Otomobil icat edileli neredeyse 140 yıl olacak. İçten yanmalı motorun bulunmasıyla birlikte, bu motoru yapabilen herkes otomobil de yapabilir hale gelmişti.
Türkiye öteden beri hem bu motoru yapmaya çalışıyor hem de otomobilin kendisini. 27 Mayıs darbesi sonrası girişilen Devrim otomobilin acıklı hikayesini hepimiz biliyoruz; iki prototip üretildi ama devamı gelmedi. Neden gelmedi? Doğru dürüst bir anlatan da çıkmadı; acaba neyi eksikti Devrim’in? Teknolojisi mi, sermayesi mi, pazarı mı?
Sonra Koç Holding’in 1966’da başlatıp 1975’te hiçbir izahta bulunmadan kapattığı Anadol projesi var. Motoru kendimiz yapmıyorduk, Ford’un lisanslı malıydı ama tasarımı biz yaptırmıştık. Anadol neden kapandı? Kimse bize adam gibi anlatmadı. Neydi eksik olan? Teknoloji mi, sermaye mi, pazar mı?
Şimdi Togg denemesi yapıyoruz. Bu bir ortak girişim grubu işi; hükümetten de her türlü siyasi desteği alıyor. Togg fabrikası 2023’te 18 bin araç üretmeyi planlıyor. Herhalde ilerleyen yıllarda üretim de artacak. Ama üretim yeterince artıp satışlarla da desteklenene kadar Togg para kaybetmeye devam edecek. Umalım ki yeterli sermaye vardır, kâr etmeye başlayacağı o güne kadar Togg dayanır. (Bir kıyaslama: Togg’un yatırımı 5 milyar Euro’dan az olacak. Buna karşılık Volkswagen’in elektrikli araç için harcayacağı para 2024’e kadar 73 milyar Euro. Togg’un dünyadaki diğer rakiplerinin yapmayı planladığı yatırımların mali büyüklüğünü söylemiyorum bile.)
Üçüncü unsur olan pazar unsurunu araya alayım. Belli ki bu aracın Türkiye’de ciddi bir pazarı var. Bir kere kamu kurumları ve kuruluşları büyük bir alıcı olarak devrede. Fabrikanın neredeyse iki yıllık üretimi devlete gidecek. Sanıyorum vatandaş da almak için çok hevesli olacaktır; Togg yılda 30-40 bin aracı iç pazarda satabilir kısa zamanda. Ama hedef yılda yüzbinlerce araç üretmek olmalı. Dış pazarlarda yer bulmak önemli o yüzden.
Gelelim bence en önemli unsura, teknolojiye.
Dikkatle izliyorum, Togg’un başarılı CEO’su pek çok konuda açıklamalar yapıyor ama Togg’un sahip olduğu teknoloji konusunda ser verip sır vermiyor. Şimdilik bildiğimiz, pille çalışan bir dört tekerlekli aracımız var. Bütün teknoloji bu.
İnsanlar doğal olarak Togg’a baktıklarında bir otomobil görüyorlar, onda bir otomobilin sahip olması gereken konforları arıyorlar. Bu normal.
Ama Togg sadece bir otomobil değil. Daha doğrusu olamaz. Togg, aynen dünyadaki rakipleri gibi bir dev mobil bilgisayar olmalı.
Türkiye’de konuşanlar “Tasarımı İtalyanlar yaptı, motoru Almanya’dan alıyoruz” gibi laflar ediyorlar ama bu lafların hiçbir anlamı yok. Togg’un motoru, evlerimizdeki buzdolabı veya çamaşır makinesinin sahip olduğu motordan çok da farklı değil. Motorun önemi son derece sınırlı.
Elektrikli aracın iki önemli unsuru, onun fiyatını ve konforunu belirliyor: 1. Pili; 2. Üzerindeki yazılımları.
Pil konusunda mesela Tesla nasıl Panasonic’e bağımlıysa Togg da kendi pil üreticisine bağımlı. Yapacak bir şey yok. Togg mühendisleri daha az elektrikle daha çok yol kat edecek tasarımlar aramalı. Tesla bunu yapıyor.
Yazılım konusu ise çok daha kritik. Togg benzeri elektrikli araçlarda yüzlerce farklı yazılım aynı anda çalışıyor. Bütün bu yazılımlar da bir ortak işletim sistemi üzerinde uyumlaşıyor. Aynen telefonunuzdaki veya bilgisayarınızdaki gibi. İşte o işletim sistemi Togg’un kendi mühendislerinin malı mı, değil mi? Togg’un patentleri arasında ben göremedim, belki ben kaçırdım ama yerli otomobili “yerli” yapacak esas şey bu.
Şu anda benim anladım Togg sadece pilli bir tekerlekli araç olarak yola çıkacak. Yani fark yaratıcı ve kritik yardımcı sistemlerden hemen hemen hiçbiri olmayacak. Zaman içinde Togg’un bu yardımcı sistemler için gereken sensörleri araca entegre etmeye başlayıp en sonunda tam otonom sürüşe kadar varacak bir yola girmesi gerekiyor. O yol çok uzun ve meşakkatli, Togg da daha işin başında.
Örneğin bu sensörlerin hemen hemen tamamı patentli ürünler. Ya Togg mühendisleri o LİDAR ve diğer hassas görüntü işleme sistemlerini, ultrason sensörleri yeni baştan icat edip kendine patentleyecek ya da yabancı firmalara lisans bedelleri ödenecek.
Anadol daha güçlü bir sermayesi olup mühendislere ve ArGe’ye yatırım yapsaydı, bugün Hyundai gibi bir dünya markası bile olabilirdi; ama kısa vadeli ekonomik tercihler yüzünden ilerleyemedi, kapandı. Togg’un aynı akibete uğramaması için vizyonunun şimdiden “Kendi ürün tasarımımı kendim yapacağım” şeklinde olması lazım.
Fakat bu vizyon da bir ekonomik güç meselesi. Çünkü o mühendisler, o tasarımcılar kolay bulunmuyor ve yurt dışındaki insan kaynağına açılmak da gerekiyor.
Togg’un başarılı olmasını, kalıcı olmasını temenni etmeliyiz. Bardağın boş tarafını görelim ama “İşte gördünüz, boş” demek yerine orayı doldurmaya çalışmak lazım.