Önceki yazımda Türkiye ekonomisinin muadilleri arasında en kırılgan ekonomi olduğunu iddia etmiştim.
Kırılganlığı azaltıp ekonomiyi güçlendirmek için görüş ve önerilerimi sunmadan önce, ekonomimizin öncülerinin görüşlerini kabaca gözden geçirelim. Ama önce bir şiir.
Barbarları beklerken
Neyi bekliyoruz böyle toplanmış pazar yerine?
Bugün barbarlar geliyormuş buraya.
Neden hiç kıpırtı yok senatoda?
Senatörler neden yasa yapmadan oturuyorlar?
Çünkü barbarlar geliyormuş bugün.
Senatörler neden yasa yapsınlar?
Barbarlar geldi mi bir kez, yasaları onlar
yapacaklar.
Ünlü konuşmacılarımız nerde peki,
neden her zamanki gibi söylev çekmiyorlar?
Çünkü barbarlar geliyormuş bugün,
onlar pek aldırmazlarmış güzel sözlere.
Neden bu beklenmedik şaşkınlık, bu kargaşa?
(Nasıl da asıldı yüzü herkesin!)
Neden böyle hızla boşalıyor sokaklarla alanlar,
Niçin herkes dalgın dönüyor evine?
Çünkü hava karardı, barbarlar gelmedi.
ve sınır boyundan dönen habercilere göre,
barbarlar diye kimseler yokmuş artık.
Peki, biz ne yapacağız şimdi barbarlar olmadan?
Bir çeşit çözümdü onlar sorunlarımıza.
Şair Konstantinos Kavafis Mısır’a göçmüş, İstanbullu bir Rum ailenin çocuğudur. Bu şiirinde Roma döneminde kendi kendini yönetme kabiliyetini yitirmiş bir toplumun, bir devletin kendi sorunlarının çözümünü dışarıdan gelecek işgalcilerin çözebileceğine dair inançları ve işgalci barbarların gelmemesi üzerine yaşanan hayal kırıklığı ve çaresizliğini anlatmış. Bazı bölümlerini alıntıladım.
Bugünlerde herkes, en önemli çözüm önerisi olarak, yabancı yatırımcıların nasıl ikna edileceğiyle ilgili öneriler sunuyor. 19 kez (ondokuz) IMF’yi yardıma çağırmış olan bir ülke için yabancı destek ihtiyacı, anlaşılan bir alışkanlık, bir zorunluluk olmuş.
Dışarıdan içeriye fon akışları azalınca ya da kesilince veya tersine dönünce ekonomik krizler ilan ettik. Bazen bu krizleri siyasi krizler takip etti ve ekonomik nizamımız alt üst oldu.
Şimdi de herkes bütün sorunları gelip çözecek yabancıları bekliyor.
İstanbul’da gayrimenkul işiyle uğraşanlar, yabancıların gelip ellerinde kalmış çok hesaplı mülkleri satın almalarını bekliyor.
Borsacılar yabancıların gelip, çok ucuzlamış hisse senetlerini almalarını bekliyor.
Finansal sıkışıklık yaşayan şirketler, yabancıların gelip kendilerinden astronomik bir fiyatla hisse almalarını bekliyor.
Büyük şirketler, daha önce yaptıkları gibi, yabancılar için özel sektör tahvili çıkarıp finansal ihtiyaçlarını gidermek istiyor.
Hazinemiz yabancıların gelip, negatif getirili TL tahviller ile düşük faizli Euro Bondları eskiden olduğu gibi yine kapış kapış almalarını umuyor.
Bankalarımız yabancıların gelip onlara çok ucuz sendikasyon kredisi pazarlamasını bekliyor.
İç piyasaya çalışan Türk sanayicisi, yurtdışındaki potansiyel müşterilerin gelip sipariş vermelerini bekliyor.
Bir Cumhurbaşkanı Danışmanı Rusya ve Çin ile birlikte kurulacak ortak bir kredi havuzuyla 60-70 milyar dolar kaynağa ulaşabileceğimizi; Türkiye Barolar Birliği Başkanı da önerdiği reform paketi onaylanırsa, yabancıların Türkiye’ye para yağdıracağını ve doların 2 TL kadar düşebileceği müjdesini veriyor.
Örnekler artırılabilir.
Bize ne oldu?
Yukarıda kırılgan ekonomimizin önderlerinin, krizden çıkış ve ekonomiyi güçlendirme hakkındaki görüş ve önerilerini okuduk.
Önerilen çareler, kırılganlığımızın sebebi olan yurtdışı borçları artırmaktan ibarettir.
Sorunları gerçekçi bir yaklaşımla ve kendi iç dinamiklerimizle çözme yerine; sihirli bir dokunuşla, kısa yoldan ve hızlı bir şekilde çözme beklentilerinin sebebi ne olabilir?
Düşünme, analiz etme ve karar alma süreçlerinde bazı mekanizmalar mı tıkanmış yoksa sorun çözme yeteneklerimiz mi felç olmuş?
Ne diyelim.
Hanımlar beyler!
Beklemeyiniz.
Barbarlar gelmeyecek.
Dağılabilirsiniz.
Tercüme Cevat Çapan, Kırmızı Kedi Yayınları, Çağdaş Yunan Şiiri Antolojisi.