Pazartesi günlerinin rakipsiz dizisi Kızıl Goncalar, üç dalda Altın Kelebek Ödülü aldı: En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Yönetmen ve En İyi Senaryo. Senaryonun iyi olduğu bir gerçek ama en iyi diyemem. Zaman-mekân sorunları ve mantık hataları o kadar fazla ki, ilk bölümlerdeki heyecanımı kaybettim. Ara sıra izliyorum. En sevdiğim kısımlar ise her bölüm başındaki kara tahtaya yazılan sözler, senaryodaki ince mesajlar ve Cüneyt ile Doktor Levent arasındaki sohbetler.
Son bölümde çok farklı bir mesaj verildi ya da ben öyle algıladım. Hatta bu mesajın gündeme gönderme yapmak için sonradan eklenmiş olabileceğini düşündüm. Çünkü birinci fragmanda olmayan sahne, aşağıda bahsedeceğim olay sonrası yayınlanan ikinci fragmanda yer aldı. Eğer böyle değilse, buna tesadüf diyelim.
KADINLARA VERİLEN MESAJ
Doktor Levent’in Meryem’e direksiyon dersi verdiği sahneler dikkatimi çekti. Meryem, “Ne çok akılda tutacak şey var. Şu yan koltuğun kıymetini bilememişim.” dediğinde, Levent şu cevabı verdi:
“Sağ koltukta oturursan, direksiyondaki seni nereye götürürse oraya gidersin. Kendini başkasına bırakmak ilk başta rahatlatıcı gelir, kabul ediyorum. Ama uzun vadede bu teslimiyet, özgüvenini yerle bir eder.”
Kadınların araba kullanmayı öğrenirken sıklıkla karşılaştığı bir gerçek vardır: “Kocadan hoca olmaz.” Eğer erkekler eşlerine araba sürmeyi öğretirken Levent’in Meryem’e söylediği şu sözlerle başlasalar, hepsi hoca olur:
“Bizim araba kullanmadaki tek avantajımız ne biliyor musun? Toplumsal olarak iyi araba kullanacağımıza inandırılmış olmamız.”
SİYASİLERE VERİLEN MESAJ
Gelelim siyasilerle ilgili mesajlara.
Bildiğiniz gibi MİT Başkanı İbrahim Kalın, geçen hafta Şam’a gitti ve Emeviye Camii’nde namaz kıldı. Daha sonra HTŞ lideri Colani ile Şam’da arabayla dolaştı. Direksiyonda Colani, sağ koltukta ise İbrahim Kalın vardı. (Kızıl Goncalar dizisinin ikinci fragmanı bu olaydan sonra yayınlandı.)
Ertuğrul Özkök’ün yazdığına göre, Colani kalabalık olduğu için camiye girmek istememiş. Bu oldukça tuhaf bir durum, çünkü dışarısı da az kalabalık değil! Kimin kiminle camide aynı karede görünmek istemediğini zaman gösterecek. Ancak “Yaşasın Suriye Devrimi!” gibi refleksif bir tepki vermek yerine, Hakan Fidan’ın ihtiyatlı yaklaşımı doğru bir örnek.
Bazıları Colani’nin Kalın’a şoförlük yaptığını söylüyor. Gücün paylaşılmayı sevmediği bir gerçek. Bana göre Colani, “Tamam, bize yardım ettiniz, arkamızda durdunuz ama direksiyon bende.” demek istiyor. İbrahim Kalın, arka koltukta değil, sağ koltukta oturdu. Bu durumu “Devrimin lideri, şoförlük yaparak teşekkür etti.” diye yorumlamak zor.
Teşekkür nasıl olur, biliyor musunuz? Osmanlı Devleti’nin Macar devrimcilere destek olup sığınanları kabul etmesinden etkilenen İngiliz gençleri, bir gün Londra Büyükelçimiz Kostaki Musurus’un arabasının atlarını çözüp kendileri çekerek konsolosluğa kadar götürmüşlerdi.
GERİYE GİTMEK ZORUNLUDUR
Meryem, geri vitesi öğrenmek istemedi. “O da kalsın, gitmem geriye!” dediğinde, Doktor Levent, direksiyona oturan ve kimseye bırakmak istemeyenlere de bir mesaj verdi:
“Direksiyona bir kez oturduysan, geri gitme zamanın illa gelecek.”
Kimse “Direksiyon bende.” diye fazla güvenmemeli. Bir gün mutlaka geriye gitmek zorunda kalır. Ancak bu geriye gitme durumu sadece iktidar kaybı olarak düşünülmemeli. Güç zehirlenmesiyle direksiyona yapışan, koltuğu kimseye bırakmak istemeyen kişi, insanlığından da geri gidebilir.
Kızıl Goncalar dizisinin son bölümünden ben bu mesajları aldım.