Dünyamız çok büyük bir değişimin içinde; bir büyük devrimi yaşıyoruz.
Bu devrim, aynen bundan 12-14 bin yıl önceki Neolitik ve 200-250 yıl önceki Sanayi Devrimi gibi insanlar arası ilişkilerden ekonomik ve sosyal düzene, siyasi düzenden gündelik hayatın akışına kadar her şeyi tepeden tırnağa değiştirecek bir devrim.
Adına “Bilgi Çağı Devrimi” denen bu devrimin içinde yaşadığımız ve bir önceki devrimin veya çağın etkilerini hala üzerimizde taşıdığımız için pek çok şeye şaşırıyoruz, bazılarını kabul etmekte zorluk yaşıyoruz, bazı temel şeyleri ise kavrayamıyoruz bile.
Bu anlayama/kavrayamama/kabullenememe sorunu sanmayın ki ülkemize özgü. Bütün insanlık bunu yaşadı, daha da yaşayacak.
Amerika’dan, bütün dünyanın uzun süre konuştuğu bir örnek, Tesla otomobil şirketi. Tesla henüz yılda 30 bin otomobil ya üretir ya üretemezken bile, onun yılda ürettiği otomobili her hafta satan General Motors, Ford gibi otomotiv devlerinden daha değerli bir şirketti.
İnsanlar, “O da otomobil yapıyor bu da” diyor ve ne olduğunu anlayamıyordu ama borsa yatırımcısı çoktan geleceği görmüştü: Tesla otomobil yapmıyor, tekerlekleri de olan bir mobil bilgisayar platformu yapıyordu, diğer şirketler ise bildiğiniz otomobil ve türevlerini üretiyordu. Fark aslında çok büyüktü.
Benzeri bir örneği bugünlerde biz de yaşıyoruz.
Bakın, Türkiye’nin en büyük sanayi gruplarından biri, Koç Holding. Bu köklü holding, bize hep elimizde tutabileceğimiz, gündelik hayatta bize yardımcı olacak şeyler üretiyor. Buzdolabı, çamaşır makinesi, televizyon, otomobil, benzin, mazot; Koç’un üretim yelpazesi çok geniş ve hepimizin evinde en az bir tane Koç ürünü var.
Koç bunları sadece üretmiyor; aynı zamanda pazarlıyor da. Hem doğrudan kendisi hem de bayileri aracılığıyla bu ürünleri dünyanın dört bir köşesinde insanlara ulaştırıyor. Örneğin bir Koç Holding kuruluşu olan Beko, Avrupa’nın beyaz eşya ve televizyon kralı. Bu markanın reklamını boşuna Avrupa’nın her yerinde görmüyorsunuz.
Bu devasa yapısıyla Koç Holding’in bugün borsamızdaki piyasa değeri 6,23 milyar dolar. Holdingin toplam yıllık cirosu 7 milyar dolara yakın. 100 bine yakın insan çalışıyor Koç bünyesinde.
Buna karşılık, haberi daha dün geldi: Sadece birkaç yıl önce (2019’da) kurulmuş, içinde Koç Holding’le kıyaslanmayacak kadar az kişinin çalıştığı, Koç Holding’in Nakkaştepe’deki devasa kampüsüne oranla İstanbul Esentepe’de mütevazı (930 metrekare) bir ofiste çalışan Dream Games 255 milyon dolar daha sermaye almıştı ve bu sermayeyi alırken şirketin değeri 2,75 milyar dolar olarak hesaplanmıştı. Yani evet, Koç Holding’in toplam değerinin yüzde 40’ını şimdiden yakalamış durumda Dream. (Koç Grubu’nun dev şirketi Arçelik’in piyasa değeri 2,58 milyar dolar bu arada.)
Yarın sabah Koç Holding veya Arçelik çıkıp “Bize sermaye lazım” dese, bu durum onlar için bir zayıflık belirtisi olarak görülebilir. Ama Dream çıkıyor, “Bana sermaye lazım” diyor, şirkete yeniden değer biçiliyor ve 255 milyon doları alıyor, bu durum eski ekonomi şirketlerinde zayıflık belirtisi gibi görülürken yeni ekonominin şirketleri aksine bunu güçlerinin bir delili olarak gösteriyor ve öyle de zaten.
Bugün sıfırdan bir Koç Holding kurmaya kalkışsanız büyük ihtimal buna ömrünüz yetmez. Ama zaten tam da bu sebeple kimse Koç Holding kurmaya kalkışmıyor artık dünyada.
Yeni ekonominin ilk büyük kahramanları Steve Jobs’un veya Bill Gates’in doğduğu yıllarda General Electric veya General Motors devasa şirketlerdi. Bugün hala kocamanlar. Ama Steve Jobs’un kurduğu şirket Apple’ın piyasa değeri 3 trilyon dolardan fazla bugün, GE ise 113 milyar dolar gibi daha mütevazı bir büyüklükte. (GE’yi zamanında kuranlar arasında bir başka büyük mucit, Thomas Edison da vardı.)
Çok şaşıranlar var, “Nasıl oluyor da bir oyun şirketi, koca koca üretici holdinglerden daha değerli oluyor” diye.
Cevabı basit aslında: Dream Games, dünyada cep telefonlarında oynanan oyunları üreten yüzlerce şirketten biri. Kendi telefonunuza bir bakın, kaç tane oyun var orada ve kaçını oynuyorsunuz? İnanılmaz bir rekabetin yaşandığı bir piyasada Dream Games; hiç küçümsememek lazım.
Cevabın bir başka tarafı da şu: Koç Holding’in (veya Türkiye’de başka bir reel sektör şirketinin) rakamlarına baktığınızda yapılan ciro ile elde edilen kâr arasında müthiş bir uyumsuzluk görürsünüz; o ciroya göre şirket kârı küçüktür; çünkü bizim şirketlerimizin yarattığı katma değer düşüktür. Oysa oyun şirketinde katma değer çok yüksektir; cironun önemli bir bölümü kâra dönüşür.
Bakın, Dream’den bir gün önce de, daha yeni kurulmuş olan Spyke Games adlı başka bir Türkiye merkezli şirkete “tohum sermaye” diye, yani kuruluş sermayesi olarak 55 milyon dolar verildi. Bu rakam, onların gelecekte yapacaklara işe güvenin bir göstergesi.
Cesur yeni dünyaya ve yeni ekonomiye hoş geldiniz.