Halk sosyal mesafe kuralına uysun diye kanun çıkarma mevkiinde olanlar mecliste birbirlerine attıkları yumruklarla pek yakınlaştılar.
Yüz yıl önceki meclisin yükümlülük idraki ile şimdiki meclisin yükümlülük idrakini tekalifi milliyeden dem vurarak kıyaslayabilir miyiz?
Bizde bakteri ve virüslerin çıkardığı salgınlara karşı verilen tepkiler muhtelif; bugün de, geçen asırda da.
Âkif, Bakteriyoloji çalışmalarını pek önemser, bu konuda laboratuar açılması fikirlerini ısrarla savunurdu daha öğrencilik yıllarından itibaren. Kuduz aşısını bulan Pasteur’e büyük hayranlığı vardı ve çalışmalarını yakından takip ederdi. 1885’te Paris’te kurulan laboratuarın benzeri iki yıl sonra ülkemizde kuruldu.
Yüzyıldan fazla zaman geçti ve ‘Âkif bugün olsa ne yapardı’ diye düşünmeden edemiyor insan. Bir takım efendiler, insanlığı sarsan salgın karşısında halkın masum kalbiyle oynama âdetlerini yine sürdürünce İslâm’ın bütün küreyi yoran kapitalizmin ve arkasındaki İngiliz-Yahudi aklının karşısında doğayı ve toprağa dayalı ekonomi politiği önceleyen özünden uzaklaşıp kendi ruh ikliminin şehirlerini nasıl mahvettiğini, şimdi kullanılmayan, kullanılsa da virüs bulaştıran AVM, twins, towers, ve daha ne kadar medeniyetine aykırı şey varsa; bunların, boşuna belayı davet etmediğini müşahede ediyoruz.
Bazı aklıevveller için teğet geçeceği sanılan virüs sonunda iş döndü dolaştı ve bulaştı. Türkiye’nin de diğer ülkelerden farklı olmadığı anlaşıldı. Ne yazık ki tecritte geç kalındığı için vaka sayısı ve ölümler gün be gün artıyor(du)…
Türkiye her türlü senaryoya hazır olmalıdır. Her olay karşısında en az üç senaryo: iyimser durum analizi, kötümser durum tahminleri ve bir de fiilî durum yorumları…
Gerek şartların en önemlisi olan tecrit halini bir türlü beceremiyoruz. Bu da ekonomide spekülasyonlara, stokçuluğa, ve başkaca kirli senaryolara kapı aralıyor.
En önemli ekonomik çözümleme ise tarımsal ürünlerin üretiminde devamlılık ve erişilebilirlik etrafında yoğunlaşıyor.
Tarımda sürdürülebilirlik ve yeterli gıdanın halka erişimi, üstüne bir de gıda güvenliği niye bu süreçte daha önemli hale geliyor? Çünkü hastalığa yakalanmadan ve hasta olduktan sonra da en önemli şey vücut direncini artırmak. Bunda da yine gıdalar ve tarımsal ürünler başat rol oynuyor. Ne pahasına olursa olsun üretimin ve hasadın devamı, ürünlerin işlenmesi, ambalajlanması, raflardaki yerini alması, hatta rafta yerini almada sıkıntı olursa doğrudan tüketiciye ulaştırılması; çiftçi, toprak, su ve bereket döngüsünün sürdürülebilirliği esastır.
Gıda zinciri tarımsal girdilerin temininden başlar. İyi tohum, fidan, fide temini, toprağın işlenmesi, ekimi, zirai mücadele, gübre kullanımı, sulama, finansman, mekanizasyon desteği, üretim, besleme vb tarımsal faaliyetler zinciri sonunda hasat ve ardından işleme, depolama, soğuk zincir, ambalajlama, pazarlamanın diğer safhaları… bütün bunları üreticiler yapıyor. Gıda ve pazarlama sektörü de üretim zincirinin ardılı…
Normal dönemde bile birçok sömürü, ziyankârlık, artı değere el koyma, işleme oranlarının düşüklüğü, pazarlama sıkıntıları, kalite problemleri çeken bu zincirin halkaları şimdi koronavirüs günlerinde daha büyük tehdit algısına yol açıyor.
Ya toplum yeterli gıdaya erişemezse… Ya ürünler tarlada kalırsa… Ya çiftçi üreticiliği bırakırsa…
Toprak ve diğer üretim faktörleri atıl kapasite meydana çıkarırsa… Ya dağıtımda aksaklıklar oluşursa…
Bu konuyu tarıma yıllarını vermiş insanlarla teati ettik. Koronavirüs krizi büyürse ne yapılabilir? Tarımda sürdürülebilir bir planı bu devrede nasıl sokabiliriz?
İnsanlar bu dönemde daha çok mu, daha az mı harcama yaparlar? Stokçuluğu tetikleyen faktörleri ortadan kaldırmanın usulleri nelerdir?
Tecridin boyutları kontrol edilmezse üretici toprağı boş bırakabilir ve üretim talebin de gözlemlenemez olması nedeniyle düşer mi? Ve bu düşüş bir tedarik krizine yol açıp toplumsal bir kargaşaya ve ekonomide güvensizliğin yerleşmesine sebep olur mu?
Ayrıca böylesi dönemlerde ithalatta kısıtlama olacağı, hatta ülkelerin ihracatlarını kısabileceğinden bazı ürünlerin dışarıdan tedarikinde de sıkıntılar yaşanacağı açıktır.
Şimdiden ülkeler tahmin ettikleri gıda krizine hazırlık için sınırlarını kapattılar.
Tarımda sürdürülebilir ve Korona günlerine uygun ÇOK ACİL bir stratejik planlamaya ihtiyaç var.
Gelecek Cumartesi’ye kadar tarımın ve gıda ile çevre gibi iç içe bulunduğu diğer alan uzmanlarının fikirlerini değerlendirerek bir acil eylem planı ortaya koymaya çalışalım.