Sokakta, gittiğim bir yerde, hatta telefonda insanlar seçim sonuçlarını soruyor. Ben de her seferinde, ‘Benim sizden daha fazla şey bildiğimi nereden çıkarıyorsunuz?’ diye soruyla cevap veriyorum.
Evet, işim gereği daha yakından izlemek zorundayım ama kendi başıma seçim anketi yapmıyorum, oturduğum yerden seçim sonuçlarını tahmin edecek bir kahin hiç değilim.
Kaldı ki, yine mesleğim gereği seçim tahmini yapmaktan kaçınıyorum; aksine gündelik subjektif gözlemlerim beni bir tarafın kazanmakta olduğunu düşünmeye ittiğinde bile hemen kendimden şüpheye kapılıyorum, duygularımı işime mümkün olduğunca karıştırmamaya gayret ediyorum.
Daha önce defalarca yazdığım bir şeyi bugün tekrar edeceğim.
Kimse pek hatırlamıyor ama 2014’te CHP ile MHP’nin ortak Cumhurbaşkanı adayı olarak Tayyip Erdoğan’la yarışan Ekmeleddin İhsanoğlu o seçimde yüzde 38,5 oy almıştı.
İhsanoğlu’nu aday olarak neredeyse kimse beğenmemişti; onun için ne bir sosyal medya fırtınası esmişti ne de İhsanoğlu kendisini aday gösteren partilerden yeterli desteği alabilmişti.
‘Ekmek için Ekmeleddin’ gibi ortaokul çocuğu seviyesinde bir slogana, gayet zayıf bir reklam/tanıtım bütçesine sahip olan Ekmeleddin İhsanoğlu doğru dürüst miting de yapamamıştı.
Ama bütün bunlara rağmen neredeyse bütün muhalefet ona destek açıklamış, Tayyip Erdoğan ve Selahattin Demirtaş’a karşı yarışıp yüzde 38,5 oy almıştı.
2018’deki seçimde bugünkü Millet İttifakı üç adayla sahnedeydi. Muharrem İnce, Meral Akşener ve Temel Karamollaoğlu aday olmuşlardı ve biliyor musunuz ki bu üç adayın toplam oyu ancak Ekmeleddin İhsanoğlu’nun oyu kadardı. (Muharrem İnce yüzde 30,64; Meral Akşener yüzde 7,29; Temel Karamollaoğlu yüzde 0,89… Yani toplam yüzde 38,82.)
2018’de Selahattin Demirtaş yine adaydı ve 2014’ten biraz az oy almıştı.
Geçmişte kalan ama bir örüntü oluşturan bu iki seçimin bugün bize söylediği şey şu: Türkiye’de adı Tayyip Erdoğan olmayan adayın oy tabanı yüzde 38. Kürt milliyetçiliğini temsil eden adayın oy tabanı da yüzde 8-10 civarında.
Bugünkü seçimde Kürt milliyetçisi hareket aday çıkartmayıp Kemal Kılıçdaroğlu’na destek verdiğine göre, bugün Kemal Kılıçdaroğlu’nun taban oyu yüzde 38 + yüzde 8, yani yüzde 46 civarında.
Dikkat edin, bu yüzde 46 başlangıç oyu. O yüzden ‘taban oy’ diye bir kavram uyduruyorum.
Türkiye 5 yılda nereden nereye geldi; başkanlık sistemi altında kötü yönetim nasıl olurun adeta kitabını yazdık. Bugün, beş yıl önceye göre hayatından memnun olanların sayısında ciddi bir azalma var. Üstüne Tayyip Erdoğan’ın 20 yıldır iktidarda olmasının getirdiği yıpranmayı ekleyin, hayat pahalılığını, doların fiyatını, depremde ve orman yangınında devletin sergilediği büyük beceriksizlikleri düşünün…
Zaten uzun dönemden beri oyları azalma eğiliminde olan Erdoğan ve Ak Parti kendi maksimum seviyelerine göre ciddi oy kaybettiler.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun sadece olumlu bir gelecekten söz eden seçim kampanyası ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın neredeyse sadece negatif söyleme dönen kampanyasını kıyaslayın.
Kılıçdaroğlu zaten cebinde yüzde 46 ile başladığı yarışta kendine yüzde 5 ilave oy toplayamamış mıdır sizce?
Evet, Muharrem İnce ve Sinan Oğan’ın alacakları oy miktarı önemli ama kampanya döneminin son iki haftasında bu iki adayın neredeyse görünmez hale geldiği sizin de dikkatinizi çekmiştir. Bu iki adayın toplamda yüzde 2-3 seviyesine inmesi benim için şaşırtıcı olmayacak.
Tayyip Erdoğan’ın oyları ise çok uzun bir zamandan beri yüzde 41-44 aralığında bir yerde ve ne yukarıya doğru ne de aşağıya doğru kıpırdıyor; orada takıldı kaldı.
Kısacası şu: Aslında Kemal Kılıçdaroğlu bu seçimi daha birinci turda kazanabilir.
Nitekim, geride kalan haftasonunda sahaya çıkan anket şirketlerinin yaptığı son araştırmaların sonuçları da Kılıçdaroğlu’nun yüzde 50 eşiğine gelip dayandığını gösteriyor.
Kaldı şurada 3 gün. Kesin konuşmak, tahmin yapmak yanıltıcı ve yanlış olur ama ortada Kılıçdaroğlu’na dönük bir potansiyel var.