Ucuzladık: Dolar çıkmıyor TL düşüyor

İskender Öksüz

Yabancılara göre ucuzladık. Hem de çok ucuzladık. Fabrikalarımız ucuzladı, şirketlerimiz ucuzladı; en kötüsü insanımız ucuzladı. Sık sık Bulgaristan’dan Edirne’ye alışverişe gelenler haber oluyordu. Sonra yalnız Bulgaristan’dan değil, bütün Balkan ülkelerinden müşteri turistleri görmeye, okumaya başladık.

Hep doların yükseliş grafikleriyle uğraşıyoruz. 1 dolar kaç TL diye bakıyoruz. Halbuki 1 TL kaç dolar diye bakmalıyız. İnsanların olup biteni daha iyi anlaması için TL’nin düşüş grafiğini çizmek daha iyi. Çünkü TL’nin düşüşü, bizim ne kadar ucuzladığımızı gösterir.

Niyetim ay ay rakamları bulup, bir Excel tablosuna girip sonra da grafiğini çizmekti ki baktım, Google Hazretleri bunu zaten yaparmış. Grafik, 2006 Mayıs’ından bugüne, 1 TL’nin kaç dolar ettiğini gösteriyor. Solda gördüğünüz tepeler 1 TL’nin neredeyse 1 dolar ettiği 2007-2008 yılları. Bugün 1 TL doların onda biri de değil. Bu yazıyı yazdığım gün, 7 sentin altında. 2008’den 2022’ye değerinin onda birine değil, on ikide birine kadar düşmüş.

BATAN GEMİNİN MALLARI

İşte, aşağı yukarı bu kadar ucuzladık. İsterseniz ucuzladık yerine fakirleştik de diyebilirsiniz. Şimdi birisi itiraz edecektir: TL’nin ucuzlaması, bizim ucuzladığımız, fakirleştiğimiz anlamına mı gelir? Bir gün içinde gelmez. Bir hafta içinde de gelmez. Fakat bir ay, iki ay, altı ay sonra insanlar fakirleştiklerini hissetmeye başlar.

Biri daha diyecektir ki, satın alma gücü paritesi diye bir şey vardır; daha şık söyleyişle PPP diye bir şey. TL burun üstü çakılırken PPP bizi kurtarır. O PPP de ilk ay çok olumlu görülebilir. Fakat eninde sonunda bütün fiyatlar birleşik kaplar gibi dolar cinsinden, euro veya sterlin cinsinden aynı seviyeye gelince PPP’den de fazla bir hayır olmadığını anlarız.

Bu neye benziyor biliyor musunuz? Etrafımız denizlerle çevrili ve biz batmaya başlıyoruz. Bize diyorlar ki dışardaki denizler ne kadar yukarımızda kalırsa kalsın, hatta isterse boyumuzu aşsın, biz hâlâ aynı ülkede ve birbirimize göre hâlâ aynı seviyede değil miyiz? Keyfine bak…

YAVAŞ PİŞEN KURBAĞA

Ülkemizi sıkı sıkı izole edebilirsek, dört yanımıza su geçirmez duvarlar örüp dışarıdan hiçbir şeye ihtiyaç duymazsak doğrudur. Fakat böyle olmaktan çok uzağız; gittikçe kendi kendimize yetme oranımız da azaldı. Her şeyde maliyete etki eden enerji ithal. İhraç ettiklerimizin ham maddesi de yarı işlenmiş maddesi de ithal.

Tıpkı ihlal ettiğimiz sağlık öğütlerinin bizi yavaş yavaş öldürmesi gibi, mesela sigara gibi, mesela şişmanlamak gibi, kötü ekonomi yönetiminin öldürücü etkisi de gecikerek geliyor. Öyle ya, bir sigara içtiğimizde göğsümüzde ağrı başlasa, öksürüp kan tükürsek, sigarayı hemen bırakırdık, değil mi? Eh, “Merkez Bankası Başkanı laf dinlemiyordu, aldım.” veya “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur.” gibi lafların sarf edildiklerinin ertesi günü aç kalsaydık belki bu yanlışlar hemen düzeltilirdi. Fakat tıpkı obezite gibi, tıpkı kanser gibi, hemen öldürmüyor, ağır ağır öldürüyorlar… Şu yavaş pişen kurbağa artık klişe oldu ama bu hâlimize cuk oturuyor.

EKMEK DOLARLAYMIŞ; DOMATES DE...

Ülke batınca sular yavaş yavaş içeri doluyor ve suyun kaldırma etkisiyle her şey, yani her şeyin fiyatı yükselmeye başlıyor. Bir tek bizim boyumuz uzamıyor, bir tek biz suyun altında kalıp boğuluyoruz. Belki içimizdeki birkaç iyi yüzücü, birkaç yat, kotra sahibi oligark hariç. Onlar da fiyatlarla birlikte yükseliyor ve sıkıntı çekmiyor. Farkındaysanız yine yanlış konuştum. Hani dolar yükseliyor diyoruz ya… Dolar yükselmiyor, TL alçalıyor. Ve her şey pahalılaşmıyor, biz fakirleşiyoruz. Biz ucuzluyoruz.

Hani bir aralık “Bize ne? Ekmek dolarla mı?” gibisinden laflar söylenmişti. Geçen aylar ve yıllar içinde gördük ki ekmek de, domates de, ev ve otomobil de dolarlaymış. Dolarla olmayan tek şey ücretlilerin maaşları ve üreticinin kazancıymış. Ve biz ucuzlamışız. Yabancılara göre Türkiye ucuzlamış. Fabrikalarımız, işletmelerimiz, şirketlerimiz ucuzlamış ve en kötüsü insanımız ucuzlamış.

İnsanımız ucuzlayınca ne olur? Ne olur dersiniz?

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (21)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.