Kovid-19 salgını bir krizdir. Krizler hiç akla gelmeyen değişiklikler de yaparlar ama daha ziyade, mevcut eğilimleri hızlandırırlar.
Sıcaklığın artışının kimya reaksiyonlarını hızlandırması gibi.
DİKKAT DİKKAT: GELECEK ERKENE ALINMIŞTIR
Uzaktan eğitim zaten vardı. MIT gibi dünya klasmanındaki bazı üniversiteler, rutin derslerini bile İnternet’ten yayınlıyordu. Yıllar ilerledikçe İnternet çağına, akıllı telefon çağına doğmuş öğrencilerin sınıfa gelmektense dersi uzaktan izlemeyi tercih ettikleri gözleniyordu. Türkiye’de Millî Eğitim Bakanlığı’nın Eğitim Bilişim Ağı, EBA zaten vardı. Yıllardır uzaktan eğitimin alt yapısı kuruluyordu. Birden zorunluluk hâline geldi. Hemen devreye alındı.
Video konferans ve sanal toplantılar zaten vardı. Mesela Milli Düşünce ve MİSAK sitelerinin editörleri bir yıldır Skype üzerinden toplanıyoruz. Millî Düşünce’nin Çarşamba akşamları verdiği Bilgi Şölenleri – en son 497.’sini yaptık- İnternet’ten canlı yayınlanıyordu.
Fakat artık ciddî bir değişim var. Eskiden, “Bunu İnternet’ten de yayımlayalım mı?”, “Bu toplantının sanal olması gerekir mi?” diye sorardık. Salgın geçtikten sonra sorularımız değişecek: “Bu toplantıyı, bu mülakatı, bu konferansı canlı yapmamız gerekli mi?” diye soracağız.
YÜZ YÜZE OLMASI ŞART MIDIR?
YouTube’a bir göz atın. Mülakat videoları patlama hâlinde. Mülakat, kavuşma, buluşma demektir. Şiirimizin kemalinin mısraında kullandığı gibi: Tekrar mülâki oluruz bezmi ezelde… Şimdi kavuşma Zoom, Skype, Hangouts, WhatsApp üzerinden yapılıyor. Daha çok ilk ikisi. Ardından YouTube’a yükleniyor. Salgın bittikten sonra, biri mülakat derse soracağız, yüz yüze yapmamız için bir zorunluk mu var?
Evden çalışma vardı ama pek tercih edilmezdi. Salgından sonra insanlar dairelere geri dönecek ama bilhassa özel sektörde geri dönüş yüzde yüz olmayacak. Ofis binalarının piyasası hiç eski seviyesine gelmeyecek. Havayolları ve ulaştırma sektörünün tamamı da öyle.
Ben belki on senedir bankaya gitmem. Nakti ATM’lerden çekiyordum. Diğer her şeyi İnternet bankacılığıyla yapıyordum .Fakat ben bir azınlığa mensuptum. Şimdi çoğunlukuz.
E-GAZETE, E-KİTAP
Kâğıt gazeteler azalacak, İnternet gazeteciliği çoğalacaktı. “Gazetelerin sonu, gazeteciliğin altın çağı” deniyordu. Türkiye ve Rusya’da İnternet gazeteleri geç gelişecekti; 2030-35 tahmin ediliyordu. Oraya daha önce varacak gibiyiz.
Bir genç arkadaşım, İnternet kitapçısında kitaplarım için “geçici olarak temin edilemiyor” yazdığını bildirdi. Yayıncımı aradım. Kitapların büyük kısmı bu durumdaymış. Çünkü evde kal ile, sokağa çıkma yasağı ile sadece Lupo değil İnternet üzerinden kitap satışları da patlamış ve İnternet kitapçıları talebi karşılamakta güçlük çekiyormuş. Ellerindeki zaten satılan kitaplar bitmiş.
Az satanlar da bitsin diye bekliyorlarmış. Kitapları temin edip paketleyen ve kargoya veren süreçteki çalışanlar işe yetişemiyormuş. Makarnaya, ekmeğe hücum gibi. Demek ki insanlar gerçekten “boş zamanlarında” kitap okuyormuş! Kitapçı dükkânlarının sonu, kitapların altın çağı!
Hele ülkemize bir türlü gelmeyen, hâlâ doğru dürüst mevzuatı bile bulunmayan ekitapların tam çağı değil mi şu sıra? (Bakın kelime işlemcim, ekitap kelimesinin altını çiziyor, yanlış diye. Cahil!)
AVM DÜŞERKEN AĞDAN ALIM YÜKSELİYOR
Bir azınlık süpermarketlerden İnternet yoluyla alış-veriş yapardı. Ben de o azınlıktandım. Siparişimi öğleden önce verirsem, öğleden sonra teslim edilirdi. Haftalardır, en sık kullandığım süpermarketin sitesinin tepesinde şu not var: “Önümüzdeki 4 gün için seçtiğiniz mahalleye teslimat kapasitemiz dolmuştur.” Diğer online süpermarketlere bakıyorum, onlar da öyle. Beş gün değil de iki gün sonrasına teslimat randevusu verenini buldum ama hangisi olduğunu söylemem, onu da kaybederim.
Yalnız süpermarketler mi? Eski dünyada AVM’lerden alacağınız beyaz eşya, elektronik ve küçüklü büyüklü bütün hırdavatı, giyim eşyasını satan, İnternet mağazaları da en güzel günlerini yaşıyor. Televizyonlarda, gazetelerde reklamları çıkmağa başladı. Satmayan mal için bir de reklam masrafı yapılmaz. Halkımızın sandığının aksine... Satılanın reklamı yapılır.
TELETIP
Kimse söylemiyor ama birçok sektör nefes darlığı içinde, birçoğu kepek indirmişken Genelağ sektörü katlanıyor. Medyada personel arama ilanları var.
Nihayet İnternet üzerinden tıp! Bunun bir de adı var: Teletıp (tele-medicine). Hasta ile hekim görüntülü konuşma yaparlar. Tansiyon, nabız, vücut sıcaklığı sistemin uzantılarıdır ve doktor bunları görür. Muayenenin tamamını değil de önemli bir kısmını böyle uzaktan yapmak mümkündü. Bundan tam 20 yıl önce Dr. Ömer Dönderici ile birlikte bunun fizibilite araştırmasını yapmış ve olumsuz rapor vermiştik. Acaba bugün yine olumsuz mu derdik? Hiç olmazsa bilinen hastalıkların uzaktan izlenmesi gayetle mümkündür.
Gelecek de bir gün gelecek. Fakat galiba bu sefer biraz acele edecek.