'Gambit’ bir satranç terimi. Kabaca, oyunculardan birinin ileride daha üstün bir konum elde edebilmek için elindeki bir değerli taşı feda etmesi anlamına geliyor. Yani büyük bir stratejiye dayanan bir taktik geri çekilme/fedakarlık.
Türkiye’de iktidar önceki gün bir stratejik kararını uygulamaya koydu ve başörtüsüne anayasa düzeyinde güvence getirilmesi için muhalefetle bir dev uzlaşma yaratılması ihtimalini (şimdilik) ortadan kaldırdı.
Neydi bu uzlaşma ihtimali, hatırlayalım: Altı muhalefet partisi, 5 Ocakta yaptıkları toplantının ardından yayınladıkları bildiride, Ak Parti ve MHP’nin Anayasa değişikliği önerisinin sadece bir maddesini desteklediklerini (Aile ile ilgili maddeyi desteklemiyorlar) ama sadece madde metnine bazı itirazları olduğunu, iktidarın önerecekleri metni kabul etmesi halinde değişikliğe olumlu oy vereceklerini bildirdiler.
CHP ve İyi Parti’nin hazırladığı değişiklik metni sembolik ve minör bir değişiklikti; iktidar kanadının metninde dini inanca yapılan atıfı silmek, meseleyi Anayasa metni açısından “nötr” hale getirmek, başı açıklar dahil hiç kimsenin hiçbir giyseye zorlanmamasını sağlamak istiyorlardı, yoksa teklifin özüne ilişkin bir değişiklik değildi önerdikleri.
Ama bu öneri Anayasa Komisyonu’nda reddedildi, iktidar kanadının metni onların oylarıyla olduğu gibi kabul edildi. Bunun üzerine CHP ve İyi Partili komisyon üyeleri toplantıyı terk etti. BBC Türkçe’nin tecrübeli siyaset muhabiri Ayşe Sayın’ın haberine göre CHP ve İyi Parti bu maddeye genel kurul aşamasında da hayır oyu verecek. Diğer maddeye zaten hayır dendiği için eğer genel kurulda bu disiplinde davranılırsa anayasa değişikliği önerisi reddedilmiş olacak; çünkü 360 oyu bulamayacak.
Ak Parti ve MHP, başörtüsüne ilişkin bir kalıcı Anayasa değişikliği yapmış olmak kazanımı yerine muhalefetin başörtüsüne hayır dediği propagandasını seçimde kullanma fırsatını tercih etmiş gözüküyor. Gambit dediğim bu. Başörtüsünü feda ediyorlar, yerine seçimde propaganda şansı ile stratejik bir üstünlük kurmayı ümit ediyorlar.
Muhalefet açısından aslında CHP kendi başına çok da zorda değil. Başörtüsüne hayır demek (veya genel kuruldaki oylamaya hiç gitmeyip evet dememek) en çok İyi Parti, Saadet, Deva ve Gelecek’i etkileyebilir. Üstelik İyi Parti’nin lideri Meral Akşener başörtüsü konusunda son derece keskin görüşlere sahip, o bunun bir insanın kıyafet özgürlüğü olmaktan çok bir inanç özgürlüğü hakkı olduğunu öteden beri savunuyor. Eminim önceki gün komisyondan çıkılmasına karar vermek Meral Akşener için zor bir karar olmuştur.
Öte yandan, başörtüsü özgürlüğünün yegane sahibiymiş gibi davranmak isteyen Ak Parti’nin üzüm yemek varken bağcıyı dövmek istemesi de ters tepebilir bir hareket. Yani o gambiti yapmak tamamen risklerden arınmak anlamına gelmiyor bu parti açısından.
Kimse sözünü etmiyor ama bu tartışmanın bir üçüncü tarafı daha var: Başörtülü kadınlar.
Evet, Türkiye’de başörtüsü, Anayasa Mahkemesi’nin bu konudaki yorumunu değiştirmesi sayesinde artık kısıtlanan, yasaklanan bir şey değil. Orduda başörtülü subaylar var, yargıda başörtülü yargıç ve savcılar, poliste başörtülü polisler. Ancak son birkaç ayda siyaset onları bu özgülüklerin “garanti” olmadığına inandırdı. Ak Parti’nin Anayasa değişikliğini “gole çevirme” girişimi, onlara şu an sahip oldukları özgürlüğün her an ellerinden gidebilecek bir şey olduğunu söyledi.
Şimdi acaba başörtülü kadınlar başlarındaki örtünün bir kez daha siyasetin kullanımına sunulmasına acaba nasıl bakıyor? Taraflardan birini haklı görme eğiliminde olabilirler mi? Yoksa iki tarafa birden mi öfkeleniyorlar?
Bu basitlikte bir şeyi satranca benzetmeme de kızabilirsiniz elbette. Aslında pişpirik oynanıyor, satranç değil!