Batılı Tanrılar var. Bir de bizim gibi faniler. Tanrılar insancıkların ülkelerinin boyunu, sınırlarını, kimlerin nerede oturup nece konuşacağını falan buyuruyor. Bize de uymak düşüyor. Sykes-Picot’tan, Sevr’den, Gertrude Bell’in çizdiği sınırlardan bugünlere…
Geçen yazımda, AB stratejisti Sir Robert Francis Cooper’ın İlkel Dünya- Modern Dünya- Post Modern Dünya etiketlerini anlattım. Yüce Batı’nın aşağılık bizler için başka etiketleri de var. Mesela Thomas Barnett’in, Pentagon’un Yeni Haritası: Yirmi birinci Yüzyılda Savaş ve Barış i kitabındaki sınıflandırma: İşleyen Merkez (Functioning Core) ve Bütünleşmemiş Boşluk (Non- Integrated Gap). Amerikan Hava Kuvvetleri, Barnett’ten, general rütbesine yeni atanmış her subaya bunları bir sunum hâlinde anlatmasını istemiş. Demek ki Yeni Harita’yı rastgele bir adamın şahsi fikri deyip geçiştiremeyiz.
BOŞLUKTAYIZ- TEMİZLENECEK ETNİKİZ
İşleyen Merkez de ikiye ayrılıyor: Eski Merkez; Kuzey Amerika, Japonya, Avustralya ve Yeni Merkez. Yeni Merkez bugünkü BRICS ülkeleri gibi. Öteki yani Boşluk da Orta Doğu, Hindistan dışındaki Güney Asya, Afrika’nın çoğu, Güneydoğu Asya ve Güney Amerika’nın kuzeybatısı. Barnett, boşluğu hizada tutmak için çevik ve vurucu bir askerî güç ve onları yönetecek bir teşkilatlanma gerektiğini söylüyor. Wikipedia’nın ilgili maddesine göz atabilirsiniz.
Meşhur Büyük Ortadoğu Projesi de bir başka düzenleme girişimi. Bu bizim kamuoyumuza 2006’da Amerikan Ordu Dergisi, Armed Forces Journal’da, yayımlanan Yarbay Ralph Peters’in haritasıyla yansımıştı. Türkiye’nin doğusu ve güneydoğusu bakımından biraz Sevr’e benzeyen bir harita. Fakat dergideki “Kan Sınırları” başlıklı makaleye pek ilgi göstermedik. Oradaki bir cümle benim aklımdan çıkmadı: Ha! 5.000 yıllık tarihten bir kirli sır daha: Etnik temizlik işe yarar. (Oh, and one other dirty little secret from 5,000 years of history: Ethnic cleansing works.) Temizlenecek etnikler arasında biz de varız! Makalenin tamamını okumak isteyenler için bağlantı.
DEVLETLERİ DOĞRU BOYA GETİRECEKLER
Eğer Batılı iseniz ve biraz siyaset falan okumuş, hele askerliğe de bulaşmışsanız Orta Doğu’daki ve başka doğulardaki ülkelerin sınırlarını çizmek, insanları hakkında kararlar vermek doğma hakkınızdır. İşte şimdi, beni bugüne kadar ender yaptığım Batı aleyhtarı yazılar yazmaya sürükleyen sebebi açıklayayım. Sebep bir kitap: Devleti Doğru Boya Getirmek- Sınırları Hareket Ettirmenin Siyaseti ii. Batılı tanrılar bu kitapta, yanlarında yerlilerden de birkaç kişi alarak, biz fanilerin devlet sınırlarının nasıl olması gerektiğini inceliyor. Künyeden göreceğiniz gibi kitap yeni değil. Tam da Irak işgalinin, Sir Cooper’ın AB siyasetini belirlediği, Ralph Peters’in yazıp çizdiği, Irak’ın terbiye edilip bölündüğü yıllar. Fakat hikâyedeki yeniçeri gibi ben daha yeni öğrendim.
Gerçi ilk makaleyi yazan baş editör O’Leary’nin özür dileyen bir notu var. Bu sınırları kesip biçme işini sadece ABD ve AB dışı ile sınırlı sanmayın diyor ama bu özür sebepsiz değil. Çünkü bütün “inceleme”ler, ABD ve AB dışındaki “şey”lerle ilgili. Nelerle diyelim? İlkellerle mi? Boşluk ülkeleriyle mi? Ne dersek diyelim, belli ki incelenenlerden biri de biziz. Diğerleri Irak, Kongo ve Zaire, Hindistan, Sovyet sonrası Türk devleteri, Batı Sahra ve Doğu Timor. Brendan O’Leary’nin niçin özür dilediği de açık. Kimse, mesela Fransa’da bir Korsika veya Bask, Katalan veya Brötön devleti kurulmasını veya ABD’nin güneyinden şöyle bir parçacığın Meksika’ya veya Hispaniklere geri verilmesini “incelememiş”. Kitapta, Ümit Cizre’nin Türkiye’yi doğru boya getirme çalışmasının başlığı şöyle, “Türkiye’nin Kürt Problemi: Sınırlar, Kimlik ve Egemenlik”. Hemen yanındaki Irak’ın doğru boya getirme çalışmasının başlığı da “Kimlik İmal Etmek ve Irak’taki Kürtleri İdare Etmek”. Yazarımız, Denise Natali.
TÜRKİYE’NİN SINIRLARI FETİŞMİŞ
Tabii önce Türkiye hakkında yazılanlara baktım. Türkiye, bir takıntı hâlinde mevcut sınırlarını korumak istiyormuş. Bu bir fetişmiş; bir saplantı imiş. Hâlbuki Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne geçilirken ne Türk ne de Türkiye belliymiş. Atatürk ve arkadaşları ellerinde tutabildikleri coğrafyaya Türkiye ve içindekilere de Türk demişler, vesselam. Ümit Cizre Hocamız, böylelikle önce ülkenin ve bu yeni tanımlanan ülkeye göre de Türk’ün peyda olduğunu yazıyor.
Pentagon’un haritası, Cooper’ın tasnifi, nihayet bizi doğru boya indirme çalışmaları yeni olabilir. Ama Batı’yı bu cüreti veren paradigma, asırlar ötesinden geliyor. Keşiflerin, aydınlanmanın, bilim ve teknolojideki üstünlüğün ve bütün bunların doğurduğu, “Ben üstünüm, çünkü benim ırkım üstün!” anlayışı. Evet, ırkçılık Batı icadıdır. Bugün üstün ırk- aşağı ırk demek siyaseten yanlış. Onun yerine merkez ve boşluk, medeniyet ve cangıl ve nihayet doğru boya getirip yönetmek diyorlar.
i Thomas P. M. Barnett, “The Pentagon’s New Map: War and Peace in the Twenty-first Century”, Putnam Adult, 2004.
ii Right-sizing the State- The Politics of Moving Borders, Editörler: Brendan O’Leary, Ian S. Lustick ve Thomas Callaghy, Oxford University Press 2001 ve 2004.