Millî Eğitim ve Termodinamik

İskender Öksüz

İlköğretimin kalitesi düşerse ne olur? Doğru dürüst okuma, yazma, matematik öğrenemeyen o çocuklar, orta öğretime geçer. Birkaç öğretmen, ilk dört-beş yılın eksiğini ikinci dört- sekiz yılda kapatmaya çalışır.

Ortaöğretime ayrılan zamanı, ilköğretim bilgilerini verebilmek için harcarlar. Bu yüzden orta öğretimin kalitesi düşer.

Ortaöğretimin kalitesi düşerse ne olur? O çocuklar büyür. Öğrenseler de öğrenmeseler de büyür.

Sonunda üniversite öğrencisi olurlar. Eskiden ancak belli bir düzeyin üstündekiler üniversiteye girebiliyordu. Artık o engel de kalmadı şükür. Yüzlerce üniversitemiz ve lise mezunundan fazla üniversite kontenjanımız var. Son zamanlarda üniversiteye girişten ziyade gençleri üniversitede tutmanın zorluğu konuşuluyor.

DÖNE DÖNE

Üniversitede ilk ve orta öğretimin eksikliğini gidermek mümkün değildir. İlk ve orta öğretim eksikse üniversitede üniversite düzeyinde öğretmek de mümkün değildir. Öğretirmiş gibi yaparlar. Soruları baştan öğrencilere verip sınav yapmış gibi yaparlar.

Nihayet o nesil, üniversiteden de mezun olur ve bir kısmı ilköğretimde, bir kısmı orta öğretimde görev alır. Böylelikle sarmal tamamlanır. 16-20 yıl süren ilk turda kalite yeterince düşmemişse zarar yok; ikinci turda telafi ederiz. Sarmal diye buna denir zaten. Aynı sebeplerin aynı sonucu bir daha, bir daha tekrarlaması. Yetmez. Her tekrarda sebeplerin daha güçlenmesi. Kötü eğitim kötü mezun doğuruyor.

Kötü mezun, daha kötü eğitim veriyor. Bilgi ve becerisi eksik bir nesil, bilgi ve becerisi kendinden de eksik bir nesil daha yetiştiriyor. Sonra bir tur daha, bir tur daha…

Bu felaket sarmalından nasıl çıkılır? Henüz dibe vurmamış birkaç üniversite bulursunuz. Bunlar en yüksek puanlarla öğrenci alanlar arasından çıkar. O öğrenciler de henüz dibe vurmamış birkaç ilk- orta öğrenim okulundan gelmiştir. İşte o üniversitelerin mezunlarıyla ilk ve orta öğretiminizi kurmaya, kalitesini yükseltmeye çalışırsınız. İlk turda bir hareket yakalayabilirseniz bir sonraki turda biraz daha iyi, sonra daha iyi, sonra bayağı iyi sonuçlar alabilirsiniz. Böylece bir “erdemli sarmal” elde edilebilir. Bu seçkincilik midir? Eğer genel, dibe vurmuşsa seçkincilikten başka çıkar yol yoktur. Seçeceksiniz ve en iyileri sahaya süreceksiniz. Buna liyakat diyoruz.

Felaket sarmalı ve erdemli sarmal. O hâlde iş kolay mı? Bir sarmal yerine öbürüne geçersiniz, biter gider.

ENTROPİ

Maalesef dünya öyle işlemiyor. Her şeydeki gibi eğitimde de termodinamiğin ikinci kanunu geçerli.

Termodinamikte düzensizliğe entropi derler. Entropi devamlı artar. Dağılma kendiliğinden gerçekleşir.

Düzen sağlamak için gayret ve enerji gerekir.

Dikkat etmezseniz, boş verirseniz, kurumların geleneğini tahrip ederseniz, liyakat yerine başka şeylere göre davranırsanız… Mesela puan yerine mülakatla adam alırsanız felaket sarmalı kendiliğinden oluşur.

Gayret etmenize gerek yoktur. Sistemin bir ucunda yol açtığınız çöküntü, hızla sistemin tamamına bulaşır.

Ders kitaplarında, termodinamiğin ikinci kanununa örnek diye yanan bir ev gösterilir. Yangın başlamaya görsün, müdahale edilmezse ev kendiliğinden yanıp kül olur. Bu olup bitenin ürünleri, kül, duman, ateşin ortalığı ısıtması vesaire toplanıp kendiliğinden tekrar ev hâline gelmez. Evi ev yapabilmek için bilgili, becerili insanların; mimarın, mühendisin, ustanın, işçinin gayreti ve enerjisi gerekir.

Eğitimde felaket sarmalı evin yanması gibidir. Bir noktada işleyiş bozulursa yangın kısa zamanda bütün binayı sarar. İlköğretimi bozuk eğitim düzeni, kısa zamanda üniversiteyi tahrip eder. Yok, en tepeden başlayıp doğrudan üniversiteyi bozarsanız, o bozulan üniversite, kısa zamanda döner ilkokulu bozar.

KÖTÜ NİYET DEĞİL CEHALET

Bir zamanlar siyasetimizde bir sifonu çekme muhabbeti vardı. Hatırlar mısınız? Şimdi bakıyorum da kimsenin bizim sifonumuzu çekmesine gerek yokmuş. İşleri liyakatsize, bilmeyene, beceremeyene vermişiz; sifonu kendimiz çekivermişiz.

Bu dediklerim doğru mu yanlış mı, kendiniz tahkik edin. En temel işlerde hiç olmayacak aksaklıklar artıyor mu? Hataların, iş kazalarının azaldığını mı, arttığını mı gözlüyorsunuz? Eğitim gibi ekonomi de iç ve dış siyaset de yükseliyor mu, alçalıyor mu?

Siyasileri hep kötü niyetle, çıkarcılıkla falan suçluyorsunuz. Günahlarını alıyorsunuz. Kötü niyet, çıkarcılık var, var olmasına ama hiç düşündünüz mü; belki doğrusunu yapmaya aklı yetmiyor. Bilgisi ve becerisi yetmiyor.

Belki bir kısmı masum ve size diyorlar ki: Benim adım Hıdır; elimden gelen budur.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (66)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.