Hanımı birgün Hoca’nın eline bir akçe verip, onu yağ almaya gönderir. Hoca derin ve ayaklı bir kâseyi alıp, gider. Dükkâna varır, yağı getirdiği kâseye doldurmalarını söyler. Parayı verir. Yağ kâseye sığmayınca dükkân sahibi
“Hani kalan yağ için başka kabın var mı?” diye sorunca Hoca:
“Hepsini almıyorsa bu yüzüne de koy” diyerek kâseyi ters çevirir. İçindeki yağ dökülür. Kâsenin alt tarafındaki oyuğa konan yağı alır eve getirir. Hanımı:
“Ay Hoca, getirdiğin yağ bu mu?” Hoca da:
“Bu tarafında da var!” der ve kâseyi ters çevirir, getirdiği yağ da dökülür.
Hoca Nasreddin’den bize kalan bu öğütte olduğu gibi bazıları getirdikleri kaplardaki yağları döktükleri yetmezmiş gibi arkasındaki yağları da döküveriyorlar.
Bazı TV kanallarında aklıevveller, şu virüs davası evrensel bir mesele olduğu halde yine kendince Türkiye’yi farklı göstermek, yukarılara bir yere taşımak için olağanüstü gayret sarf ediyorlar. Lüzumsuz yere çıkarsama yapıyorlar. Oysa bu bir küresel mücadele gerektiriyor.
Geçen hafta Boccaccio’nun 14. Asırdaki veba günlerinde kaleme aldığı hikâyelerden bahsetmiştim. On kişiyi bir kır evinde bir araya getirip günlerce birbirlerine hikâye anlattırması, şimdi
Koronavirüs için gönüllü karantina uygulamalarımız için bize örnek teşkil edebilir diye yazmıştım.
Mustafa Kutlu okumaları önermişti Sağlık Bakanı Fahrettin Koca. Ardından Mahir Ünal kampanya başlattı ve Kutlu’nun setini hediye edeceğini açıkladı. Sonra Numan Kurtulmuş sıraya girdi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ı da kampanyaya çağırdı Kurtulmuş. Oktay da açıklamalar yaptı: “Kutlu Anadolu’nun sesidir, evde kaldığımız zamanlarda okumak lazım” filan dedi.
Bu arada Oktay, Şentop’a topu plase etti. Şentop’u da kampanyaya katılmaya çağırdı.
Böylece iktidar cephesi evde kaldığı zamanlar için Mustafa Kutlu’nun okuma setine sahip oldular.
Okudular mı?
İnşallah okumuşlardır.
Karşı cepheden mırın kırın oldu ama netice itibariyle Kutlu, el’an Türkiye’nin en büyük hikâyecileri arasında. Ne denebilir ki?...
‘Evde Kal Türkiye’ günleri için aslında Kutlu’yu mesela Kemal Kılıçdaroğlu tavsiye etseydi iktidar cephesine çok daha şık olurdu.
Onlara deseydi ki mesela: “Kutlu İstanbul’u nasıl mahvettiğinizi anlatıyor, lütfen okuyun da Mustafa Kutlu’nun o maneviyat iklimine sahip olun ve bu kente daha fazla ihanet etmeyin!”
“Şehirlerimizi cami mihverli medeniyet diye tarif ederdi Üstâd. Şimdi AVM mihverli bu medeniyetin bize nelere malolduğunu anlardınız Kutlu’yu okusaydınız” deseydi mesela…
Kapalı Çarşı’nın ruhu ile AVM ruhsuzluğunu nasıl mukayese ettiğini anlatsaydı:
“Esasen eski kapalı çarşılardan ilham alsa bile temelde bir farklılık vardır. Kapalı çarşılar “kanaat ekonomisi” uyarınca hem üretim, hem tüketim yapar.”
***
AVM’lerin ise şehrin namusunu nasıl bozduğunu görüyoruz.
Muhalefetten biri çıkıp: “Tamahkârlığın nelere yol açtığını oysa bizi biz yapan değerin kanaatkârlık olduğunu öğrenirdiniz Kutlu’yu okusaydınız” deseydi.
Mustafa Kutlu, benim Erzincan’dan ana toprağından hemşehrim. Ayrıca da hısım akraba.
Geçenlerde Kutlu belgeseli ile evimize girdiğinde ablalarını, annesini, okuduğu Erzincan Lisesi’ni görünce biz de annemle ve ablalarımla birlikte masumiyetin mahallelerinde gezinme fırsatı bulmuştuk.
Mustafa Ağabey, Nurettin Topçu’nun millet mistiklerinden. O yüzden onun ekonomi politiği ister istemez bugünkü çarpık kapitalizmin ve hürmetsizliğin, hadnaşinaslığın, vefasızlığın, sadakatsizliğin, merhametsizliğin, bilgisizliğin, asalaklığın, rüşvetin, suistimalin, adam kayırmanın, kleantalizmin, mafyacılığın, şirketçiliğin, komisyonculuğun, haksızlığın, korkaklığın, namertliğin, doymazlığın iklimine uğramayan bir toprak ve su kadirşinaslığı, üretimi ve paylaşımını esas alır.
Toprağa ve suya dayalıdır. Çevrecidir, şehre ve medeniyetine abanmaz. Hürmet ve hikmet prensiplerinin mihveridir.
Keşke herkes Karantina Günleri’nde evet Mustafa Kutlu okusa…
Hatta şöyle yapsak:
14 gün boyunca bir gün Nasreddin Hoca, bir gün Hoca Ahmet Yesevi Hikmetleri, sonra Safahat, ertesi gün Mesnevi, başka bir gün Sait Faik, belki öncesinde Ömer Seyfettin, arada Nazım Hikmet’in masallarının olduğu Sevdalı Bulut, Eflatun Cem Güney’den Masallar, ama Nurettin Topçu’nun Taşralı’sı bir de…
***
Mustafa Kutlu okumak için ilkokulu bitirmek icap eder. O ilk okul Nurettin Topçu müfredatıdır.
Topçu’nun Taşralı’sını okumamışsanız, elbette Kutlu’yu sadece MTTB’de buluşan gençlerin taşralı bir ağabeyi sanırsınız.
Nurettin Topçu ve Mustafa Kutlu okumaları Akparti için hayırlı olur. Ama bunu keşke Kılıçdaroğlu önerseydi daha şık olurdu.
Manevi iklimimizi, değerlerimizi, ruh kökümüzü idrak için böylesi daha iyi olurdu.
Kutlu, basit sürtüşmeleriniz için araç değildir beyler…