Rusya ve Putin anlatayım, siz istediğinizi anlayın

İsmet Berkan

Kremlin’de 21 Şubat 2022’de, yani Rusya’nın Ukrayna’yı işgale başlamasından sadece iki gün önce bir Güvenlik Konseyi toplantısı yapıldı.

Vladimir Putin’in bir masanın arkasında, diğer katılımcı üst düzey Rusların ise sandalyede oturduğu bu toplantı gizli değildi; TV’den naklen yayınlandı. Meraklısı, toplantının tamamını YouTube’dan izleyebilir.

Rusça bilmiyorum, o yüzden toplantıda Putin’in yaptığı uzun konuşmayı Batılı kaynaklardan okuyabildim; tabii toplantı sonunda ilan edilen kararı da.

Ama şunu söyleyebilirim: Bu toplantı bir karar almak için yapılmamıştı. Putin kararını çoktan vermişti, toplantı işin şov kısmıydı.

Toplantıya katılanlar, Putin’in kararını tam olarak bilmiyordu. Bir traji komik sahne, Rusya’nın güçlü dış istihbarat örgütünün başkanının toplantı sırasında Putin’den gelen bir soruya cevap verirken kekelemesi ve bu arada Putin’den fırça yemesiyle ilgiliydi. İstihbarat Başkanı Putin’in hangi cevabı duymak isteyeceğini bilemediği için kekeliyordu.

Düşünün, Rus istihbarat şefi Putin’in kafasındakinin ne olduğunu bilmiyorsa, başkaları nasıl bilebilir?

***

Rusya’nın Ukrayna’yı işgale başlamasının üzerinden neredeyse üç hafta geçti. Düne kadar hiç değilse askeri alanda “süper güç” olduğunu sandığımız Rusya, bu savaşta ilan ettiği hedeflerden bir tanesine bile ulaşamadı bu sürede.

Bu hedeflerden en çok konuşulanı “Ukrayna’da rejimi değiştirmek”ti. Rusya bir küçük kasabada bile rejimi değiştiremedi. Melitopol adlı kasabanın Rus asıllı belediye başkanının Rus ordusunu çiçekle karşılamasını bekliyorlardı, başkan tersine “Bu bir işgal, işgalcileri istemiyoruz” dedi. Hop belediye başkanını kaçırdılar, kim bilir başına ne geldi adamın. Yerine de bir kukla başka koydular. Ama kasabanın çoğu Rusça konuşan, etnik Rus halkı ertesi gün on binlerce kişi olarak sokağa döküldü, işgalcileri protesto etti.

Ortada açık bir başarısızlık var Rusya adına. Şimdi dünyanın dört bir yanından uzmanlar, Rusya’nın bu başarısızlığının arka planını, Rusya’yı başarısız yapan temel nedenleri analize çalışıyorlar.

***

Rusya ve Putin’in başarısızlığıyla ilgili yazı yazanların tamamı, kök sebepler sıralarken birinci sıraya Rusya’daki otoriter kişisel yönetimi koyuyor.

Rusya’nın stratejik karar alma mekanizması, TV’den canlı yayınlanan Güvenlik Konseyi toplantısına da yansıdığı gibi, tek kişinin aldığı kararlarla oluşuyor. O karara itiraz eden, farklı bir yol izlemek gerektiğini söyleyen, konuyu enine boyuna önceden hesaplamayı öneren yok.

Olamaz da. Çünkü kişisel otoriter yönetim demek, etrafta konunun uzmanlarından çok liderin dediğini onaylayanların bulunması demek. Liyakat ve uzmanlık gidiyor, yerine sadakat geliyor.

Otoriter rejimler, doğaları gereği düşünceyi ifade özgürlüğünün son derece sınırlı olduğu rejimler.

Rusya’da mesela bir meşru muhalefet yok; bütün muhalefet “vatan haini” olarak damgalanıp yer altına itilmiş durumda. O zaman, karşlı görüşler de dile getirilmiyor.

Devlet yönetiminde söz sahibi olmak için ise Putin’e sadakat en önemli kalite. Öyle olunca ülkenin yöneticisi ve nihai karar vericisi olarak Putin, kararlarını olması gerekenin çok daha azı bilgiyle veriyor; çünkü bilgi hep bir kaynaktan geliyor, farklı kaynaklardan beslenemiyor lider. Yani, otoriter liderin yaptığı tercih (etrafında işi bilenleri değil kendine sadıkları tutmak) dönüp dolaşıp o lideri vuruyor.

Otoriter rejimlerin bir başka karakteristiğini Putin’de de görüyoruz; kurumları bir kenara itiyor. İşte başta da örneğini verdim, Güvenlik Konseyi’nde ordudan istihbarata, dış işlerinden ekonomiye bütün önemli Rus kurumlarının üst düzey temsilcileri var ama bu kurumlardan hiçbiri Putin’e “Yanlış hesap yapıyorsunuz” diyemiyor, demiyor.

Oysa Putin, hem Ukrayna ordusunun gücü ve direnci konusunda, hem Rus ordusunun gücü ve istekliliği konusunda, hem Amerika başta olmak üzere Batının Ukrayna’yı savunma kararlılığı konusunda, hem de Batıdan gelecek yaptırımların gücü konusunda yanlış hesap yaptı.

Düne kadar dünya, Rusya’nın ekonomik bir cüce ama askeri bir dev olduğunu düşünüyordu, bu askeri devlik hali de Rusya’yı hala “süper güç” kategorisinde tutuyordu.

Ama Ukrayna savaşıyla birlikte Rus ordusunun “süper güç”lük statüsü yerle bir oldu. Artık Rusya sadece bir nükleer güç olarak “süper.”

Bakın, Çin hala Rusya’ya destek vermedi; verecek gibi de durmuyor. Evet bu dev ülke Batıyla aynı çizgi üzerinde değil ama Rusya’nın da arkasında durmuyor; dünyayı bizde birilerinin ümitle beklediği gibi “Şanghay Beşlisi Batıya karşı” pozisyonuna sokmuyor.

Aslına bakacak olursanız nasıl Ukrayna kendi kaderine terk edilmiş gibi gözüküyorsa, Rusya da öyle. Kendi kaderine terk edildi. Uzun savaş, uzayan ekonomik yaptırımlar demek, onun sonucu da Rusya’nın üçüncü dünya statüsüne düşmesi.

Eskiden diktatör olmak kolaydı. İspanya’da Franco, Filipinler’de Marcos veya Zimbabwe’de Mugabe dünyadan kopuk ülkelerini uzun süre yönettiler. Ama bugün karşılıklı bağımlılık diye bir şey var; Kuzey Kore bundan şimdilik kaçabiliyor ama Çin kaçamıyor. Rusya hiç kaçamaz.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (45)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.