Allah inancı Müslüman olmanın olmazsa olmazıdır. “İnandım” anlamına gelen “Âmentü” Müslümanın inanç kodlarını ifade eder. Onun başında da “Allah’a iman” gelir. Bir Müslüman, kainatı yaratan bir Varlığın bulunduğuna ve O’nun “Tek, eşi ve ortağı bulunmayan bir varlık” olduğuna (Buna tevhid inancı denir) inanacak. Böyle bir inanca sahip olan kişiye “İnanan” anlamına “mü’min” denir.
Allah inancına sahip olmanın insan hayatı açısından pek çok yansıması var, ya da olmalı. Mesela dün yazdığımız gibi insan olarak sahip olduğumuz her şeyi O’nun lütfuna borçlu olduğumuz bilgisi, sahip olduğumuz her şeyi, O’nun bizden beklediği çerçevede tasarruf etme hassasiyetini kazandırır bize. Diyelim elimizi kullanacağız, bir yetimin başını okşamak var onunla, ya da birisine karşı güç kullanmak var, hangisi Rabbin nezdinde kabule şayandır, sorusu mü’minin kendi içinde diri olan sorudur.
Buna benzer bir hassasiyet, mü’mine tüm hayatı için duyarlılık kazandırır.
Kur’an’da şöyle bir ayet var:
“Nerede olursanız olun, O, sizinle beraberdir. Ne yaparsanız Allah hakkıyle görücüdür.” (Hadid, 4)
O yani Allah Teala bizimle beraber. Nerede olursak olalım. Ne yaparsak gerçekten görmektedir.
Bu ayet bize, insanın uzağında, bilinmez bir yerlerde bir Yaratıcı kudret tanımı vermiyor Allah teala hakkında. Aksine nerede olursak olalım bizimle birlikte olan, yaptıklarımızı gören, söylediklerimizi duyan, yapıp edileni kaydettiren…. Dua edildiğinde ona karşılık veren, hatta “Dua edin karşılık vereyim” diyen bir Yüce Kudret…
İstenen ne?
Kur’an’da böyle bir ayetin bulunmasının anlamı ne?
İstenen insanın bunu idrak etmesi. Bunu kimi İslam büyükleri şöyle bir soru haline getirmişler:
“Allah bizimle beraber ama biz kiminle beraberiz?”
Yani farkında mıyız Allah’ın her an bizimle beraber olduğunun? Bu beraberliğin ne anlama geldiğinin? Görüldüğümüzün, davranışlarımızın not edildiğinin, bir çağrıda bulunduğumuzda O’na ulaştığının… O’nun karşılık vereceğinin farkında mıyız?
Bu farkındalık içinde bulunduğumuz söylemek kolay değil.
Biz insanız ve unutan bir varlığız. Bazen günde beş vakit Huzuruna gelir, yine de O’nun bizimle her an birlikte olduğunu unuturuz. Bazen gaflete düşer, namazda bile unuturuz.
Unutmamak için bir kalbi duyarlılık gerekir. Bunun için de bir kalb terbiyesi…
Onunu için de bir başka ayet üzerinde tefekkür etmek gerekiyor: “Dikkat edin, aman ha uyanık olun, kalbler ancak Allah’ı anarak, unutmayarak, her an O’nunla birliktelik idrakini kuşanarak doyuma ulaşır, mutmain olur, huzura erer.” (Ra’d suresi, 28) İnşaallah bir yazımızda da bu konu üzerinde dururuz.