Meşhur son sözler daimî bir ilgi odağıdır. Meşhur son sözler? Mesela, “Sen de mi Brutüs!” Bunu Türkçe Yazı Atölyesi dersimde “de”leri ayırma egzersizi için kullanıyorum.
Malum, Roma diktatörü Sezar’ı öldürmek için bir grup onu senatoda bir yerde kuşatır ve bıçaklar. Katillerin arasında Sezar’ın evlatlığı Brutüs de vardır ve Sezar’ın ağzından çıkan son söz budur: “Sen de mi Brütüs!” Öğrencilerime, sesi dinleyin derim. “Sen de mi Brutüs!” ile “Sende mi Brutüs?” ün farkını işitin. İkincisinde şöyle bir senaryo kurarım: Brütüs’le Sezar senatodan çıkıp yürümektedir. Sezar sigarasını yakmak ister. Çakmağını arar bulamaz ve Brütüs’e dönüp sorar, “Sende mi Brutüs?” Brutüs ceplerini arar, çakmağı bulamaz ve “Bende de yok. Herhâlde senatoda unuttuk Sezar.” diye cevap verir.
Dağıtmadan “Meşhur son sözler” başlığıma döneyim; herhâlde Sezar’ınki en meşhur son sözlerden biridir. Yeni öğrendim, son söz böyle değilmiş. Aslı, “Sen de mi evladım!” imiş.
Bu trajik bir son söz. Bir kısmı da traji-komiktir. Mesela, yamaçta viraja girerken, “Biraz yavaş ol!” uyarısına “Ben bu virajları avucumun içi gibi bilirim!” cevabı böyledir. Uçurumdan aşağı uçmadan dakikalar önce.
Bu da yaygın bir traji-komik meşhur son söz: Komutan düşmana çok yakın bir yerde durmaktadır. Yaveri, “Komutanım”, der, “burası tehlikeli. Biraz geri gelin.” Komutanın vurulup yere yığılmadan saniyeler önce söylediği son sözü şöyle: “Endişelenme. Onlar bu mesafeden bir fili bile vuramazlar.”
BİŞİY OLUYOR BAZEN!
Nihayet bizim benzin istasyonu elemanının, tankerde ne kadar yakıt kaldığını kontrol için çakmak çakıp içeri bakma teşebbüsüne karşı, arkadaşının, “Aman! Ne yapıyorsun!” uyarısına verdiği cevap var: “Bişiy olmaz!” Tanker ve istasyon havaya uçmadan saniyeler önce…
Siyaset sahnemizde de traji-komik, meşhur son sözler var. Son sözler ama bunlar siyasilerin hemencecik sonunu getirmiyor. Trajedi sözün sahibini değil, halkı vuruyor. Yakın meşhur sözleri bir hatırlayın:
- Verin bu kardeşinize yetkiyi, döviz neymiş, enflasyon neymiş görün!
Acaba tam ne demek istediydi? Bir şeyler gördük görmesine de galiba kastettiği o gördüklerimiz değildi. Bunun başka benzerleri var:
- Faiz sebep, enflasyon sonuçtur.
Ve en kısa, açık ve net olanı:
- Ben ekonomistim!
Bunların da meşhur son söz literatürüne geçmesi gerekmez mi? Gerçi son söz değillerdi şükür… Sonra çok sözler edildi. Fakat nedense bunlar tekrarlanmadı. Bu iddialardan vaz mı geçildi ne?
HRİSTİYANATA DEVAM
Geçen “Evrim” yazıma gelen yorumlar arasında birkaçı, birbirinin kopyası gibiydi. “Eğer bir sanat eseri bulursanız bilirsiniz ki onu yapan bir sanatçı vardır.”
Evrim aleyhtarlığının 19. asra kadar Müslüman dünyada olmadığını, sonra, Hristiyan dünyada başlayan hareketle birlikte ve Evanjelist Protestan misyonerlerce bize taşındığını yazmıştım. Sanat eseri varsa sanatçı da vardır mantığı da Hristiyan dünyadan. “Bir fundalıkta bir cep saati bulursanız bunu yapan bir saatçi olduğunu bilirsiniz.” diyor William Paley. Paley, 1743- 1805 arasında yaşamış bir Anglikan papazı. Ateist Richard Dawkins’in Kör Saatçi kitabı da Paley’den ilham almıştır.
Paley’in saati, dönüp dolaşıp bize sanat eseri olarak gelmiş. Evrim karşıtlığı, İsrailiyat benzeri bir Hristiyaniyat’tır dememiş miydim! Bilmeden Paley’den kopyalayan yorumcular beni teyit etmiş. Şimdi üç soruma döneyim ve onlara cevap talebimi yenileyeyim:
1. Dünyadaki 193 ülkeden niçin sadece Suudi Arabistan, Umman, Cezayir, Fas, Lübnan ve Türkiye müfredatlarında evrime yer vermiyor? Bunlar bilimde çok ileri, büyük bir buluş yapıp evrimin geçersizliğini keşfettiler de dünyaya öncülük mü ediyor?
2. Niçin Britannica’dan Laroursse’a ondan Wikipedia’ya dünyanın bütün ansiklopedileri evrimi teori diye değil, gerçek diye anlatıyor?
3. İbni Haldun’dan Erzurumlu İbrahim Hakkı’ya, İbni Miskeveyh’ten Cahiz’e Müslümanlar, 20. asra kadar evrim anlatırken nasıl oldu da Türkiye’ye Evanjelist Protestan misyonerlerin akınından sonra bizde evrim “tu kaka” oldu?
Lütfen bu üç soruya, hiç olmazsa birinci ve ikinciye bir cevap veriniz.
Biliyor musunuz, Erzurumlu’nun kitabı 1757’de yayımlanmış. 1970’e kadar sayısız baskı yapmış. 1970 baskısında evrim kısmı sansürlenmiş. Kim mi sansürlemiş? Hristiyanatçılar.
Erzurumlu İbrahim Hakkı ile bitireyim:
“Bu gibi şeylerin din meselelerinden olduğunu sanan kimse dine zarar vermiş olur. Çünkü anlatılan hususların meydana geldiğini aritmetik ve geometri delilleri gösterir. Bunları bilen kimseye, ‘bu şeriata aykırıdır’ dense o kimse bildiğinden değil şeriattan şüphelenir. Akla uygun olmayan bir tarzda şeriata yardım etmek isteyen kişinin zararı, akla uygun bir şekilde şeriata hücum eden kişinin zararından çoktur. Nitekim ‘Akıllı düşman, cahil dosttan hayırlıdır’”