Kendimi bildim bileli bunu merak ediyorum: Afganistan’da ne işimiz var?
Hayır, sadece son 20 yıldan söz etmiyorum.
Zamanında bizim Hasan Cemal’in dedesi, İttihat Terakki’nin üç yöneticisinden biri olan Cemal Paşa’nın Türkiye’den kaçtıktan sonra oraya gitmesinden…
Cumhuriyet’in ilk yıllarında Atatürk’ün bu ülkeye özel ilgi göstermesinden…
1979’daki Sovyet işgali sonrası 12 Eylül darbeci yönetiminin Afganistanlı göçmenleri kabul edip onlara Van’da yer inşa etmesinden…
2001 sonbaharında Amerika’nın arkasından NATO’yu ve dolayısıyla Türkiye’yi de sürükleyip bu ülkeyi işgal etmesinden ve son iki üç aydır devam eden “Askerlerimiz Afganistan’da kalmaya devam etsin” tartışmasından söz ediyorum.
Tekrar edeyim: Sahiden bizim ne işimiz var Afganistan’da?
Bu ülke bize uzak; öteden beri fakir; doğru dürüst bir doğal kaynağı da yok; dostluğumuz karşılıklı da değil, çünkü onların bize benzer bir dostluk gösterecek halleri yok.
“Din kardeşiyiz” demeyin; başka din kardeşlerimiz de var ama onlarla bu kadar yakından ilgilenmiyoruz. Mesela Yemen’deki iç savaşın ve bu ülkeye karşı ikili işgal girişiminin manşet olduğunu hiç gördünüz mü gazetelerimizde? Televizyonlarda Yemen’le ilgili tartışma programı izleyeniniz var mı her gece? Sosyal medyada Yemenli kadınların düştüğü halden hareketle “İyi ki Atatürk var” diye yazana rastladınız mı?
Televizyonları ve sosyal medyayı yakın takip ettiğimi söyleyemem ama ben rastlamadım.
Peki nedir bu Afganistan merakımız? 20 yıl önce koşa koşa oraya gittik; çünkü bir ekonomik krizin ortasından geçiyorduk; 11 Eylül saldırıları sonrası Amerika ile, yani IMF’nin para musluklarını kontrol eden ülke ile yüksek perdeden dayanışma sergilemek Ankara açısından önemliydi; NATO şemsiyesinin Afganistan’a kadar uzanmasına kimse ses çıkarmadı, Türkiye de bir Müslüman ülkenin bu şekilde işgaline ve orada bir kukla hükümet kurulmasına itiraz etmeyi bir yana bırakın sevinçle işgale katıldı.
Eski Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin’in orada NATO misyonunun başına geçmesini “Türk diplomasisinin zaferi” olarak kutlamadık mı? İşgal idaresinin başında olmayı marifet saydık yani.
Türkiye’de bütün yurt dışına asker gönderme tezkereleri iktidarla muhalefetler arasında gerginlik yaratır. Siz son 20 yılda Afganistan’daki askeri birliğimizin süresinin uzatılmasına itiraz eden duydunuz mu? İtiraz bugün geliyor; çünkü artık NATO şemsiyesi altında değil askerlerimiz orada, tek başlarınalar. Zaten o yüzden sanıyorum, kendi alanlarından dışarı adım atmıyorlar. Üç gündür Kabil Havaalanından binlerce fotoğraf ve video geldi, arka planda olsun bir Türk askeri göreniniz var mı? Oysa 648 kişilik birliğimiz o havaalanında konuşlu ve görevi de “güvenliği sağlamak.”
Bugün, Ankara’da hükümetten iyi haber aldığına inanılan kimi köşe yazarlarının Türkiye’nin Afganistan’ın yeni yönetimi olan Taliban’la nasıl ilişki kurmak istediğine dair yazdıklarını okudum, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Hürriyet’te Hande Fırat’a söylediklerine baktım; Türkiye bir biçimde Afganistan’da askeri varlığını sürdürebilirse çok sevinileceğini, hatta bunun “Büyük Türkiye” masalları açısından bir başarı gibi sunulacağını anladım.
Tabii bunun için önce Taliban’ın “Evet” demesi lazım. Diyelim ki Taliban “evet” dedi ama dünyanın geri kalanı, bu çağlarca geride bir hayatı özleyen, dünya mirası heykelleri havaya uçuran, kadınları görünmez kılmak isteyen, eli kanlı ve zamanında El Kaide’ye seve seve ev sahipliği yapmış örgütü Afganistan’ın meşru yönetimi olarak görmedi. Bunun sonucu olarak, Kabil Uluslararası Havaalanı geniş bir boykota uğradı ve “uluslararası” olmaktan çıktı.
Yine de orada duracak mıyız? Durmamız kim için ne işe yarayacak?
Türkiye’nin Müslüman veya değil, bir işgal gücü olduğunu, kukla hükümetin asker ve polisinin eğitiminde rol aldığını, orada gidip laik okullar kurduğunu, kız çocukları eğittiğini ve hayata kazandırdığını Taliban neden unutsun? Tek sebep, şu kritik günlerde tek tek her ülkenin kendi meşruiyetlerini tanımasına ihtiyaç duymaları olabilir. Yani yarın öbür gün önümüze şu denklem çıkacak: Taliban’ı tanı, Afganistan’da askeri üssü kap!
Tayyip Erdoğan ve iktidarına haksızlık etmek istemem: Afganistan’da hala çok sayıda Türk vatandaşının olduğunu anlıyorum, onların tahliyesi tamamlanana kadar askeri varlığın devam etmesi, sonrasında geri çekilmesi düşünülüyor olabilir. Ama bunu bugünden açıklamanın ne sakıncası var?
Cemal Paşa niye gitmişti Afganistan’a? Atatürk neden Afgan Hanı’na ilgi göstermişti? Kenan Evren neden Sovyet işgalinden kaçan Afganistanlılara koca koca apartmanlar yaptırdı Van’da?
Bu soruların cevapları hep var ama cevapların hiçbiri Afganistan’ı Türkiye açısından, mesela Yunanistan veya Suriye’den daha önemli ülke yapmıyor. Son 20 yıldır neden orada durduğumuzun da bir izahı var maalesef: Amerika’nın peşinden ayrılmak. Şimdi Amerika orayı terk ettiğine göre, bizim durmamızın çok manası olmasa gerek.
Bir tek bana mı saçma geliyor binlerce kilometre ötedeki bu fakir ülkeye askeri ilgi göstermek, askerlerimizi orada tutmaya devam etmek istemek?
Sahiden, ne işimiz var Afganistan’da?