“AZİM” ekonominin kronikleşmiş sorunlarını çözer mi?

Mehmet Ali Verçin
"AZİM” ekonominin kronikleşmiş sorunlarını çözer mi?

Türkiye’de neredeyse herkes, mevcut “yüksek dış borç ve düşük uluslararası döviz rezervi” sorununu değiştirilemez ve önlenemez bir olgu olarak kabul ediyor ve kendi çözümünü, mümkün olduğunca, sorunu öteleyici varsayımlar üzerinde inşa ediyor.

Hatırlayalım, Türkiye’nin en önemli sorununu dış borçların yüksekliği ve döviz rezervlerinin düşüklüğüdür, demiştik. Dış borçları döndürme oranı her geçen gün düşüyor; bu yetmezmiş gibi, cari açık devam ediyor ve finansal yatırımcılar da çıkmaya çalışıyor.

ODAKLANAMAYAN HEDEFLER

Sayın Albayrak’ın, geçen ay sunduğu Yeni Ekonomi Programını (YEP) bir daha okudum. Bu program neyi başarmak istiyor, özel olarak odaklandığı bir konu var mı, diye ihtimamla baktım.

Programı yazanlar veya yazdıranlar “Türkiye’yi kurtaran kahramanlar” olmak istedikleri için her şeyi aynı anda başarmak istiyor: Program yüksek büyüme sağlayacak, işsizliği düşürecek, enflasyonu indirecek, cari dengeyi düzeltecek, bütçe açığını azaltacak vs. Fakat biz tecrübelerimizden biliyoruz ki, her şeyi aynı anda başarmak çalışanlar, sonuçta, hiçbir şey başaramaz.

Sorunu gerçekten çözmeye odaklanmış bir yönetim, YEP’te, tek bir hedef belirler ve geriye kalan bütün hedefleri de bu tek hedefin etrafında örmeye çalışsaydı başarılı olma ihtimali daha yüksek olurdu.

Mesela, “Cari Açık: Bir Daha Asla” başlığıyla hazırlanacak üç yıllık bu programda, Türkiye’nin bir daha asla cari açık vermeyeceği ve bunun nasıl başarılacağı ikna edici verilerle anlatılsa işe yarayabilirdi.

CARİ AÇIK: BÜTÜN SORUNLARIN TEMELİNDEKİ KÖK SORUN

Cari açığı düşürme çabasının iki boyutu var, döviz gelirlerini artırmak ve giderlerini azaltmak. Güdülecek hedef ithalatı azaltıp ihracatı artırmak, ikincisi de hizmet gelirlerini artırıp giderlerini azaltmak.

Önerinin örgüsü: İthalatın azaltılması ve ihracatın artırılması yurtiçinde üretim faaliyetlerinin ve istihdamın artması demektir.

Bu durumda, kurlara bağımlılık azalacağı için arz yönlü enflasyon baskısı oluşmayacaktır.

İktisadi faaliyetlerin artışıyla toplanan vergiler artacağından bütçe gelirleri de artmış olacaktır.

İş örgüsünde “ithalat azaldığı ve ihracat arttığı için döviz ihtiyacı azalıyor, üretim ve büyüme artıyor, işsizlik azalıyor, enflasyon artamıyor ve bütçe gelirleri artıyor” mekanizmaları işlenebilirdi..

İhracatın, ithalat kadar bütçeye katkı sağlamadığı doğrudur. İhracatın bütçe gelirlerini azalma ihtimali vardır; fakat bu olumsuzluk, kamunun tasarruf etmesiyle törpülenebilir.

Şu anda 80 milyar dolar döviz rezervi ve 430 milyar dolar dış borcuyla, Türkiye, akranları içinde açık ara en kötü ülke durumundadır.

Fakat azmeden için, yani bundan sonra asla cari açık vermeyeceğim diyen için, Allah bereket versin, 80 milyar dolar bu iyi bir başlangıç rezervidir; buradan başlanarak borçlar azaltılıp, rezervler artırılabilir.

Doğrusu carry trade yapan uluslararası finansal yatırımcılardan, yani sıcak paradan korkarım ve gelmelerini hiç önermem; çünkü hiç istemediğimiz bir zamanda gelirler ve hiç ummadığımız, yani dövize en çok ihtiyacımız olan bir anda da çıkar giderler. Yine de bu tip yatırımcılar, yukarıdaki senaryoyu beğenip gelebilirler; hastayı ayağa kaldırmak için acı ilaç niyetine önleri açılabilir.

Hizmet gelirlerinin artırılma yöntemleri biliniyor fakat azaltma yöntemlerini de devreye sokmalıyız.

TEMERRÜDE DÜŞMEK

Borçlu kim olursa olsun, temerrüde düşmek yani borcu zamanında ödeyememek, rezilliktir; alacaklılar alacağını almak için bir taraftan psikolojik baskı yapar, diğer taraftan icra işlemlerine başlar ve işler mahkemelerde sürer de sürer.

Devletler için de durum aynıdır. Borcunu ödeyemeyen ülkeler alacaklılara ricacı olur fakat bu ricalar bir işe yaramaz, çünkü uluslararası ilişkilerde rica değil taviz işe yarar; IMF gibi kurumlara gidilirse, borçlulara, ihtiyaçlarının şiddetine bağlı olarak diz çöktürülür.

Sayın Cumhurbaşkanımız da bunu biliyor ki IMF’den uzak durmaya çalışıyor fakat IMF’ye gitmemek için hükümete, yapması gerekenleri de yaptırmıyor ve bizi hayretler içinde bırakıyor.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (7)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.