 35 milyar dolar ile TCMB’nin 105 milyar dolar olan brüt rezervlerin toplamı.