Tarihçi Ian Morris insanın geçmişine binlerce yıllık perspektifle bakar. Bakarken de Doğu ile Batı’yı karşılaştırır. Bu geniş taramayı yaptığı 2010 tarihli eserinin adı, Why the West Leads- for Now?. Kitabı, Alfa Yayınları 2017’de, Dünyaya Neden Batı Hükmediyor (Şimdilik) başlığıyla yayımladı. Morris’in bir “Sosyal Gelişmişlik İndeks”i var. En büyük şehrin nüfusu, kişi başına enerji tüketimi, savaş gücü gibi bir dizi ölçünün birleşmesinden oluşuyor. İnsanın geçmişi boyunca bu indeksi Doğu ve Batı için ayrı ayrı hesaplayıp grafiğini çizerseniz şekildeki görüntüyü elde ediyorsunuz. (Yatay eksende BCE- milattan önce, CE, milattan sonra demektir.)
Son 14 bin yılda dalgalanmalar var; var olmasına da asıl çarpıcı olay, son birkaç asırdaki “patlama”. Bilim ve endüstri devrimlerinin getirdiği infilak! Matematikçiler buna “singularity” der. Bizde “tekillilik” demeğe çalışıyorlar. Doğrusu “biriciklik” olabilirdi belki. Başka bir şeye benzemeyen gibi. (Aslında matematikçiler de kimse bakmazken “patlama”, “patlıyor” falan diye konuşur.) Patlamaya en basit misal 1/x fonksiyonunun x=0 civarındaki davranışıdır.
Geçen yazılarımdan birinde bu olaya gelen yorumda, “3 asır insan hayatında nedir ki?” deniyordu. İşte budur. Gerçeğin gözüne bakıp son birkaç asırda olanı hâlâ küçümsemeye devam edebilir misiniz? Son üç-dört asırdaki patlama insanlık tarihinde bir ilkti. Ancak bugün tekrar etme ihtimali var. İster inanın, ister inanmayın.
YAKIN, DAHA DA YAKIN
Morris’in indeksinden ve (ikinci) büyük patlamadan daha önce de bahsettim. Şimdi tekrar hatırlamamın sebebi, bugünlerde yine “singularity” sözlerinin duyulması. Dahi mucit Raymond Kurzweil’i 1977’de ilk metin okuma makinesini yaptığı zaman duymuştum. O tarihte başka şeylerin yanında yayımcılıkla da uğraşıyordum ve metni yazıya çevirmek çok büyük bir atılımdı. IBM’in Selectric daktilosu gibi metal kullanmadan orantılı harflerle dizgi yapmak gibi! Kurzweil’le aynı kuşaktanız. O benden üç yaş küçük fakat bilgisayara üç yıl önce başlamış. Ben 1966’da, o 1963’te. Singularity- patlama, Kurzweil’in iki kitabının kapağındaki çarpıcı kelime. Biri Patlama Yakın, diğeri Patlama Daha da Yakın. Birincisi 2005’te, ikincisi bu yıl yayımlanmış.
Daha önce de Mustafa İbrahim’in Gelen Dalga’sını anlatmıştım. Onda da yapay zekâ (YZ) önemli yer tutuyordu ama CRISPR ile DNA ve genom manipülasyonları, ısmarlama canlı, ısmarlama insan, ısmarlama virüs de vardı.
YZ AVUKAT, RESSAM, HEKİM
Yakın zamanda üniversite sınavında bir çocuk yakalandı. Üzerindeki düğme boyu bir kamera düzeneği ve birkaç bağlantıyla sınav sorularını YZ’ya çözdürüyordu. Ne yaptılar bilmiyorum. Bence yaptığı suç olmasa, dilediği bilgisayar bölümüne girmeyi hak etmiş! GPT4, ABD Baro sınavında avukatların %90 küsurundan daha iyi sonuç almıştı. O ülkede avukatlar şimdiden YZ’dan kopya çekmeye başladı. Pek güzel yazılar yazıyor, nesir tercümelerinde kusursuza yakın, grafik sanatında pek başarılı. Siyasi konuşma hazırla deseniz sebep olacağı kalite sıçraması uyuyan dinleyicilerin gözünü açar. Tıbbi görüntülemede pek usta.
Kurzweil, mevcut modellerin hemen arkasından gelecekleri anlatıyor. İnsan- YZ bağlantıları. Genetik ve 3 boyutlu baskı ile birlikte sentetik organlar. Ölümsüz insan! Ne kadarı ne kadar zamanda olur kesin tarih verilemez ama her şey 21. asrın birinci yarısında olup bitecek gibi.
Kendimi, büyük bir değişimin ortasındayken olan bitenden habersiz, sıradan günleri yaşayan biri gibi hissediyorum. Araba farında hipnotize olup hareketsiz kalmış bir tavşan gibi. Korkarım “geliyor gelmekte olan”. Şu şekilde resimde görülen patlamayı ikinci plana atacak bir üçüncü patlamayla karşılaşabilir miyiz?
PATLAR MI, PATLAMAZ MI?
Şu anda, YZ olmasa dünya borsaları çöker deniyor. Bu yıl YZ piyasası tüketici tarafında 150 milyar dolarmış ama kapital yatırımlarına yönelen 1 trilyon dolardan söz ediliyor. Türkiye’nin bir yıllık gayri safi yurtiçi hasılasından fazla.
Bitirirken ortalığı biraz soğutayım: Geçen yıl Goldman Sachs, YZ’nın dünya gayrı safi hasılasını 7 trilyon dolar (yaklaşık %7), iş verimliliğini de %1,5 arttıracağını yazmış. Aynı Goldman Sachs bu ay, gelir artışını %0,9’a, verimliliği de %0,5’e çekti. Fakat 1 trilyonluk yatırımı teyit ediyor.
Patlamaya mı daha muhafazakâr büyümeye mi inanacaklar, borsaların hareketinden anlaşılır. Ne olacağı anlaşılmaz. Neye inandıkları anlaşılır.